Selma KUNAR/ANTALYA, (DHA)- ANTALYA'da pankreasındaki tümör zor bir teknikle tamamen temizlenen 37 yaşındaki Havvana Özkurt, pankreasının tamamı alınmadığı için diyabet riskinden de kurtuldu. Burdur Devlet Hastanesi Plastik Cerrahi Polikliniği'nde sekreter olarak çalışan 1 çocuk annesi Havvana Özkurt, mide ağrısı ve kusma şikayetiyle başvurduğu hastanede pankreasında kitle olduğunu öğrendiğinde şoke olduğunu söyledi. Kendi teşhisinden 2 ay önce teyzesinde de pankreas tümörü teşhis edildiğini anlatan Özkurt, şöyle dedi: “Önce mide ağrısı ile başladı. Bu ağrı şiddetlenince gastroentroloji bölümüne başvurdum. Mide tedavisine başlandı. Ancak, ağrılar geçmedi. Bunun üzerine endoskopi yapıldı ve midede bir şey çıkmadı. Ultrasonografi ile detaylı incelemede pankreasta kitle olduğu belirlenince çok panikledim çünkü teyzemde de aynı sorun vardı." Burdur'daki doktorların kendisini Antalya'ya yönlendirdiğini belirten Özkurt, MR ile kesin sonuç alınamayınca kitlenin iyi huylu olup olmadığını belirlemek için biyopsi yapılması gerektiğini, ancak kitlenin bulunduğu yer itibariyle normal biyopsi yapılamayacağını öğrendiğini belirtti. Özkurt, “Doktorlar endoskopik ultrasonografi diye bir yöntemden söz etti. Onun da sadece Ankara, İzmir ve İstanbul ile Antalya'da Memorial Antalya Hastanesi'nde yapıldığını söylediler. Hemen buraya geldik. Endoskopik ultrasonografi sonucunda ameliyata karar verildi" diye konuştu. 10 DAKİKA SONRA AMELİYAT GÜNÜM BELLİ OLMUŞTU Memorial Antalya Hastaneleri Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof.Dr. Alihan Gürkan ile görüşmesinde çok rahatladığını anlatan Havvana Özkurt, sözlerini şöyle sürdürdü: “Alihan hoca o kadar güven veriyor ki insana, ameliyata dair bir şey sormaya bile gerek duymadım. Odaya girdikten 10 dakika sonra ameliyat günü aldık diyebilirim. Daha önce bu ameliyatın çok zor olduğu, dalağın zarar göreceği söylenmişti. Alihan hocaya ilk sorum 'Dalağım zarar görecek mi?' olmuştu. Alihan hoca 'Dalağı alacağız' dedi. Ama o kadar güzel ve gülümseyerek söyledi ki, o an dalağın çok gereksiz bir organ olduğunu düşündüm. 15 Mayıs'ta ameliyat oldum. Şimdi çok iyiyim. Çabuk toparladığımı düşünüyorum. Bu ameliyat sonrası genelde insülin kullanılmaya başlanıyor. Ben kendimi hazırlamıştım. Ama insülin kullanmaya gerek kalmadığını öğrendim." ZORLAYICI AMELİYATLAR Prof.Dr. Alihan Gürkan, Havvana Özkurt'un çok özel bir hasta olduğunu belirterek, pankreas ameliyatlarının teknik olarak kendilerini zorlayan, hatta tümörleri çok yüz güldürücü olmayan, genellikle hastalara çok şey veremedikleri hastalık türlerinden biri olduğunu söyledi. Prof.Dr. Gürkan, şöyle dedi: "Ama Havvana'nın bir özelliği vardı. Bu hastalık bir tümör olmasına karşın çok hızlı ilerleyen bir tümör değildi. Üstüne üstlük de çok uzun yıllar yaşam beklentisi olan bir tümördü. Sadece yerleşim olarak bizim yaklaşımımıza sınır getiren bir tümördü. Pankreasın baş kısmına çok yakındı. Bu tümörü ortadan kaldırabilmek için yapılacak ameliyat, pankreasın orta ve kuyruk kısmını almaktı. Ama normal şartlarda hastada çok uzun yıllar yaşam beklentisi var iken, bu yapacağımız operasyon hastayı şeker hastalığıyla karşı karşıya bırakabilirdi. O zaman bir ikilem içindeydik. Ya şeker hastalığı ya da tümörün bir kısmının kalması gibi. Böyle bir çıkmazımız vardı." "ÇOK NADİR YAPILAN BEGER OPERASYONU UYGULADIK" Hastanın pankreasındaki tümörün yerleşim açısından zor bir bölgede olması karşısında çok nadir yapılan Beger operasyonu uyguladıklarını kaydeden Prof.Dr. Gürkan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Teknik olarak zor olan ama başardığınızda hem hastanın yaşam kalitesini artıran, onu şeker hastası yapmayan bir ameliyat planladık. Bu ameliyatta pankreasın sadece tümörlü olan kısmını çıkardık. Bu kısmı çıkararak hastayı bu hastalıktan kurtarabiliyorsunuz. Ayrıca geride iki parça pankreas bıraktığınız için hasta şeker hastalığıyla muhatap olmuyor kalan ömründe. Sonuç gayet güzeldi. Diyabeti yok, tümöründen kurtuldu. Bundan sonra da yaşamına normal devam edecek. Tümörü gitti ama pankreası yerinde kaldı. Beger operasyonları zorlayıcı ameliyatlardır. İyi ve deneyimli merkezlerde yapılmalıdır çünkü pankreas ve bağırsak bağlantısını pankreasın hemen ortasına yapmak zorundasınız. Bu zaten başlı başına zor bir bağlantıyken, kısıtlı bir alanda yapacağınız bağlantı riskleri daha da arttır. Bu tip ameliyat, pankreasın agresif giden kanserleri için uygun değildir. Sadece 'Nöroendokrin tümör' denilen yavaş ilerleyen, hastayı diyabetle karşı karşıya bırakmamak için yapılan yani seçilmiş bir hasta grubuna yapılabilecek bir ameliyat. Havvana da biz de sıkıntı yaşamadan çıktık. Mutluyuz." Gastroentroloji Bölümü'nden Prof.Dr. Yıldıran Songür ise ameliyat öncesi dönemi anlatırken, “Görüntüleme sırasında 14 mm'lik lezyonun karakterini ortaya koyduktan sonra endoskopik ultrasonografi rehberliğinde çevredeki damarlara girmeden lezyona yakın yerlerden biyopsi yaptık. Klasik pankreas kanseri özelliklerinden farklı ama ilerde kansere dönüşecek bir tümördü" dedi.