İSTANBUL'da üniversite öğrencisi Sibel Ünli'nin intiharının ardından tekrar gündeme gelen 'siber zorbalık' ve 'sanal şiddet' konusunda, Türkiye'nin her yerinden avukat, eğitimci, psikolog, yazılımcı, grafiker ve çevirmenden oluşan bir grup gönüllü 'sanal' ortamda örgütlendi. 'Siber zorbalığa karşı farkındalık' projesi kapsamında bir araya gelen ekip, elektronik ve sesli kitapçıklar, animasyon ve kısa filmlerle siber zorbalığa karşı çalışmalar yürüterek küçük- büyük herkesin daha güvenli internet kullanmasını hedefliyor. Gönüllülere, youtuber veya internet fenomenleri ile pek çok sanatçı ve belediye de destek olacağını açıkladı.
HERKES KENDİ UZMANLIK ALANINA EL ATACAK
Siber zorbalığa karşı gönüllü olarak örgütlenen ekibe, takipçi sayısı yüzbinleri bulan Chaby Han gibi youtuber veya internet fenomenleri ile pek çok sanatçı ve belediye de destek olacağını açıkladı. Gönüllü ekipten Klinik Psikolog Semih Şahinoğlu, "Şimdilik yaklaşık 75 kişilik bir grubuz. Alt çalışma gruplarıyla görev dağılımlarına başladık. Siber zorbalığa karşı sosyal farkındalık projesi geliştirerek Türkiye'nin her yerine ulaşmak istiyoruz. İlk etapta e-kitap projemiz var. Hem çocuklar hem ergenler hem de yetişkinler için ayrı ayrı formatlarda hazırlayacağız. Bunları sesli kitap haline de getireceğiz. Ayrıca animasyon ve kısa film haline de getirilecek. Ekipte hukuk uzmanı, psikolog, grafiker, yazılımcı, çevirmen, pek çok alandan uzman arkadaşımız var. Herkes kendi uzmanlık alanıyla ilgili kısımları halledecek. Siber zorbalığa ya da şiddete maruz kalan bireylere nasıl destek verebiliriz, failleri nasıl engelleyebiliriz, bu konuda öncülük edecek bir hareket olacak bu" diye konuştu.
SANAL ŞİDDETİ FİLTRELEYECEK SİSTEM GELİŞTİRİYORUZ
'Siber Zorbalığa Karşı Farkındalık Projesi' ekibinden Bilgisayar Mühendisi Erhan Öztürk, siber zorbalığın akran tacizinin elektronik bir formu olduğunu söyleyerek şu bilgileri verdi:
"Elektronik ortamda yayılan bir sorun, çözümünün de elektronik ortamda bulunması gerekiyor. Ben de bir hafta önce bu oluşumla ilgiyi çağrıyı görünce ekibe gönüllü olarak katılmak istedim. Benim bu konuda bir de yüksek lisans tezim var aslında. Türkiye’deki yazılım alanında siber zorbalığa karşı geliştirilmiş en geniş proje. Siber zorbalık yapay zeka / makine öğrenmesi yardımıyla nasıl tespit edilir, mağdura ulaşmadan nasıl engellenebilir, bunu amaçlıyor. Dört sosyal medya platformundan siber zorbalık teşkil edebilecek bütün metinleri toplamaya başladık. Bugüne kadar toplanmış en büyük veri seti 3 bin yorumu içeriyordu. Biz 23 bin veri topladık. Bu yorumlardan hakaret, taciz, şiddet içeriği olanların yapay zeka yoluyla filtrelenip engellenmesini sağladık. Yüzde 90 başarı sağladı. Şimdi bu sistemi sadece sosyal medya uygulamaları değil harici mesajlaşma programlarına da entegre ederek bireyleri bu tip zorbalıklardan korumayı amaçlıyoruz. Bilgi Teknolojileri Bağımlılığı Araştırma Komisyonu’nun raporuna göre siber zorbalığa karşı en savunmasız bireyler 13 ve 15 yaşındaki çocuklar. 13 yaşında mağdur olan çocuk, 18 yaşına geldiğinde bunu kendisi yapmaya başlıyor. Filtreleme sistemi sayesinde hakaret vs’yi sistem algılayacak ve kişiye ulaşmasını engelleyecek."
EĞİTİM ALANINDAKİ EN BÜYÜK SORUNLARIMIZDAN BİRİ
Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Öğretmeni Orhan Yazıcı da çalıştığı alan itibariyle siber zorbalığa en çok rastlanan kesimde olduğunu vurguladı. Yazıcı, şunları söyledi:
"Eğitim ortamlarında en çok karşımıza çıkan problemlerden birisi. En büyük sorun, öğrencilerin birbirleriyle sanal ortamda iletişim kurarken sınır koymayı bilmemeleri. Bu sınır olmayınca en özel şeylerini bile birbirleriyle sanal ortamda paylaşır hale geliyorlar. Daha sonra da aralarında bir anlaşmazlık çıktığında bu paylaşımları birbirlerine karşı şantaj ya da tehdit gibi zorbalık malzemesi olarak kullanabiliyorlar. Öğrencinin okula isteği düşüyor, ders başarısını olumsuz etkiliyor. Ama baktığımızda asıl nedenin okuldan değil sanal ortamdan kaynaklandığını anlıyoruz. Örneğin bizim okulumuzda üniversiteye girme başarı oranları göreve başladığım 8 yıl öncesine göre çok düştü. Çünkü çocuklar sanal dünyanın olumsuzluklarından artık daha fazla etkileniyor. Bizler eğitimciler olarak her okul yılı planımızı oluştururken, öğrencilerimize ve velilerimize siber zorbalık eğitim vs de veriyoruz. Şimdi bu oluşumla beraber daha profesyonel bir hale getirebilmek için ben de bu ekibe katıldım."
ARAŞTIRMADA ORTAYA ÇIKAN ÇARPICI SONUÇLAR
Acıbadem Üniversitesi Adli Tıp Bölüm Başkanı Prof. Dr. Oğuz Polat ile avukat Zeynep Reva'nın birlikte yürüttüğü bir çalışma, 'siber zorbalık' konusunda çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Tıp, hukuk ve psikoloji bölümünden 507 üniversite öğrencisi arasında yapılan araştırmada, hukuk öğrencilerinin dahi sanal şiddet konusunda hukuki süreç veya cezai ehliyet hakkında bilgi sahibi olmadığı ortaya çıktı.
EKRAN GÖRÜNTÜSÜNE ONLİNE NOTER TASDİĞİ
Araştırmayı yürüten Zeynep Reva, kız öğrencilerin en çok cinsel içerikli tacizlere, erkeklerin ise siyasi görüşleri nedeniyle siber zorbalığa maruz kaldığını söyleyerek, "Daha ortaokul lise sıralarında hem fail hem mağdur olarak başlayan siber zorbalık konusunda bireylerin hem cezai ehliyet, hem de hukuki hakları konusunda bilinçlendirilmesi gerekiyor. Bu nedenle siber zorbalığa yönelik her türlü farkındalık çalışmasının desteklenmeye ihtiyaç duyduğunu düşünüyorum" diyerek bu oluşuma da destek olunması gerektiğini söyledi.
Reva, "Hakaret, tehdit, intihara sürükleme, yönlendirme, cinsel taciz, cinsel istismar, müstehcenlik, bunların hepsi siber suç kapsamına giren şeyler. Sosyal medyada çoğu normalleştiriliyor ve yapan da maruz kalan da bunun suç olduğunu bilmiyor aslında. Siber zorbalığa maruz kalan kişi neler yapmalı bunu da bilmiyoruz. Ekran görüntüsünü aldığınız bir içerik hukuki delil sayılmıyor. Elektronik ortamda delil tespiti diye Türkiye Noterler Birliği'nin bir uygulaması var. https://e-hizmet.tnb.org.tr/tespit/ adresini kullanarak elektronik ortamda delil tespiti yapılabilir. Noter tasdikli bu tespit mahkemede çok güçlü bir delil olarak kullanılabiliyor. Ardından savcılığa başvurulabilir, çocuk istismarı, madde kullanımı gibi suçlar içeren bir konu ise Bilgi Teknolojileri Kurumu’na da (BTK) direkt başvurulabilir” dedi.
GENÇLER GÜNÜN YARISINI SOSYAL MEDYADA GEÇİRİYOR
Avukat Zeynep Reva, şu uyarılarda bulunarak sözlerini noktaladı:
"Sosyal medyanın en karakteristik özelliği anonimlik sağlayabilmesi. Bu, özgürlük hissi de yaratıyor, çok güzel bir şey. Ama özgürlük kontrol edilemediğinde şiddete, zorbalığa dönüşüyor. Sosyal medyada en çok maruz kalınan şiddet türlerine baktığımızda ‘stalking’ yani ısrarlı takip, alay etme, lakap takma, hakaret gibi suçlar karşımıza çıkıyor. Üniversite öğrencileri arasında yaptığımız araştırmada şunu da gördük. Gençler, uyudukları saati çıkarırsak günlerinin yarısını sosyal medyada geçiriyor. Bakın internet demiyorum, sosyal medya diyorum. Bu, şu demek. Artık yaşam sokaklarda değil sosyal medyada. Şiddet de artık sokaklardan sosyal medyaya da taşınmış durumda. Kadınlar en çok cinsiyetçi suçlara maruz kalırken erkekler, siyasi görüşleri ile ilgili konularda zorbalık görüyor. Siber zorbalığa maruz kalanların çoğu ‘engellemek’ şeklinde tepki veriyor; bir kısmı da ifşa ederim diyor. Oysa ifşa da hukuken suç haline gelebilir ve çözüm değil aslında. Hukuki yola başvurmak isteyenlerin sayısı ne yazık ki çok düşük."