Disiplinlerarası Beyin Araştırmaları Derneği Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Uğur Batı, beynin kullanılmadığında yapısal olarak küçüldüğünü belirtti. Bunu engellemek adına “beyin tabanlı öğrenme” metodunun önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Batı, "Uygun üslupla öğrenmek, zamanlamayı işin içine sokmak, risk almak, doğru teknikleri uygulamak, öğrenmeyi bir ihtiyaç olarak görmek, kullanılabilir öğrenme pratiklerini geliştirmek, hikayeleştirerek öğrenmek önemli" dedi.

Disiplinlerarası Beyin Araştırmaları Derneği (DABAD) tarafından Nişantaşı Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen 3. Nörobilim Kongresi dün başladı. 900’e yakın bilim insanının katıldığı etkinlikte iki günde 120 akademisyen sunum yapacak. Disiplinlerarası Beyin Araştırmaları Derneği Genel Başkan Yardımcısı ve Nişantaşı Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Uğur Batı konferans öncesi verdiği röportajda beynin yapısına dikkat çekti.

“YAPISAL OLARAK KÜÇÜLEN BİR ORGAN”

‘Beynin aynısını yapabilme kabiliyetiniz olsa bu 3.5 katrilyonluk bir bütçeye denk gelir’ diyen Prof. Dr. Uğur Batı, “Bu metaforik bir şey çünkü şu an böyle bir teknoloji söz konusu değil. Herkeste bir beyin var ve bunun kullanılması gerekiyor. Beyni doğru kullandığınızda daha mutlu olabilir misiniz? Bu konu halen araştırılıyor. Ancak sonucu kesin olan bir araştırma var ve o da şu; beyni kullanmadığınızda beyin küçülüyor. Yapısal olarak küçülen bir organdan söz ediyoruz. Ancak sizin biyolojik hayatınızı devam ettirebilecek ölçüde bir küçüklüğe kavuşuyor. Kendisi yapısal ve kimyasal olarak değiştirebilen olağanüstü bir yapıdan bahsediyoruz” diye konuştu.

ÖĞRENME İHTİYAÇ DEĞİLSE UNUTMA BAŞLAR

Beynin bir öğrenme mekanizması olduğunun altını çizen Prof. Dr. Batı, beyin yapısının küçülmesini engellemek adına alınması gereken önlemleri şu sözlerle sıraladı:

“Beynin bir öğrenme mekanizması ve siz onu kendi haline bıraktığınızda beyin zaten öğreniyor. Okul öncesi çağdan başlayarak doktora sonrasına kadar İngilizce öğretemediğimiz nesiller var. 5 yaşında bir kız çocuğu düşünün. Babası İtalya’da dışişlerinde çalışıyor, annesi Ukraynalı, büyükannesi Rumca konuşsun, okulda da İngilizce eğitim alsın. Bir de anadili Türkçe var. Bu çocuk 5 yaşından itibaren 5 dili anadili gibi öğrenebiliyor. İşte bu çocuğa biz ne yapıyoruz da 27 yaşında tek bir yabancı dili öğrenemez hale geliyor. İşte beyin tabanlı öğrenme dediğimiz şeyin altında uygun üslupla öğrenmek, zamanlamayı işin içine sokmak, risk almak, doğru teknikleri uygulamak, öğrenmeyi bir ihtiyaç olarak tanımlamak, kullanılabilir öğrenme pratiklerini geliştirmek yatıyor. Unutmayın öğrenme dediğimiz şey ihtiyaç temelli değilse unutma süreci başlar. Etkin öğrenmede aldığın bilgiyi kullanıyor olman lazım. Hikayeleştirerek öğrenmek de bu noktada önemli.”

“BEYNİN YÜZDE YÜZÜNÜ KULLANIYORUZ”

Beynin veri tutma kapasitesi sınırsız olduğunun altını çizen Prof. Dr. Batı, “Saniyede yaptığı bağlantı sayısı ile diğer türler arasında emsali olmayan bir biçimde çalışıyor. Beynin yüzde kaçını kullanıyoruz gibi sorular var. Ancak böyle bir şey yok. Beynin yüzde yüzünü kullanıyoruz. Evrimsel biyolojinin gerekliliği de bu, aksi düşünülemezdi. Önemli olan ne kadar doğru kullandığımız. Karar verirken, öğrenirken, yaratıcılık aşamalarında, üretimde, adillik, eşitlik, daha mutlu yaşam için ne kadar doğru kullanıyoruz? İşte burada sorunlarımız var” dedi.

2030’DA TERMİNATÖR İNSANI GÖREBİLİRİZ

Artırılmış gerçeklik uygulamalarıyla birlikte yapay zeka teknolojisinde olağanüstü sıçramalar olduğunu ifade eden Prof. Dr. Batı, “Biz insanın birinci fazındayız, yani et ve kandan oluşan organik insan. İkinci fazda ise hibrit insanı göreceğiz. Nüfus cüzdanının bileğinizde olduğunu düşünün. 2030’larda falan tarih vermek çok zor olsa bile yarı terminatör organizmaları görmek mümkün olacak” dedi.

BEYİN SAĞLIĞI İÇİN HER GÜN SPOR YAPIN BULMACA ÇÖZÜN

Beyin Araştırmaları Derneği Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Korkut Ulucan ise herkesin Alzheimer hastalığı riski altında olduğunu belirterek her gün spor yapılması ve beyni çalıştıran bulmacalar çözülmesi tavsiyesinde bulundu.

Vücutta oluşan toksinlerin atılması gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Korkut Ulucan şu uyarılarda bulundu:

“Bugün günü spor yapmayıp dinleneyim, diyemeyiz. Beyin, kalp, böbrekler ‘bugün çalışmayacağım’ demiyor. O nedenle her gün vücudumuza istediğimiz şeyleri vereceğiz. Çünkü vücutta oluşan toksinleri atmak zorundayız. Egzersiz de bunların en başında geliyor. Beslenme hayatımızın içinde özellikle renkli besinler sağlık için çok önemli. Üçüncüsü de beyin egzersizleri. Nasıl fiziki egzersizler yapıyorsak aynı şekilde beyin egzersizleri de yapmalıyız. Bulmaca çözmek bunların başında geliyor ama her zaman çözdüğünüz kelime bulmacaları yerine sudoku, satranç gibi bulmacaları çözmelisiniz. Enstrüman çalmak, çift elle çalınan enstrümanlar çok önemli. Bunun yanı sıra yeni bağlantı kuracak aktiviteler sinirlerimize faydalı. Tavlayı çok seviyoruz. Her gün aynı yolu kullanmayıp farklı rotalar denemek. Arada kısa tatiller yapmak beyin için çok faydalı.”

Alzheimer hastalığı ortada kalksa dahi başka bir hastalığın çağı tehdit edeceğini anlatan Doç. Dr. Korkut Ulucan, “Ama yeter ki bizler doğru hamle yapabilelim, önlemimizi sağlam alalım. Çünkü Alzheimer biter başka bir hastalık gelir. Bir 5-6 yıl sonra kanser kronik bir hastalık olacak. Belki o zaman tedavisi de mümkün hale gelecek. Ama onun yerine hangi hastalığın geleceği daha ürkütücü” dedi.

3. Nörobilim Kongresi’ne ev sahipliği yapmaktan dolayı çok mutlu olduklarını anlatan Nişantaşı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şenay Yalçın ise “Üniversiteler sadece derslerin verildiği ya da öğrencilerin sosyalleşmelerine katkı sağlayan yerler değil. Bu görevlerinin yanında topluma katkısı da çok önemli. Bu anlamda düşündüğümüzde Türkiye’de son çeyrek asırda teknolojinin gelişmesiyle bilimsel faaliyetlere olan eğilimler daha da arttı. Bu sevindirici bir durum. Gelişmiş ülkelere baktığımızda bilimin yolunda gittiklerinde bir üst noktaya gittiler. Muasır medeniyetlerin yakalanması noktasında bilimin ışığında faaliyetlerimizi sürdürmemiz gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.

(FOTOĞRAF)