TEKİRDAĞ Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, bölgede yaşanan sanayi kirliliğine dikkat çekerek, özellikle yer altı suyunun seviyesinin çok ciddi düştüğünü söyledi. Tecer, "Burada 13 Organize Sanayi Bölgesi'nde fiili olarak bugün 350 bin ton günde su tüketiliyor. Bütün organize sanayi bölgeleri faaliyete geçtiğinde günde 550 bin metreküp su tüketilecek. Bu bölgede sanayici bindiği dalı kesiyor. Nasıl kesiyor? Yer altı suyundan suyunu temin ederek her yılda beslenmesinden daha fazla su çekerek suyu tüketiyor" dedi.
NKÜ Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, fakültenin her geçen büyüdüğünü anlatarak, vizyonlarının, dünya standartlarında, araştırmaya dayalı ve öğrenci odaklı bir eğitim sağlayan, uluslararası düzeyde sanayi ile bütünleşik araştırma ve geliştirme çalışmaları yapan eğitim kurumu haline gelmek olduğunu söyledi. Bölgedeki iş dünyası temsilcileriyle Türkiye'de ilk ve büyük bir adım atmış ve sektör tümleşik eğitim programı iş birliği protokolü imzaladıklarını belirten Tecer, "Sektör Tümleşik Eğitim Programı ile Çorlu Mühendislik Fakültesi öğrencilerimizin sektörle buluşmasının, sektörün ihtiyaçlarına göre kendini geliştirme fırsatı yakalamasının ve daha önemlisi mezuniyet sonrası istihdam imkanına kavuşmasını sağladık. Bölgemizdeki iş dünyası ve sanayicilerimizin de kendi iş yerlerindeki organizasyon ve üretim süreçlerini bilen nitelikli iş gücüne daha kolay ve daha kısa sürede ulaşmalarının yolunu açtık" diye konuştu. 
'550 METREKÜP GÜN SU TÜKETİMİNE CEVAP VERMEK LAZIM'
Tekirdağ'ın Çorlu, Çerkezköy, Kapaklı ilçelerinin sanayi bölgesi olmasıyla birlikte su kaybının her geçen gün arttığını da belirten Tecer, şunları söyledi:
"Tekstil sektörü ve diğer sanayi bir çevre soruna sebebiyet veriyor. Katısı, gazı çevreye yayıyor. Atık suların arıtılması konusunda bölge önemli çevresel sorunu geride bırakmak üzere. Bunu net olarak söyleyebilirim. Çünkü Ergene Havzası Koruma Eylemi Planı çerçevesinde buradaki atık suların tamamının arıtılıp deşarj edileceği 5 tane ortak arıtma tesisi boru hattıyla deniz hattıyla denize arıtılarak verilmesi projesi tamamlanmak üzere. Sular ile alakalı arıtımla alakalı ciddi bir problem kalmayacak gibi o dediğiniz dereler temiz akacak. Fakat yine su ile alakalı başka bir sorun var buruda. Burada 13 Organize Sanayi Bölgesi'nde fiili olarak bugün 350 bin ton günde su tüketiliyor. Bütün Organize Sanayi Bölgeleri faaliyete geçtiğinde günde 550 bin metreküp su tüketilecek. Bu bölgede sanayici bindiği dalı kesiyor. Nasıl kesiyor? Yer altı suyundan suyunu temin ederek her yılda beslenmesinden daha fazla su çekerek suyu tüketiyor. Bugün kuyulardaki seviye binlere, 2 binlere ulaştı. Suyun artık arıtılması bu bölge için çok önceden yapılmalıydı. Bugün artık yeterli değil. O suyun tekrar kazanılması lazım. Yani arıtılan suyun geri kazanılarak sanayide üretime dahil edilmesi lazım. Suyu arıtıyoruz tamam, nehirler, dereler kirlenmeyecek deşarjları oradan kurtardık demek bugünü ve yarını kurtarmıyor. Bugünü kurtarır ama yarını asla kurtarmıyor. 550 metreküp gün su tüketilecek burada, buna cevap vermek lazım."
'HAVA KİRLİLİĞİ PROBLEM'
Prof. Dr. Tecer, hava kirliliğinin en büyük sorun olduğunu da vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Suyu bir şekilde hallettik ama hava kirliliği büyük bir problem. Hava kirliliği deyince havanın kirli olup olmadığını şöyle hissederiz. Koku problemiyle hissederiz. Bu bölgede yoğun bir koku problemi var. Koku zaten hava kirletici demek. Özellikle bölgede metal sanayi, kimya sanayi ve tekstil sanayinin üretimleri sunucunda atmosfere muazzam miktarlarda toksik kirletici atılıyor. Aslında bakarsanız her fabrika belki yasa ve yönetmeliklerin ön gördüğü sınır değerleri tutturuyor ama 100-200 tane aynı tekstil bir araya gelince sinerji kümülatif dediğimiz şey meydana geliyor. Fabrikalar bireysel olarak hava kalitesinin kontrol etmedeki sınır değerleri yakalıyor olsalar dahi kümülatif etkiyle bu bölgenin atmosferinde insan sağlığına zararlı emisyonlar yayılması söz konusu oluyor. Bu bölgede emisyon standartları değil alıcı, ortam standartlarına geçmemiz lazım. Dış atmosferin kaldırabileceği yükleri hesap edip o yükleri fabrikalara takip edip ona göre bir sınır değerlendirilmesi lazım. Ya da o zaman kadar da bu bacalardaki kokuyu önleyecek sistemlerin devreye girmesi, düzgün çalıştırmaları gerekiyor."