MERSİN Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim İnan, Elazığ'ın Sivrice ilçesinde meydana gelen 6.8'lik depremle ilgili "Deprem odağının yüzeye 7 kilometre derinlikte yani çok yakın olması nedeniyle çok geniş bir alanda hissedilmiştir ve büyük bir paniğe neden olmuştur" dedi.
​Mersin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim İnan, 24 Ocak'ta Elazığ- Sivrice'de meydana gelen deprem hakkında bilgi verdi. Depremin yüzeye yakın bir noktada meydana geldiğini vurgulayarak, "Depremin Elazığ'a uzak olması ve orta büyüklükte bir depreme karşı gelmesi, hasar oranını azaltıcı bir durum olarak görülmesine karşılık, deprem odağının yüzeye 7 kilometre derinlikte yani çok yakın olması nedeniyle çok geniş bir alanda hissedilmiştir ve büyük bir paniğe neden olmuştur" dedi. Prof. Dr. Selim İnan, Türkiye'deki en önemli fayların Anadolu'yu doğudan batıya doğru kateden (kesen) ve son derece aktif olan Kuzey Anadolu Fay (KAF) Sistemi ile doğudaki kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda 700 kilometre uzanıma sahip ve son derece aktif olan Doğu Anadolu Fay Sistemi olduğunu söyledi. 
Selim İnan, Sivrice'deki depremin Doğu Anadolu Fay Sisteminde yer aldığını belirterek, şunları söyledi:
"Bu iki fay sistemi doğuda Karlıova'da birleşirler. Elazığ-Sivrice depremini oluşturan fay; Doğu Anadolu Fay Sistemi'nde yer almakta olup, onun bir parçasına karşılık gelmektedir. Bu fay sistemi doğuda Karlıova'dan başlar, güney batıya doğru sırasıyla Bingöl, Elazığ doğusu (Kovancılar), Hazar Gölü Sivrice Pötürge, Çelikhan, Gölbaşı, Sürgü, Kahraman Maraş kuzeyi, Türkoğlu'nu geçerek oradan iki kola ayrılır. Bir kol Adana Yumurtalık, diğer kol Amanoslar güneyinden geçerek, Ölüdeniz Fay sistemi ile birleşirler. Bu fay sistemi tek bir faydan değil birçok fay parçalarından oluşmaktadır. Bunlar sırasıyla ve farklı uzunluklarda kuzeydoğudan güneybatıya doğru, Karlıova- Bingöl fayı, Palu- Hazar fayı, Hazar- Sincik fayı, Çelikhan- Gölbaşı fayı, Gölbaşı- Türkoğlu fayı ve Türkoğlu- Antakya faylarıdır. Doğu Anadolu Fayı, Elazığ ve yakın yöresinde 1900 yılından günümüze kadar 4'ten büyük 300'e yakın deprem üretmiştir. Tarihsel dönemlerde ise yine çok sayıda depremin varlığı bilinmektedir."
'BİNA STOKLARI GÜÇLENDİRİLMELİ'
Bilimsel çalışmaların, depremlerin Türkiye'yi milyonlarca yıldan beri tehdit ettiğini ve milyonlarca yıl daha da devam edeceğini kanıtladığını kaydeden Prof. Dr. İnan, "Yüzde 95'i deprem riski altında bulunan ülkemizde, 'Ne zaman deprem olacak? Kaç büyüklüğünde olacak? Bizim şehrimizi etkileyecek mi?' gibi soruları bir kenara bırakıp, sağlam zeminler üzerine sağlam binalar yapmak zorundayız. Ayrıca var olan bina stoklarının da bir an önce ve acilen güçlendirmek gerekmektedir. Bunun yanı sıra halkımıza deprem konusunda gerekli eğitimlerin verilmesi ayrıca önem taşımaktadır" dedi.
'GEVŞEK ZEMİN ÜSTÜ YAPILAŞMA ÖNLENMELİ'
Mersin ve yakın yöresinde gözlenen depremlerin Ecemiş Fayı, Namrun Fayı, Mut Fayı, Ovacık Fayı, Karsantı-Karaisalı Fayı'na bağlı olarak geliştiğini vurgulayan İnan, şunları söyledi:
"Bu fayların da son yüzyıl içinde 5.5'ten büyük deprem üretmedikleri dikkate alındığında, gelecek yıllar içinde büyük ölçekli (6’dan büyük) bir deprem potansiyeli taşımadığı söylenebilir. Bununla birlikte, Antakya ve Adana yakın yöresi ile Akdeniz'de meydana gelebilecek büyük ölçekli bir depremde (6.5'ten büyük) Erdemli- Mersin- Tarsus arasında gevşek zemin üzerine çok katlı yapılanması nedeniyle büyük hasarlara neden olabilecektir. Bu nedenle bu bölgelerde bir an önce yeni bir imar planı hazırlanmalı, çok katlı bina yapımından bir an önce vazgeçilmeli ve eski yapılmış binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekmektedir. Mersin kenti için ivedi olarak afet master planlarının hazırlanmasına yönelik çalışmaların başlatılması zorunludur. Bunlar yapılmadığı takdirde 1999 Kocaeli ve Düzce depremleri ile 2011 Van depreminde yaşanan benzer olaylar Mersin kenti ve yakın yöresinde görülebilir."