Yaşar ANTER- Nilüfer KANDIRMIŞ- Cavit YILDIRIM / YATAĞAN (Muğla), ()- MUĞLA'ya ziyaret için gelen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Yatağan Termik Santrali işçilerinin direniş çadırını ziyaret etti. Özelleştirme karşıtı işçilere destek olacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, hükümeti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştirdi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bugün saat 18.00'de, Ankara'dan Milas- Bodrum Havalimanı'na geldi. CHP'li milletvekilleri Şafak Payev, Gürsel Tekin, Tolga Çandar, Aydın Ayaydın, Gürol Ergin ve Ali Arslan, CHP lideri Kılıçdaroğlu'na eşlik etti. Kılıçdaroğlu'nu havalimanında, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Osman Gürün ve CHP İl Başkanı Mustafa Öztürk ile partililer karşıladı. Kılıçdaroğlu karayolu ile Yatağan ilçesine hareket etti, 310 gündür özelleştirmeye karşı eylem yapan işçilerin direniş çadırını ziyaret etti. Kılıçdaroğlu burada kendisini karşılayan Maden İş Sendikası Şube Başkanı Mustafa Girgin'i dinledi. Girgin, "Bu santraller bize devlet tarafından zimmet edilen devlet mallarıdır. Bu nedenle özelleştirmeye ve bizlere emanet edilen devlet mallarının peşkeş çekilmesine karşıyız. Salı günü yapılacak grup toplantısında Başbakan Erdoğan bu özelleştirmeyi imzalamadan gerekli tepkiyi verin. Desteğinizi bekliyoruz. Özel sektör düşmanı ve özelleştirmeye karşı değiliz. Devletin malının peşkeş çekilmesine karşıyız" dedi.

"DEMOKRASİLERDE HAK ARAMAK ÇOK ÖNEMLİDİR"

İkinci kez termik santrali ziyaret ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Daha öncede buraya eyleme destek vermek amacıyla geldim. Daha öncede Muğla milletvekillerimiz ile parlemantodaki işçi kökenli milletvekillerimiz sizlerin sorunlarını sık sık gündeme getirdi, sizlere destek verdi. Sizin eyleminizi bir hak arama eylemi olarak görüyor ve değerlendiriyoruz. Demokrasilerde hak aramak çok önemlidir. Madenler zaten Anayasa'ya göre devlete aittir. İşletmeyi de devletin yapması lazım. Çünkü yer altında çalışmanın çok zor olduğunu biliyoruz. Yeraltı çalışmanın uluslararası çalışma örgütünün belirlediği kuralları vardır. Çoğu zaman o kuralları ihlal edeler ve Soma'daki gibi çok acı tablolar ile maalesef karşı karşıya kalıyoruz. Soma en tipik örneklerinden biridir. Burada yapılan özelleştirmeyi siz emek dünyası olarak yakından izlerken bizde siyasetçi olarak emeği korumak için yakından izliyoruz. Siz bu mücadeleyi verirken Ankara'daki bazı kesimlerin sizden yana çok net tavır almaları lazım. Bu açık söylemek zorundayım. Ankara'ya gittiniz, kendinizi zincirlediniz eylem yaptınız. Fakat belirli bir kesim yanınızda olmadı. Siz hak arıyorsunuz emek en yüce değerse bütün işçi örgütlerinin sizin yanınızda olması lazım. Biz zaten destek veriyoruz. Sendikasız işçilerininde yanındayız her sendikanın yanındayız. Bizim isteğimiz şu. Biribirimize destek vermek zorundayız. Burada 310 gündür mücadele ediyorsunuz. Dolayısı ile birilerinin ise destek vermesi lazım sendikalarında destek vermesi lazım. Biz siyasetçi olarak bunu TBMM bunu konuşuyoruz" dedi.

SENDİKALARI ELEŞTİRDİ

Özelleştirme açısından gelinen noktaya bakıldığında kamu kaynaklarının birilerine peşkeş çekildiğini gördüklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Açıkça görülüyor, belki bir gün Türkiye'de özelleştirmeni tarihi yazılacaktır. Bütün ayrıntıları ile yazılacak vatandaşın vergisi ile yapılan fabrikaların kimlere hangi koşullarda satıldığını göreceksiniz. Parlemantoda görüşülen bir yasa var. Adı torbaydı ama torbayı aştı, çuval yasa oldu. Özelleştirme sonucu mahkeme karar verip iadesini öngörüyorsa bu mahkeme kararlarının uygulanmaması ile ilgili bir yasa çıkarıyorlar. Tek karşı çıkan parti biziz. Yani vatandaşın vergisi ile fabrika yapılmış fabrikayı satıyorsun. Usulsüz ve haksız satış var. Gidiliyor mahkemeye, mahkeme 'kamu zararı var iade edeceksin' diyor. 'Şimdi çıkarılacak yasa ile kamu zararı da olsa iade edilmez' diyor. Bunun adı hukuk mu değil. Bu yüzden anayasa mahkemesine gideceğiz. Türk-İş ve Hak-İş nerede sormak lazım. Onların da mücadele etmesi lazım. Eğer bir kitle kendi hakkına sahip çıkmıyorsa, o kitlenin başarılı olması mümkün değil. Bunu Türk-İş ziyaretinde de söyledim. İşçi haklarını korumak zorundayım dedim. Tabiiki eleştireceğim. Asıl sorumluluk konfederasyonlara düşüyor. 310 gün eylem yapacaksınız, ben Türk-İş'in Genel Başkanından fazla buraya geleceğim, olmaz böyle şey. Bu işte bir sakatlık, bir yanlışlık var. Beyler şimdi oturuyorlar koltuklarda biniyorlar pahalı arabalara ondan sonra işçinin hakkını savunmuyorlar. Sonra gidiyorlar başbakan ile görüşmeye. Ne görüşeceksin çözdünmü sorunu, hayır çözmedin. Taşeronluk almış başını gidiyor böyle sendikacılık mı olur ? Yani sendikalı hayatı sürdürmek isteyenler kendi ayaklarına kurşun sıkıyorlar bu böyle sistem olmaz. CHP'nin iktidarında taşeron sistem diye bir sistem olmayacak herkes sendikalı toplu sözleşmeli olacak. Ücret sendikacılığı da olmayacak" dedi.

DEMOKRASİLERDE SABAHA KARŞI OPERASYON OLMAZ

Sabaha karşı düzenlenen operasyonların demokrasilerde yer almadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bu sabaha karşı operasyonlar, demokrasilerde olmaz arkadaşlar. Ne sabaha karşı operasyonu! Davet edersiniz gelir insanlar. Kimsenin de kaçacak hali yoktur. Kaçmalarından şüpheleniyorlarsa ona bir şey söyleyemeyiz. Ama kimsenin de kaçacak hali yoktur" dedi.

'RIZA SARRAF ERDOĞAN AİLESİNİN PARÇASI' YORUMU

Bir basın mensubunun Rıza Sarraf'ın emniyete giderken kelepçe takılmadığını ancak emniyet müdürüne bugün kelepçe takıldığının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Rıza Sarraf biliyorsunuz Erdoğan ailesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Haramzadedir. Haramzade kiminle ! Benimle ortak olacak hali yok ya haram yiyenle ortak olacaktır. Rıza Sarraf da bunlardan birisidir. Rıza Sarraf içeride biraz daha kalsaydı itiraf edecekti. İtiraf etmesin diye onu erken çıkardılar. Şimdi 17 Aralık operasyonunda yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ki 25 Aralık'ta var biliyorsunuz. 2 dosyanın da üstünü kapatmaya çalışıyorlar. Bu operasyonları yapan, yolsuzlukları ortaya çıkaran ekipten intikam almak istiyorlar. Bunların hepsinde göreceksiniz, yargıda taşlar yerine oturacaktır. Haksızlıklar giderilecektir. Bu süreç içerisinde de pek çok insan bedel ödeyecektir. Balyoz davalarında da böyle oldu. Ergenekon davalarında da böyle oldu. Masum insanlar alındı, gazetelere, televizyonlara çıkarıldı. Baştan suçlu oldukları ilan edildi. Bugün geldiğimiz noktada haklılıkları ortaya çıktı. Ama aileler ağır bedeller ödedi. İnsanlar hayatını kaybetti. 21'ini yüzyılın Türkiye'sinde bu tür toplu tutuklamalar, toplu gözaltına almalar, toplu infazlar bunlar doğru değil. Hukukun üstünlüğü dediğimiz bir kavram vardır. İnsanları davet edersiniz, insanlar gelir ifade verir gereği neyse yerine getirirler. Gerçekten bir suçu varsa kimse neden tutukladın demez. Bu tür eylemler yani intikam almak için yapılan eylemeler devletin gücü kullanılarak belli bir kesimden yada polislerden ve ya yolsuzluğu ortaya çıkaranlardan intikam almak için yapılan eylemler bizim kabul edeceğimiz eylemler değil. Bunları doğru bulmuyoruz" dedi.

"KADDAFİ'DEN ALDIĞIN 250 BİN DOLARI NE YAPTIN"

Kılıçdaroğlu, "Erdoğan'ın Kendisine bir çağrıda bulundum. Üstelik anlayacağı dilden, Kasımpaşalı dilinden çağrıda bulundum. 'Erkeksen sadece Sosyal Sigortalar Kurumu'nu görüşmek üzere senin istediğin haram medyasında herhangi birinde yan yana gelebiliriz. Bana her türlü soruyu sorabilir. Arkamdan konuşmasına gerek yok. Benim ne yapıp yapmadığımı ben ona anlatırım. Ama ben ona bir soru soracağım. Kaddafi'den aldığın 250 bin doları ne yaptın? Hayır kurumuna bağışlayacağını söylemişti. Hangi hayır kurumuna bağışladı, ben onu öğrenmek isterim. Ayrıca sosyal güvenlik konusunda istiyorsa yanına akademisyenleri de alabilir. Kimi isterse. Oturup konuşabiliriz. Cahilliğini onun yüzüne vuracağım. 76 milyonda öğrenecektir onun ne kadar cahil olduğunu. Ama ben kendime güveniyorum. O kendisine güvenmiyor, kaçacaktır göreceksiniz" dedi.

Basın mensuplarının AK Parti Genel Başkan Yardımcı Süleyman Soylu'nun Yatağan'da yaptığı açıklamada Kılıçdaroğlu için "Karşımızda olan bir mahlukattır" ifadelerine yer verdiğini belirtmesi üzerine Kılıçdaroğlu, "Herhalde kendisini tanımlamış olacak" cevabını verdi.

İşçilerin hazırladığı "Sattırmayacağız" yazılı dev pankartın önünde konuşmasını tamamlayan Kılıçdaroğlu'na, Maden İş Sendikası Şube Başkanı Mustafa Girgin, işçi bareti hediye etti. Kılıçdaroğlu beraberindekilerle Muğla'da verilecek iftar yemeğine katılmak üzere Muğla'ya karayolu ile hareket etti.

FOTOĞRAF