İZMİR Adliyesi'ndeki Uzlaştırma Bürosu'nda görev yapan Cumhuriyet Savcısı Nazan Pekcan, 2009 yılından beri adliyelik olan yaklaşık 10 bin dosyada uzlaştırmaya gidildiğini, çeşitli hayır kurumlarına binlerce lira bağış sağlandığını söyledi. Savcı Pekcan, "Eşine hakaret eden beyefendi kendi sokağını süpürdü. Trafik kazasında yaralanan mağdurun talebi üzerine, şüpheliye 8 bin mavi kapak toplattırdık. Yine trafik kazasında yaralanan bir kişi, çocuğuna, çocuk odası takımı alınmasını talep etti. Bir başka dosyada trafik kazası sanığı, 100 pide yaptırıp ayranla yaşlılara dağıttı" dedi.

İzmir Adliyesi'nde 2003 yılından bu yana görev yapan Cumhuriyet Savcısı Nazan Pekcan, kendi deyimiyle 30 yıllık meslek hayatındaki en mutlu yıllarını Uzlaştırma Bürosu'nda geçirdi. 2008 yılında Uzlaştırma Bürosu'nda görevlendirilen Savcı Pekcan ile 2009 yılında aynı büroda görevlendirilen Cumhuriyet savcıları Süleyman Sinan Erdem ve Mehmet Ali Divarcı, Türkiye'ye örnek olan bir çalışmaya imza attı.

Uygulanan uzlaşma yönteminde 'İzmir modeli'nin elde ettiği başarı ile ilgili bilgi veren Savcı Nazan Pekcan, şunları söyledi:

"Şikayetçi ile şüpheli arasındaki anlaşmazlığı, mahkemeye taşımadan, tarafsız bir uzlaştırmacı ile yargı dışı yolla çözüme uzlaştırma diyoruz. Uzlaştırmacı olacak kişiler İzmir Adli Yargı Adalet Komisyonu bilirkişi listesinde yemin ederek göreve başlamış kişilerle İzmir Barosu'nun uygun gördüğü avukatlardan oluşuyor. İzmir Barosu'nda 950 avukat, İzmir Adli Yargı Adalet Komisyonu bilirkişi listesinde yer alan çeşitli mesleklerden 260 uzlaştırmacımız var. Uzlaştırmacılarla beden dili gibi çeşitli eğitim çalışmaları yapıyoruz. Uzlaştırmacının, kılık kıyafetinden nelere dikkat etmesi gerektiğine kadar her şey titiz bir çalışmadan geçiyor."

Savcı Nazan Pekcan, 2009 yılından sonra uzlaşmayla sonuçlanan dosya sayısının hızla arttığını belirtirken, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çünkü uzlaşma kapsamında olan suçlarda uzlaşma teklifini jandarma ve polis yapıyordu, ancak yüzüne yediği yumruğun kızarıklığı geçmeden öyle bir teklif yapılmasına kimse sıcak bakmıyordu. 2009 yılında, uzlaşmayı arttırmak için uzlaşma teklif yetkisini biz yapalım istedik. Önceden tek tek bilgilendirme yolunu tercih ediyorduk, yalnızca bizim büromuza yılda 10 bin dosya geliyor. Bunun üzerine topluca bilgilendirme yolunu seçmeye başladık. Toplu bilgilendirmeleri konferans salonunda her cuma yapıyoruz. Bunun için de İzmir Adliyesi olarak mesaj sistemini kullanıyoruz. Toplantı öncesi uzlaşma taraflarını toplantıya davet ediyoruz ve toplantılara katılma oranı İzmir'de yüzde 90. Toplantılarda, uzlaşma sırasında anlaşma halinde yazılacak raporun mahkeme kararı hükmünde olduğunu vurguluyoruz."

UZLAŞMA KAPSAMINA GİREN SUÇLAR


Hangi suçların uzlaşma kapsamına girdiğinden de söz eden Pekcan şunları kaydetti:

"Uzlaşma kapsamına giren suçlar; Ağır olmayacak şekilde kasten yaralamalar, taksirle yaralamalar, trafik ve iş kazaları, ölümle olmayan tehdit suçları, konut dokunulmazlığını bozma, huzur bozma, kaybolmuş malda mülkiyet iddiası, cinsel amaçlı olmayan çocuğun alıkonulması, bakım görevini yerine getirmeme, özel hayatın gizliliğini ihlal, bedelsiz senedi tahsile koyma. Bunlarda uzlaşma yapılabildiği gibi özel yasalarda şikayete tabi olan suçların tamamında uzlaşma yapılabiliyor. Uzlaşma yapılması için gerçek ve tüzel kişilerin olması gerekiyor. Cinsel suçlar, bünyesinde etkin pişmanlığa yer verilen ve birlikte işlenen yani cinayet ve hakaretin bir arada olması gibi suçlarda uzlaşma yapılamıyor. Mağdur, direkt savcılığa giderek, jandarma veya polis karakollarına gidip müracaatçı olduğu durumlarda, gerekli işlemler tamamlandıktan sonra bu dosyalar bize geliyor. Dosyalar bize yaklaşık 15 gün gibi bir süre içinde geliyor, burada insanlar serinleme sürecine giriyor. Bizim de başarımız orada ortaya çıkıyor. 2005 ile 2008 yılları arasında sadece 1 uzlaşma olmuş, o dönem taraflara ulaşmak da çok zordu ve yönetmelik de çok uygun değildi. Uzlaşma aşamasına gelinmesi için tarafların bilgilendirme toplantısına katıldıktan sonra kararını verip bize elini uzatması gerekiyor. Bunun üzerine biz de bir uzlaştırmacı görevlendiriyoruz. Uzlaşma görüşmeleri gizlidir, hiç bir yerde kullanılamaz. Görüşmeler tarafımıza iletildiğinde mahkeme hakimi dahi, tarafların izni olmadan açamıyor."

İLGİNÇ ÖRNEKLER

Uzlaştırmacıların görüşmeleri sonucu mağdur ve şüphelinin anlaşmaya vardığı binlerce dosya olduğunu aktaran Pekcan ilginç örnekler verdi. Pekcan, şunları anlattı:
"Bizler uzlaşma sürecinde yer almıyoruz, yalnızca uzlaştırmacılar tarafları ortak bir paydada buluşturmaya çalışıyor. Uzlaştırmada, mağdur olan taraf kendisinden özür dilenmesi durumunda şikayetinden vazgeçebileceğini söyleyebilir, Türkiye'de yayın yapan her hangi bir gazetenin seri ilanlar bölümüne özür ilanı verdirilmesini talep edebilir. Uzlaştırmalarda, hayır kurumlarına binlerce lira bağış yaptırdık, Afrika'da katarakt ameliyatı olması gereken 10 çocuğun ameliyatını yaptırdık. Bir dosyada, eşine hakaret eden beyefendiyi kendi sokağını süpürmesi koşuluyla uzlaştırdık. Bir başka dosyada, trafik kazasında yaralanan mağdurun talebi üzerine, şüpheliye 8 bin mavi kapak toplattırdık ve akülü tekerlekli sandalye alınmasını sağladık. Bir diğerinde, yine trafik kazasında yaralanan bir kişi, çocuğuna, çocuk odası takımı aldırttı ve uzlaşma sağlandı. Lösemili bir çocuğumuz vardı, trafik kazasında yaralanmıştı ona da genç odası takımı alındı. İşitme cihazı alındı bir çocuğa. Huzurevlerindeki yaşlılarımıza, tehdit suçunun sanığı olan iyi bir aşçı malzemeleri temin edip yemek yapıp 2 gün boyunca bu yemekleri servis etti. Bir başka dosyada, trafik kazası sanığı, 100 pide yaptırıp ayranla yaşlılara dağıttı. Bir iş kazasında, yüzde 75 kusurlu olan işveren, mağdur olan kişiye bir daire aldı. Mağdur olan kişi birden fazla şey de isteyebilir, hem özür dilenmesini, hem tazminat, hem de sanığın hayvan barınağında 2 gün temizlik yapmasını isteyebilir. Burada, ahlak ve kanuna aykırı olan hiç bir şey uzlaşma konusu olamaz. İstenen tazminat da sebepsiz zenginleşmeye sebep olamaz ve şüphelinin ödeyebileceği şekilde olmalı."

BİR YILDA 10 BİN DOSYA

Yalnızca 2014 yılında bir önceki yıldan devredenlerin de içinde bulunduğu toplam 10 bin dosyaya baktıklarını belirten Pekcan, "Bu 10 bin dosyanın yarısına takipsizlik kararı veriliyor, çünkü delil olması gerekiyor, delil yoksa eğer bir şey yapamıyoruz. Delil varsa uzlaştırmaya gidebiliyoruz. Serinleme sürecinin ardından bilgilendirme toplantılarında ise mağdurların yüzde 10'u da şikayetinden vazgeçiyor. Uzlaştırmacıya verdiğimiz dosyalar içinde 2014 yılında net uzlaştırma dosyamız toplam 2 bin 400. 2009 yılından bu yana 10 bine yakın dosya net uzlaştırmayla sonuçlandı" diye konuştu.

TEZ KONUSU OLDU

Uzlaşmada 'İzmir modeli'nin üniversite öğrencileri tarafından vize ve final ödevi ayrıca yüksek lisans öğrencileri tarafından tez olarak işlendiğini belirten Savcı Pekcan, modelin diğer illere de örnek olduğunun anlattı.
Pekcan, "Biz 2011 yılından sonra bütün Ağır Ceza  olan il merkezlerine uzlaşma ihraç ettik. Türkiye'deki uzlaştırmanın yüzde 62'sini İzmir yapıyor. Üniversitelerde hukuk öğrencileri, vize ve final ödevlerinde Uzlaşmada 'İzmir modeli'ni yaptı. Bu model; kolluğun uzlaşma yetkisinin kaldırıldığı, kişilere bilgilendirilmelerin bizzat Cumhuriyet Savcıları tarafından yapıldığı ve uzlaştırmacıların büyük bir efor sarf ettiği bir model. Üniversitelerde yüksek lisans tezi olarak konu edildi" dedi.

UZLAŞMA KAPSAMI GENİŞLETİLMELİ

İzmir Adliyesi'nin yıllık dosya sayısının 120 bin olduğuna dikkat çeken Savcı Pekcan, uzlaşma kapsamının genişletilmesiyle adliyenin önemli ölçüde yükünün alınacağına vurgu yaptı. Pekcan, bu konuda da şunları söyledi:

"Türkiye'de uzlaşmanın daha etkin olması için yapısı uygun suçların da dahil edilmesi gerekiyor. Kanun koyuculardan temennimiz, biz çalışmaya hazırız, uzlaşma kapsamının genişletilmesi. Mala zarar verme, basit dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma gibi bünyesinde etkin pişmanlığa yer veren suçlar uzlaşma kapsamına alınırsa, belki bir cümleyle halledilebilir. Biz İzmir Adliyesi'nde bir araştırma yaptık, çoğunlukla hangi suçlar geliyor diye ve eğer kapsam genişletilirse bizim büromuza 50 bin dosya gelir. 120 bin dosyanın 50 bini bize gelirse, ki bizim başarı oranımız yüzde 90, böyle olursa İzmir Adliyesi'nin yükü yarı yarıya azalır. Ama asıl amaç mağdurun mutlu olması, şüpheli de bir şeyler kazanıyor, uzlaşma sağlanırsa şüpheli hakkında ceza ve hukuk davası açılmıyor. 2014 yılında Asliye Ceza Mahkemesi'ne gelen dosya binin altında değil. Biz 2 bin 400 uzlaştırma yaptık 2014'te. Buna göre biz 2 mahkemenin iş yükünü ortadan kaldıracak şekilde uzlaştırma yapmışız. Devlet bu işten maddi anlamda da kazançlı, uzlaştırmada gider sadece uzlaştırmacıya ödenen ücret. Ama mahkemede, tebligat masrafı, keşif ücreti, avukatlık ücreti gibi masraflar var. Hakim, savcı, katip ve mübaşir istihdamı da azalacak. Yaptığımız çalışmalarla, ucu cinayetlere kadar gidebilecek ihtilafların önünü kesmiş oluyoruz."

Uzlaştırmada, edimin yerine getirilip getirilmediğini de kendilerinin takip ettiğini belirten Pekcan, "Maddi bir anlaşma sağlandıysa icra yoluyla alma ve dava açılmasını isteme hakkı da var. Uzlaştırma sonu güzel biten bir masaldır. Her iki tarafta sürece etkin katılıyor ve uzlaştırmadan mutlu ayrılıyor" dedi.

'MESLEK HAYATIMIN EN MUTLU YILLARI'

Avrupa Birliği uyum çalışmaları kapsamında devletin artık cezalandırıcı değil onarıcı adalet sistemini ayakta tutmak istediğini vurgulayan savcı Nazan Pekcan, "Zaten uzlaşma da yasalara bu yüzden girdi. 30 yıllık meslek hayatım bitecek, bu büroda çalıştığım kadar, hiçbir yerde bu kadar mutlu olmadım. Cezasını çekip de ıslah olan çok fazla olmuyor. Ama bu süreci bizde yaşayanlardaki bu konuda çok iddialıyım, taksirle olan trafik kazalarını ayrı tutarım çünkü onlar her zaman yaşanabilir, ama diğer suçlarda uzlaştırma sağlandıktan sonra adliyeye ikinci kez başvurma oranı yüzde 1- 2'yi geçmez."