Kadının iş hayatına katılımının ekonomik bir ihtiyaç olduğunun altını çizen Avukat Can Pehlivanoğlu, “Kadının karar mekanizmasına katıldığı şirketlerin toplumdaki saygınlığı ve karlılığı artıyor. Fikir ve yaklaşım farklılıkları şirketlerin idaresine ve yenilikçiliğine katkıda bulunuyor” dedi.

Türk Kadınına ‘Seçme ve Seçilme Hakkı’nın 5 Aralık 1934 tarihinde tanınmasıyla her yıl kutlanmaya başlanan Dünya Kadın Hakları Günü ile ilgili açıklamalarda bulunan İstanbul Kent Üniversitesi Adalet Bölümü Öğretim Üyesi Dr. M. Can Pehlivanoğlu, kadınların iş hayatına katılımın önemine vurgu yaptı.

“Sosyal düşünceler bir yana, kadının iş hayatına katılımı ekonomik bir ihtiyaçtır” diyen Pehlivanoğlu, “Nitekim Atatürk’ün “Mümkün müdür ki bir topluluğun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin?” söylemini bu yönden de yorumlamamız mümkün. Günümüzde birçok bilimsel çalışma, kadın ve erkek dağılımının denk olduğu yönetim yapılarının şirketlerin karlılığını artırdığını ortaya koyuyor. Çünkü kadının karar mekanizmasına katıldığı şirketlerin toplumdaki saygınlığı artıyor, fikir ve yaklaşım farklılıkları şirketlerin idaresine ve yenilikçiliğine katkıda bulunuyor” ifadelerini kullandı.

CİNSİYET KOTASI GÜNDEMDE

Şirketlerin karar mekanizmasında kadın kotası uygulanmasının özellikle yurt dışında son dönemde güncel bir konu olduğunu söyleyen Can Pehlivanoğlu, kadınların iş hayatında aktif olarak yer alması gerektiğine dikkat çekti.

Pehlivanoğlu, “Tarihsel süreçte kadınların iş hayatına dahli özellikle anayasa ve iş hukuku üzerinden kurgulanan bir konu olmuş, işe alımda cinsiyet ayrımcılığı yapılmaması ya da doğum sebebiyle kariyerine ara vermiş kadınların iş hayatına geri döndürülmesinin önündeki engellerin kaldırılması gibi tedbirler alınmıştır. Günümüzde ise artık kadınların sadece iş hayatına aktif olarak katılımının sağlanmasıyla yetinilmediğini ve kadınların bulundukları işyerinin karar mekanizmasına dahil olmaları için çabalandığını görüyoruz. Bu doğrultuda birçok ülke yasal düzenlemelerle, özellikle halka açık şirketlerin yönetim kurullarındaki kadın üye sayısının artırılmasını ‘cinsiyet kotası’ uygulamasıyla temin etmiş ya da en azından kota konusunu kamuoyunun tartışmasına açmış durumda” ifadelerini kullandı.

“TEMENNİ OLARAK KALMAMALI”

Sermaye piyasası mevzuatı kapsamında, halka açık şirketleri ilgilendiren Kurumsal Yönetim Tebliği’nin bu konuda önemli ancak yeterliliği tartışılabilecek bir düzenleme içerdiğini ifade eden Pehlivanoğlu, “Tebliğ, şirketlerin yönetim kurullarında kadın üye oranı için yüzde 25’ten az olmamak üzere bir hedef oran ve zaman belirleyerek bu hedefe ulaşma konusunda bir politika belirlemesi gerektiğini vurguluyor” dedi.

Henüz bu aşamada kadınların şirketlerin karar merciine dahili konusunun bir temenniden ibaret olduğunu ama böyle kalmaması gerektiğini ifade eden Pehlivanoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“Sermaye Piyasası Kurulu bu konudaki tedbirleri artırma ve neticede idari, hukuki ve cezai yaptırımları uygulama konusunda yetkiye sahiptir. Yine de şirket yönetimine bu tür müdahalelere girişilmeden önce, aslında bu konuda bir müdahalenin anayasa tarafından güvenceye alınan teşebbüs özgürlüğünü, mülkiyet hakkını ve sözleşme özgürlüğünü ilgilendirdiğinin gözetilmesi gerekir. Bu yönüyle konunun Sermaye Piyasası Kurulu değil de yasama organı tarafından ele alınarak özel olarak çözümlenmesi daha uygun görünüyor.”