HIV alanında farkındalık yaratmak amacıyla GSK Türkiye tarafından başlatılan “Kendin için 1 Ara’lık” kampanyasının tanıtımında mikrofonlarımıza konuşan HATAM Başkanı Prof. Dr. Serhat Ünal, tıp alanında büyük aşama kaydedildiğine ancak HIV virüsü taşıyan hastaların maruz kaldığı ayrımcılığın devam ettiğine dikkat çekti. 1 Aralık Dünya AIDS Günü itibariyle başlayacak olan “Kendin için 1 Ara’lık” kampanyası HIV’in tokalaşarak, sarılarak, dokunarak bulaşmadığına vurgu yapmak amacıyla “dokun” temasına odaklanıyor. Kampanyanın internet sitesini ziyaret edenler HIV pozitif bireylerin ve yakınlarının hayatına dokunabiliyor. Katılımcılar gerçek hikâyelerden yola çıkılarak hazırlanmış 15 videonun sonunda yer alan manifestoya “katılıyorum” seçeneğini işaretleyerek HIV ile yaşayanların yanında olduklarını belirtebiliyor. Sosyal ağlarda ise kampanya simgesi olan “dokun” hareketinin yer aldığı fotoğrafı, #dokun etiketiyle paylaşarak kampanyaya destek olunabiliyor. HIV/AIDS Tedavi ve Araştırma Merkezi (HATAM) Başkanı ve HIV/AIDS Korunma ve Eğitim Derneği (HAKED) Genel Sekreteri Prof. Dr. Serhat Ünal, Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) Başkanı Prof. Dr. Hürrem Bodur, HIV Enfeksiyon Derneği (HIVEND) Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak ve Ege Üniversitesi HIV/AIDS Araştırma ve Uygulama Merkezi (EGEHAUM) Müdürü Prof. Dr. Deniz Gökengin’in konuşmacı olarak yer aldığı kampanyanın tanıtımına, Kırmızı Kurdele İstanbul Derneği, Kırmızı Şemsiye Derneği ve Toplum Gönüllüler Vakfı (TOG) da destek verdi. Etkinlikte, dünyada HIV ile yaşayan insan sayısının 36,7 milyon ve bunun 34,9 milyonunun yetişkin 1,8 milyonunun ise çocuk olduğu bilgisi verilirken; 2015 yılında 1,1 milyon kişinin bu virüs sebebiyle hayatını kaybettiği belirtildi. Ayrıca tüm dünyada 35 milyon kişinin bu hastalık sebebiyle hayatını kaybettiği de katılımcılarla paylaşıldı. “BİZ SAĞLIK VE İYİLİK TEMSİLCİLERİYİZ” Etkinlikte konuşan GSK Türkiye Genel Müdürü ve Başkan Yardımcısı Dr. Emin Fadıllıoğlu, “Biz görevimizi bir ilaç temsilciliği olarak görmüyoruz. Biz aslında ilaç değil sağlık ve iyilik temsilcileriyiz. Dolayısıyla buradan baktığımız zaman topluma ilaç tedariki sağlamanın veya hekimlere hasta tedavisi için ilaç desteği sağlamanın ötesinde toplum için ne yapabiliriz sorusu bizim ilaçtan çok daha önemli bir soru” diye konutu. İLK VAKA MURTAZA ELGİN’DEN BU YANA NELER DEĞİŞTİ? Hastalığın ortaya çıkışından bu yana gelinen noktayı mikrofonlarına değerlendiren HATAM Başkanı Prof. Dr. Serhat Ünal şunları söyledi: “İlk vaka Murtaza’ydı daha sonra birkaç vaka daha oldu. Ondan sonra yalan yanlış haberlerle o kişiler anında toplumdan dışlandılar. Çok net hatırlıyorum o hastalarla kimse tokalaşmaz elini sıkmazdı çünkü hastalığın bu şekilde bulaşacağı sanılırdı. Oysaki HIV ve AIDS, cinsel yolla, kan ve kan ürünleriyle ve anneden çocuğa şeklin bulaşır ve bunun dışında bir bulaşma yolu yoktur. Ama kişiler bunu bilmediği için ve yine Batı’dan gelen yalan yanlış haberlerle HIV kötü insanların, hayat tarzlarını benimsemediğimiz kişilerin hastalığıdır gibi ön yargılarla bu ayrımcılık ortaya çıktı. Hatta bu hastalığı taşıyan ilk kişiler öldüğünde kireçle temizleniş tabutlarla taşınıp, kirece gömülmüşlerdi. Şimdi ise bu durum eğitim programları sayesinde bir miktar değişti. HIV ve AIDS’i bilen ayrımcılığın biraz daha azaldığı bir toplum haine geldik. Ama bu yeterli değil. Çünkü hala bu hatalığı taşıdığı için okula gitmekte zorlanan çocuklar, işten atılan insanlar var. Bu ayrımcılık, yaygınlaştırılacak eğitim ve farkındalık programlarıyla, kampanyalarla azaltılacaktır diye umuyorum. Ama bu konuda dünden bugüne çok fazla değişen bir şey yok, ayrımcılık hala devam ediyor.” “TIP ALANINDA CİDDİ DEĞİŞİKLİKLER OLDU” Ayrımcılığın aksine medikal anlamda çok fazla değişiklik yaşandığını belirten Prof. Dr. Ünal şöyle konuştu: “Artık daha hızlı ve doğru tanı konuluyor. Daha önemlisi bundan 15-20 sene önce günden bir avuç ilaç içmek durumunda kalan hastalar şu anda tek bir tabletle bu tedaviyi sürdürebiliyor. Bu hasta uyumu denen bir durumu da beraberinde getiriyor. Çünkü tedavi hayat boyu ve ilaçlar az olunca hastalar daha iyi ve düzgün şekilde ilaçlarını kullanıyorlar. Böyle olunca direnç gelişmiyor ve tedavi başarılı oluyor.” “KADINLAR KENDİ KARARLARINI ALABİLMELİ” Kadınların kendilerini bu hastalığa karşı nasıl koruması gerektiği hakkında konuşan EGEHAUM Müdürü Prof. Dr. Deniz Gökengin ise şunları söyledi: “Kadınlar korunma konusunda büyük oranda eşlerine bağımlı durumda. Bizim toplumumuzda kadın tek başına kondom kullanma kararını her zaman veremeyebiliyor. Kadın bu talepte bulunduğu zaman erkek eş tarafından yanlış anlaşılabiliyor. O nedenle kadınlarımızın bu konuda bilinçlendirilmesi ve güçlendirilmesi gerekiyor. Bu konuda kendi kararlarını alabilmelerini sağlamamız gerekiyor ki bu da çok kolay bir iş değil.”