Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Akil İnsanlar Heyeti ile İstanbul'da buluştu. "Şimdi hesaplaşma değil, helalleşme zamanı" diyen Erdoğan, "Şimdi artık kardeşlik hukukunu yerine getirmenin zamanı. Şimdi ayrılıklara vurgu yapmanın değil ortaklıklara vurgu yapmanın, acıları öne çıkarmak değil, ortak zaferleri ortak sevinçleri öne çıkarmanın zamanı. Şimdi ayrıştırmanın değil bayramlaşmanın, musafahanın zamanı. Hesaplaşmanın değil helalleşmenin zamanı. Şimdi artık sosyal restorasyon dönemini başlatıp kararlılıkla yürütmenin zamanı." diye konuştu.

Çözüm sürecine katkı yapması beklenen Akil İnsanlar, Dolmabahçe'deki çalışma ofisinde Başbakan Erdoğan ile biraraya geldi. Erdoğan buradaki toplantıda katılımcılara hitap etti. Konuşmasında birlik ve beraberlik mesajı veren Erdoğan, sanatçı, yazar ve akademisyenlerden sürece katkı vermelerini istedi. Türkiye’de aynı milletin fertleri olarak aynı zulmü birçok kesimin yaşadığını anlatan Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: "Bu ülkede bu topraklarda aynı milletin fertleri olarak hepimiz aynı zulmü iliklerimize kadar yaşadık. Çektiklerimiz farklı olabilir. Yapılan zulmün dereceleri farklı olabilir. Hepimiz aynı zalim zihniyet tarafından aynı zulümlere uğradık. Hepimizin sesi kısılmak istendi. Hepimizin varlığı inkar edildi. Sadece etnik kökenler değil inançlar değerler dahi asimilasyona uğradı. Sadece dillerimiz değil kelimelerimiz, tarihimi, kavramlarımız dahi tahrip edildi. İşte biz 10 yıldır bu örselenmiş duyguları tamir etmenin mücadelesi içindeyiz.

10 yıldır Cumhuriyetimizin kuruluşundaki, Kurtuluş savaşındaki o inancı o kardeşliği tesis edici mücadelenin içindeyiz. Hatalarımız olabilir. Ama bir Cumhuriyet kurmanın çabası içinde değil Türkiye’yi, cumhuriyetimizi özüyle buluşturmanın gayreti içerisindeyiz. Dışlananların olduğu değil, zulüm görenlerin olduğu değil, inkar edilenlerin olduğu değil herkesin hür olduğu bir Türkiye’yi inşa etmenin gayreti içindeyiz. Bin yıldır olduğu gibi herkes kendi dini, kendi dili, kültürü ve gelenekleriyle yaşamını idame ettirsin. Bugün de yarın da fikirler özgürce ifade edilsin. Herkesin birbirine saygı duyduğu bir özgürlük ortamı inşa inşa edilsin. İnançlara, duygulara, duygu ve değerlere kimsenin karışmadığı yasaklar kısıtlamalar olmasın. Bundan hiç kimse korkmasın.

Türkiye tedirgin olmasın. Bu cumhuriyetin güçlenmesidir, kardeşliğin güçlenmesidir, birliğin ve beraberliğin pekişmesidir. Böyle bir Türkiye’de imtiyazlılar kaybeder, Türkiye kazanır. Acılardan ve korkulardan ders çıkartacağız. Ama geleceği korkular ve acılar üzerine kurmayacağız. Karşılıklı güven üzerine inşa edeceğiz. Çözüm süreci adını verdiğimiz bu süreç çok büyük hassasiyetle büyük bir dikkatle kardeşlik hukukunu yüceltme sürecidir. Silahı aradan çıkarma, sözü, düşünceyi ve siyaseti devreye alma sürecidir. Çözüm süreci tavizlerin verildiği, pazarlıkların yapıldığı, teröre karşı geri adımların atıldığı bir süreç değildir. Miadını doldurmuş, Türkiye’ye büyük zararlar vermiş, gözyaşı akıtmış terörün sonlandırılması sürecidir. Kalkınmış bir Türkiye ile kardeşliğimizin önündeki son engel terördür. Terörü sonlandırmak suretiyle Türkiye’yi de kardeşliğimizi de milletimizi de güçlendirmenin dışında hiçbir gaye ve hedefimiz yoktur."

"ÇÖZÜM SÜRECİ SİLAHI DEVRENE ÇIKARIP, SİYASETİ DEVREYE ALMA SÜRECİDİR"

İnançlara ve değerlere kimsenin karışmamasını isteyen Erdoğan, "Yasaklar, kısıtlamalar olmasın. Bundan hiç kimse korkmasın. Kimse tedirgin olmasın. Bu Cumhuriyet’in güçlenmesidir. Kardeşliğin güçlenmesidir. Birliğin ve beraberliğin pekişmesidir. Bu istikbalimizi aydınlatacak, Türkiye’yi kalkındıracak, demokrasimizi birinci sınıfı yükseltecek yegane yöntemdir. Türkiye son on yılda ileri demokrasiye ulaşmak için gerçekten hayati adımlar attı. Hayati reformlar gerçekleştirdi. Biz ileri demokrasi dediğimiz zaman bazı çevreler ‘Nereden çıktı bu ileri demokrasi?’ diyerek bizi tezyif etmeye kalktı. Daha fazlasını yapabiliriz. İşte daha fazlasını bu meseleyi Türkiye’nin gündeminden çıkararak gerçekleştirebiliriz. Böyle bir Türkiye’de sadece imtiyazlılar kaybeder. Sadece fitneciler kaybeder. Sadece Türkiye düşmanları kaybeder. Ama böyle bir Türkiye’de millet kazanır. Ne acıların ne korkuların üzerine gelecek inşa edilemez. Acılardan ders çıkaracağız. Korkulara tehditlere karşı uyanık olacağız. Acıları sanal tehditler üzerine değil, karşılıklı güven üzerine inşa edeceğiz. Çözüm süreci adını verdiğimiz bu süreç çok büyük bir hassasiyetle çok büyük bir dikkatle yaralı duyguları tamir etme, karşılıklı güveni tesis etme kardeşlik hukukunu yüceltme sürecidir. Çözüm süreci silahı aradan çıkarma sözü düşünceyi siyaseti devreye alma sürecidir. Çözüm süreci tavizlerin verildiği, pazarlıkların yapıldığı teröre karşı geri adımların atıldığı bir süreç değil. Miadını doldurmuş Türkiye’ye büyük zararlar vermiş, kan akıtmış, gözyaşı akıtmış, terörün sonlandırılması sürecidir. Büyük Türkiye’nin kardeşliğimizin önündeki son engel terördür. Terörü sonlandırmak suretiyle Türkiye’yi ve milletimizi güçlendirmekten gayri hiçbir hedefimiz yoktur, olamaz." diye konuştu.

"HÜLYA KOÇYİĞİT’TEN YENİ BİR ROL BEKLİYORUZ"

Heyet hakkında da bilgi veren Erdoğan konuşmasını şöyle bitirdi: "Bu heyet birbirinden değerli arkadaşlarımızdan oluşuyor. Bazılarınızı gençliğimizden itibaren hayranlıkla takip ediyoruz. Bazılarınızı genç olmanıza rağmen büyük bir takdirle izliyoruz. Şunu samimiyetle söylüyorum. Sizlerin seyircileriniz olarak, hayranlarınız, okurlarınız olarak inanın eserlerinizin sözlerinizin yazılarınızın şiir ve şarkılarınızın etkisini sizlerden çok daha fazla hissediyoruz. Şimdi ise sizlerden filmini yaptığınız, sayfalara aktardığınız tüm o sorunların çözümü için destek bekliyor, inisiyatif bekliyoruz. Bütün annelerin melek olduğunu hepimize anlatan değerli sanatçımız Hülya Koçyiğit’ten, Anadolu’nun melek misali annelerinin gözyaşını dindirecek yeni bir rol bekliyoruz. O unutulmaz ‘Tatar Ramazan’ rolünde, ‘Bir ekmeği beraber bölüşerek yemektir’ diyen Kadir İnadır’dan bir sofraya oturup, bir somunu paylaşan 76 milyonun kardeşliğine yeniden vurgu istiyoruz. Buradaki tüm dostlarımızdan eserleri kadar yüreklerini de sürece koymalarını istiyoruz. Burada bugün oluşan tablonun Türkiye’nin milyonlarca çiçeğinden derlenmiş buram buram Türkiye olan bahçe olduğuna inanıyorum. Siz sahaya dağıldığınızda inanıyorum ki Türkiye hiç bitmeyen bir bahara kavuşmuş olacaktır."