VUSLAT Platformu'nun 'Ufuktaki Yeni Türkiye' konulu sempozyumun sonuç bildirgesinde 'Müslüman Kadın' kimliğini yaşatmanın toplumun geleceği açısından önemli olduğu, ahlaki ve irfani davranışlarını güçlendirecek kadın kimliğinin inşa edilmesi gerektiği belirtildi. Yeni Türkiye'nin geleceği ve ailenin korunması için geç evlenmelerin nedenlerinin ortadan kaldırılarak nüfus artışının teşvik edilmesi gerektiği ifade edildi. Uluslararası Vuslat Derneği bünyesindeki Vuslat Platformu'nun Bolu Abant Tabiat Parkı'nda bulunan Abant Palace Otel'de düzenlediği 'Ufuktaki Yeni Türkiye' konulu sempozyum kapanış oturumuyla sona erdi. 3 gün süren sempozyumun kapanış törenine Bolu Valisi Aydın Baruş, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ve platform üyeleri katıldı. Sempozyumda yapılan oturumların ardından hazırlanan sonuç bildirgesinde dünyadaki en büyük krizin medeniyet krizi olduğu vurgulandı. Vuslat Platformu Genel Sekreteri Ahmet Malatyalı tarafından okunan sonuç bildirgesinde şu maddeler yer aldı: * Dünyanın geçmekte olduğu en büyük kriz, medeniyet krizidir. Bağnazlıklar, bilgisizlik, tahammülsüzlük, önyargı, düşmanlık, kin ve nefret duyguları, terör ve şiddet eylemleri, savaş ve saldırganlık eğilimleri yaşanan krizin sonuçlarıdır. * Toplumumuzun temel taşıyıcı ve koruyucu yapısı olan aile ve fertleri arasındaki münasebetler zedelenmiş; gençlik, üretkenlik ve tefekkürden uzaklaştırılıp manevi değerlerden kopartılarak malayani meşgalelerin esiri olup harap edilmiştir. Kadın, şiddetin her türlüsüne maruz kalıp sosyal hayat ve iş hayatında modern rollerle sınırlandırılmış, toplumun huzur kaynağı olan eş ve kutsal vazife olan annelikten uzaklaştırılarak değersizleştirilme ile karşı karşıya bırakılmıştır. * Çevre kirliliği, insani ve ahlaki değerlerin erozyonu, toplum ve milletler arasındaki sosyal, kültürel ve ekonomik dengesizlikler dünyayı huzursuz ve yaşanmaz hale getiren temel problemlerdir. Bu problemlerin kaynağında batı hegemonyacılığının kökenleri olan materyalizm, pozitivizm, kapitalizm ve oryantalizm yer almaktadır. * Maalesef büyük bedellerle kurulan Türkiye Cumhuriyeti, 20'nci yüzyıla doğru geçmişi unutup modernist bakışı hayatın her alanında hakim kılmayı amaçlayarak otoriter yönetim tarzı ve askeri vesayet rejimi ile yönetilerek çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma hedefinin gerisinde kalmış, milletimize istenen huzur ve refahı sunamamıştır. * Merhum Şehit Başbakan Adnan Menderes, Necmettin Erbakan ve Turgut Özal tarafından başlatılan adımlar, Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından ülkemiz, İslam alemi ve bütün dünya için yeni bir medeniyet hamlesine dönüştürülmüştür. * Hızlı bir dönüşümden geçen dünyada eski Türkiye’nin kalıpları hem ülkemize hem de insanlığa dar gelmektedir. Bütün bu olumsuz gelişmelere dur diyecek, insani değerleri, merhamet ve vicdanı yeniden hakim kılacak, haklının yanında durup haksıza karşı çıkacak yeni bir erdem mücadelesi başlatmak kaçınılmaz hale gelmiştir. * Yeni bir dirilişle silkinmeye, düşünce ufkumuzu genişletmeye, bakış açımızı büyütmeye, muhayyilemizi zenginleştirmeye, yeni anayasa hazırlayarak ihtiyaç duyduğumuz yönetim sistemini hayata geçirmeye; kısacası, irfani değerleri ve insanı önceleyen yaklaşımı temel alan medeniyetimizi ifade edecek yeni Türkiye'yi inşa etmeye muhtacız. ÖNE ÇIKAN ÖNERİLER Sonuç bildirgesinin öne çıkan öneriler başlıklı bölümünde dünya çapında ortaya çıkan adaletsizlikleri aşıp, çelişkileri ortadan kaldırmak için vicdanları harekete geçirecek yeni bir "Erdemliler Hareketi ve Sözleşmesi" başlatmak gerektiği ifade edildi. Bu bölümde çevreyi koruyarak dost edinmesi, hak, adalet, eşitlik, özgürlük, dürüstlük ve güven gibi değerleri somutlaştıracak ve yaşamda etkili kılacak adımlar atılması gerektiği vurgulanırken şöyle devam edildi; "İnsanın kapasitesi ve biricikliğinin farkında olarak, insanın maddi ve manevi varlığını korumak için özgürlük alanları korunarak geliştirilmelidir. Bireyin manevi dünyasında kök salacak ve toplumumuzda düzen, denge, huzur ve barışı tesis edecek hak mekanizması kurularak bencillik, haksızlık, düzensizlik, kargaşa ve güvensizlik önlenmelidir. İnsanlığın ortak değeri insan onurunu temel alan, nesnel, genel, adil ve hakkaniyet kuralları içeren hukukun üstünlüğü ve dağıtıcı, denkleştirici sosyal adalet anlayışı sağlanarak insanın maddi ve manevi bütünlüğünü tanıyan, koruyan ve geliştiren imkanlar sunulmalıdır. Ayrımcılıkla mücadele edilip, fırsat eşitliği sağlanarak toplumsal adalet gerçekleştirilmelidir. Bireysel ve sosyal güveni sağlamak adına barış, hoşgörü ve dayanışmayı esas alan uluslararası barış ve huzur gerçekleştirilmelidir. Bu kapsamda barış süreci ile alakalı gelişmeler desteklenmeli; bölgesel ve küresel boyuttaki sorunlara karşı akılcı ve pozitif yaklaşımlar ihmal edilmeden, toplumda ahlaki ve manevi değerlerin temeli olan dini ve kültürel motivasyonlar da güçlendirilmelidir. Eğitim alanı etkin ve verimli bir yapıya kavuşturulup bilimsel ve teknik çalışmalar ile Ar-Ge faaliyetlerine destek verilmeli, üretim alanları güçlendirilerek çeşitlendirilmelidir. Medeniyetimizin en belirleyici aşamalarında yerini alan aile ve fertlerini her türlü şiddete karşı korumak, paylaşma kültürü ve birlikte yaşama pratiği temelinde hareket eden "Müslüman Kadın" kimliğini yaşatmak toplumumuzun geleceği açısından elzemdir. Kadının, İslam'ın övünçle belirttiği "Anne ve Eş" olmanın yanı sıra toplumsal rolleriyle barışık bir biçimde kamusal yaşamı ve ev yaşamını dengeleyerek, ahlaki ve irfani davranışlarını güçlendirecek kadın kimliği inşa edilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır." NÜFUS ARTIŞI TEŞVİKİ ÖNERİSİ Sonuç bildirgesinde ayrıca ilim, fikir, imanının savunucusu olan dindar genç neslin devamı ve çoğalması için gerekli olan sosyal, kültürel ve ekonomik imkanları sunmanın yanı sıra manevi değerlerin aşılanmasını sağlayacak çalışmalar yapılması, Yeni Türkiye'nin geleceği ve ailenin korunması açısından, geç evlenmelerin nedenlerinin ortadan kaldırılması ve nüfus artışının teşvik edilmesi önerildi. Sempozyumdaki tespit edilen sorunlarla mücadele etme, önerilen hususları uygulamak için kendi öz değerlerin ışığında batı ve diğer medeniyetlerin etkisinden çıkıp yeni bir perspektif sunarak İslami ve insani bir anlayışla farklı bir söylem geliştirilmesi gerektiği kaydedilirken şöyle devam edildi: "Bu bağlamda, ülkemizdeki istikrar ve anlamlı gelişmeleri sürdürmek adına yeni Türkiye'nin inşasında ihtiyaç duyulan yeni anayasa, toplum tarafından en geniş bir şekilde tartışılarak kısa sürede hazırlanmalı ve milletin iradesini temsil edecek bir yönetim sistemi acil bir şekilde gerçekleştirilerek; ülkemiz ve milletimiz, bir zamanlar sahip olduğu fonksiyonlarına kavuşturulmalıdır. İslam coğrafyasında barış ve huzurun tesis edilmesi için gerekli adımlar atılmalı, mazlum halklar ile komşu ve akraba ülkeler arasındaki ilişkiler geliştirilmeli ve güçlü bağlar kurulmaya devam etmelidir."