ERZURUM'daki Toplum Ruh Sağlığı Merkezi'nde (TRSM) tedavi gören hastalar tarafından hazırlanan şiir, türkü, step, gölge oyunu, monolog ve tiyatro gösterileri, ilgiyle izlendi. Etkinlikte yine hastalar tarafından yapılan el sanatları eserleri de sergilendi. TRSM ve Yakutiye Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü tarafından düzenlenen etkinlikte çeşitli psikiyatrik hastalıkları için tedavi gören hastalar ve yakınları bir araya geldi. Gösteri öncesi bir konuşma yapan Toplum Ruh Sağlığı Merkezi sorumlu hekimi Psikiyatri Uzmanı Fatma Tuygar şizofreni, bipolar bozukluk yaşayan hastaların iyilik hallerini sürdürmelerinde, tedaviye destek sağlamak, sosyal ve bilişsel rehabilitasyonlarını sağlamak amacıyla kurulduğunu söyledi. PERDELER KAPATILDI, KOMŞULARLA İRTİBATIMIZ KESİLDİ Gösteriler sırasında hastalar ve hasta yakınları da yaşadıkları zorlukları katılımcılarla ve diğer hastalar ile paylaştı. TRSM’de tedavi gören Kemal Togar’ın eşi Gülten Togar da tedavi öncesi yaşadıklarını anlatınca izleyicilerin gözleri doldu. Eşinin sağlık nedenlerinden dolayı kendisini bile öldürmeyi düşündüğünü söyleyen Gülten Togar, "Eşim çok kıskançtı. Perdeler kapatılırdı, komşularla irtibatımız kesildi. Eşim sürekli beni gözetliyordu. Eve iki tane tabanca getirdi. Kapıyı üzerime kilitliyor ve evin etrafında geziyordu. Güya evin etrafında dolaşan kötü niyetli adamlar varmış ve onları vuracakmış. Hayatımız, kavga, dövüş, şiddetle devam etti. Eşimin erkek kardeşinin yardımı ile eşimi psikiyatri doktoruna götürdük ve bu bir sinir hastalığı denildi. İlaç verildi ancak eşim ilaçları kullanmıyordu çoğu zaman gizli veriyorduk. Üç kez de Elazığ Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nde yattı. İlaç ve tedavilerle ataklar azaldı. Aşırı sigara içiyor, kahveden çıkmıyordu. Uyku ve yemesi düzensizdi. Polis ve asker görünce korkup kaçıyordu. Üzerimizde ağır bir yük vardı. TRSM ile tanışınca bizim için onca yolun zorluklarını kolaylaştıran ve yükümüzü azaltan yeni bir başlangıç oldu. Sabah uyandığında kahvaltısını yapıyor, akşam eve mutlu dönüyor. Benim hayatımla ilgili kısıtlamalar bitti. Artık kendime ve çevreme zaman ayırabiliyorum. Eşimin hastalığı için cinci hocalarda şifa aramadım. Hastalığını kimseden saklamadım. Adli kurumlardan ricam, bu şikâyetlerle başvuranları tedaviye yönlendirsinler, aileler yıkılmasın, çocuklar ortada kalmasın" diye konuştu. AYAKTA ALKIŞLANDILAR Konuşmaların ardından sahneye çıkan psikiyatri hastaları Hacivat-Karagöz orta oyununu seslendirdi. Ardından spor eğitmeni Rabia Kotan ile sahneye çıkan hastalar step gösterisinde bulundu. Türkü ve şiirlerin okunmasının ardından psikiyatri hastaları finalde tiyatrocu Büşra Özcan eşliğinde hazırladıkları Bobo Ürünleri adlı komedi tiyatro gösterisi için sahne aldı. İzleyenleri kahkahaya boğan psikiyatri hastalarının heyecanlı ve o kadarda mutlu oldukları gözlendi. Gösteri sonucu izleyiciler psikiyatri hastalarını uzun süre ayakta alkışladı. Gösterinin ardından hastanenin salonunda yine psikiyatri hastaları tarafından el emeği göz nuru dökerek hazırlanan el sanatları ürünler sergilendi. 'İNSAN SEVGİ İLE YAŞAR' Hastalarla birlikte sahne alan ve onları günlerce oyuna hazırlayan Drama Öğreticisi Büşra Özcan gösteride 20 kişinin görev altığını belirterek şunları söyledi: "Oyunun hazırlık süreci zorlu bir yoldu. 1.5 yıl önce sınıfa ilk girdiğimde onlar için bir yabancıydım, göz temasımız bile yoktu lakin şimdi biz bir aile olduk. Her birisi ağabeyim, ablam, kardeşim adeta. Herkesin 'Yapamazsınız çok zor, hatta imkânsız' dediği gösteriyi biz bugün 'Zoru başarırız, imkânsız sadece biraz zaman alır' felsefesiyle yaptık. Bir kez daha anladık ki sevgi ve inancın açamayacağı kapı yok tıpkı Tolstoy’un söylediği gibi 'İnsan sevgi ile yaşar.' Ben de öğrencilerimi bu yolda hep sevgi ile teşvik ettim. Burada önemli olan onların sahneye adım atabilme cesaretini göstermeleriydi onlar bugün burada çok daha fazlasını yaptılar birçok önyargıyı ezip geçtiler onlarla gurur duyuyorum. Yıllardır önyargılar nedeniyle kaybettikleri özgüveni burada alkışlarla geri topladılar kulisteki sevinçlerini görmenizi isterdim. Çalışmalarımızı sınıfı sahneye benzeterek gerçekleştirdim. İlk zamanlar genellikle diksiyon çalıştık çünkü sesleri hiç çıkmıyordu tiyatro ses, söz ve beden dili demek bu süreçleri tek tek ele alıp her biri için çalıştık. Bu sahneler için toplamda 6 ay çalıştık ve sonunda yoğun emeğimizin karşılığını ayakta alkışlanarak aldık. Oyunlarda toplam 20 kişi görev aldı. Az da olsa iki kelime de olsa hepsinin bu sahneye çıkıp sahnenin tozunu yutmalarını istedim. Onları bir adım olsun topluma yaklaştırdıysam ne mutlu bana."