İSTANBUL, () - ALTINBAŞ Üniversitesi'nde düzenlenen 'Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Söyleşileri'nde Yeni Zelanda’da gerçekleşen ve 51 kişinin hayatını kaybettiği katliamın arka planı tartışıldı. Uzmanlar, Avrupa ve Amerikan medyasının katliamcıya terörist diyemediğine dikkat çekti.
'İnsanlık İnsanlığından Uzaklaşırken: Yeni Zelanda Saldırısı Bağlamında Radikalizm ve Terör' başlıklı toplantının moderatörlüğünü TV Programcısı Ebru Baki gerçekleştirdi. Toplantıya Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, Altınbaş Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kasım Han ve Gazeteci-Yazar Nihal Bengisu Karaca katıldı.
Üniversitenin Gayrettepe Yerleşkesi Konferans Salonu’nda düzenlenen toplantıya öğretim üyeleri ve öğrencilerin yanı sıra üniversite dışından da katılım oldu. Moderatör Ebru Baki, son dönemde Avrupa’da gerçekleşen seçimlerde aşırı uçların ve ırkçılığın yükselişte olduğunu vurguladı. Baki, dünyanın büyük bir dönüşümden geçtiğini ve teknolojinin istihdamı daralttığını belirterek, bunun da aşırı uçların yükselişini beslediğini ifade etti.
Gazeteci yazar Nihal Bengisu Karaca ise, katliamın Yeni Zelanda devletinin kötü istihbarata sahip olduğunu gösterdiğine dikkat çekti. Bununla birlikte Yeni Zelanda Hükümetinin katliam sonrasında iyi bir sınav verdiğini ve Müslümanları katliam sonrasında 'Biz' kavramı içine aldığını belirten Karaca, tüm tarafların eşit konumda olduğunu gösterilmesine özen gösterildiğini vurguladı. Nihal Bengisu Karaca, katliamcı terörist Tarrant’ın vermeye çalıştığı mesajların, Yeni Zelanda Hükümetinin bu çabasıyla engellendiğini ifade etti. Karaca, Batı ülkelerinin, halkı yabancı ve göçmen düşmanlığı konusunda bilinçlendiren entelektüellerin eksikliğini çektiğini de vurguladı. Katliamcı Tarrant’ın manifestosunda Türkiye’ye sık sık değindiğini hatırlatan Karaca, aşırı sağcıların Müslümanları Türklerle özdeşleştirdiğinin unutulduğunu, oysa gerçeğin bu olduğunu ifade etti.
“İSLAMOFOBİ DEĞİL İSLAM KARŞITLIĞI”
Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan da, Avrupa ve Amerika medyasının katliamı gerçekleştiren Brenton Tarrant’ı terörist olarak tanımlayamadığına dikkat çekti. Prof. Dr. Çağrı Erhan, İngiliz gazetesi Daily Mirror’ın katliamcıyla ilgili 'Melek gibi çocuktu' manşeti atarak, adeta kader kurbanı gibi gösterdiğini belirtti. Prof. Dr. Erhan, Batı medyasının yanı sıra ABD Başkanı Trump’ın da katliamcı Tarrant için 'terörist' ifadesini kullanmaktan kaçındığına da dikkat çekti.
Batı’da ulusal kimliklerin inşasında Yahudilerin ötekileştirildiğini hatırlatan Rektör Prof. Dr. Çağrı Erhan, II. Dünya Savaşı’ndan sonra ise komünistlerin Avrupa’nın ötekisi olarak seçildiğini belirtti. Soğuk savaşın bitmesi sonrasında eski sosyalist ülkelerin çözüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Erhan, bu sefer komünistlerin yerine öteki olarak Müslümanların seçildiğini ifade etti. Bu sürecin aşırı sağın yükselmesine yol açtığını belirten Prof. Dr. Erhan, merkez sağın da aşırı sağ söylemi benimseyip içselleştirdiğini vurguladı.
İslam karşıtı saldırıların İslamofobi’den fazla, onu aştığını belirten Prof. Dr. Çağrı Erhan’ın, bir şeyden korkanların katliam yapmayacağını ifade etti. Erhan, mevcut durumun İslamofobi değil İslam karşıtlığı – İslam düşmanlığı olduğunu söyledi. İslam karşıtlığının yeni bir şey olmadığını belirten Prof. Dr. Çağrı Erhan, Protestanlığın kurucusu Martin Luther’in, daha 16. Yüzyıl’ın başında Türk düşmanlığı yaptığını anlattı.
“GÖÇMENLER DEĞİŞİMİN SUÇLUSU GİBİ GÖRÜLÜYOR”
Altınbaş Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kasım Han ise bir insandan hoşlanılmadığı zaman kullanılan Çin deyiminde,  'Umarım ilginç zamanlarda yaşarsın' dendiğini, zira ilginç zamanların genellikle krizli zamanlar olduğunu, belirterek dünyanın gerçekten çok ilginç zamanlardan geçtiğini belirtti.
Küresel rekabetin odak noktasının değiştiğini belirten Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, uluslararası sistemin kısa süren tek kutupluluktan sonra gücün sistemde alt-seviyelere kadar yayıldığı çok kutuplu bir döneme geçtiğini belirtti. Sistemin içinde güç dağılımının değiştiğini anlatan Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, bu sürece teknolojideki büyük değişimin ve küresel ekonomik sistemin yapısındaki dönüşümün eşlik ettiğini anlattı. Bütün bunların sonucunda sistemde güvenin azaldığını, endişenin, tedirginliğin, belirsizliğin ve öngörülemezliğin arttığını belirten Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, insanların bir sorumlu aramaya başladığını ifade etti. İnsanlığın büyük çoğunluğunun, doğal olarak, yaşanan değişimin arkasındaki karmaşık dinamikleri bir bütünlük içerisinde, sebep sonuç etkileşimlerini çözümleyerek, kavramakta zorlandığını söyleyen Prof. Dr. Han, kitlelerin bunun yerine tarihte hep görüldüğü gibi bir sorumlu arayışına girdiğini söyledi, ve çağımızda, özellikle de Batı dünyasında, ancak bununla sınırlı kalmayacak şekilde, yabancıların, göçmenlerin, farklı dini kimliklerin, Müslümanların bu güvensizlik ortamının sorumlusu addedilerek suçlanmaya, dışlanmaya başlandığını belirtti. Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, büyük dönüşüm tamamlanmadan yaşanan çalkantılar ve düşmanlığın sona ermesinin pek mümkün olmadığını tahmin ettiğini bildirdi. Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, bu sürecin, sahte halk kahramanı popülist siyasetçileri, ve bunların beslediği iklimde de Yeni Zelanda katili, terörist Tarrant gibi katliamcıları doğurduğunu belirtti.