Adnan ÇELEBİ / NİĞDE, () - NİĞDE İl Kültür ve Turizm Müdürü Hüseyin Selçuk Demirtaş, 2'nci Dünya Savaşı sırasında, Topkapı Sarayı'ndaki kutsal emanetler, hazine, gümüş, silah, porselen, kütüphane ve arşiv bölümlerine ait kıymetli eserlerin, özel yapım 391 sandık içinde Niğde'ye getirilip 4 yıl burada muhafaza edildiğini söyledi. İlk kez 4 yıl önce TBMM Başkanlığı'na verilen bir soru önergesi ile gündeme gelen kutsal emanetlerin saklandığı yerlerden ikisi halen kafe ve kültür merkezi olarak kullanılıyor. 2'nci Dünya Savaşı'nın yoğun geçtiği dönemde İstanbul Topkapı Sarayı'ndaki kutsal emanetler ve hazine, gümüş, silah, porselen, kütüphane ve arşiv bölümlerine ait kıymetli eserlerin koruma altına alınması ihtiyacının ortaya çıktığını belirten Selçuk Demirtaş, bu nedenle de Anadolu'da güvenli bir şehir aramaya başlandığını söyledi. Yapılan çalışmalar sonunda görevlilerin en güvenli yer olarak Niğde'yi tespit ettiğini ifade eden Demirtaş, bunun eselerin buraya taşınmasına karar verildiğini kaydetti. 'ASKERLER İÇERİYE KİMSEYİ ALMADI' Taşınacak eserler için özel olarak 391 sandık yapıldığını belirten Demirtaş, şöyle devam etti: "Topkapı Sarayı'nda bulunan kutsal emanetler ve hazine, gümüş, silah, porselen, kütüphane ve arşiv bölümlerine ait kıymetli eserleri muhafaza edip korumak amacıyla 1942 yılında 48 vagonla Topkapı Sarayı Müdür Yardımcısı Lütfü Turanbek başkanlığında 30 görevli, aileleri ve çocuklarıyla birlikte Niğde'ye gelmişlerdir. Eşyalar ve görevliler, tehlike tamamen geçene kadar Niğde'de kalmışlardır. Bu emanetler Niğde'de Ak Medrese ve Sarı Han'a yerleştirilmiştir. Tarihi binaların etrafına nöbetçi askerler yerleştirilerek kimse içeri alınmamış ve konudan kimseye bahsedilmemiştir. 1947 yılına kadar Niğde'de muhafaza edilen kutsal emanetler ve hazine, gümüş, silah, porselen, kütüphane ve arşiv bölümlerine ait kıymetli eserler savaşın bitimiyle birlikte tekrar Topkapı Sarayı'na götürülmüştür. 2012'de CHP İstanbul Milletvekili Sayın İhsan Özkes'in TBMM'ye verdiği soru önergesine Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ tarafından verilen cevapta da bu süreç anlatılmıştı." SARI HAN KAFE OLARAK KULLANILIYOR Kutsal emanetlerin saklandığı tarihi Sarı Han, inşa kitabesine göre 1357'de Ahmet Fakih'in oğlu Hacı Muhammed tarafından yaptırıldı. Orijinal durumu büyük ölçüde koruyarak günümüze gelen ve mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait olan Sarı Han, kiralanarak şimdilerde kafe olarak hizmet veriyor. AK MEDRESE BELEDİYEYE KİRALANDI Ak Medrese ise 1409 yılında Karamanoğlu hükümdarı Alâeddin Ali Bey'in oğlu Ali Bey tarafından yaptırıldı. Taç kapısının tamamının beyaz mermerden yapılmasından dolayı 'Ak medrese' adını almış. Niğde Belediyesi tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden kiralanarak Niğde Kültür Evi'ne dönüştürülen Ak Medrese, belediyenin sosyal ve kültürel etkinliklerinde kullanılırken, birçok sivil toplum kuruluşu da medresede ücretsiz olarak faaliyet gösteriyor. Soru önergesi ESKİ CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes, 10 Temmuz 2012'de dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle kutsal emanetlerin korunması ve İstanbul dışına çıkarılmasıyla ilgili TBMM'ye yazılı soru önergesi verdi. 2'nci Dünya Savaşı nedeniyle Topkapı Sarayı'ndaki kutsal emanetlerin Niğde'de bazı camilerde korunduğunun bilindiğini belirten Özkes, Erdoğan'dan şu sorulara yanıt istedi: "Kutsal emanetlerin hangileri korunma amacıyla İstanbul dışına çıkarılmıştır? Niğde'de hangi camilerde korunmuşlardır? Hangi tarihlerde koruma altına alınmıştır? Kutsal emanetlerden Niğde dışında korunmaya alınanlar varsa nerede korunmuşlardır? İnönü döneminde yapılan bu uygulamaya dair resmi belge var mıdır, varsa nelerdir? Kutsal emanetlerin camilerde saklanmasının gerekçeleri nelerdir? Kutsal emanetlerin korunmasında uygulanan özel yöntemler varsa nelerdir?" BOZDAĞ: AK MEDRESE VE SARI HAN'A YERLEŞTİRİLDİ Özkes'in soru önergesini 8 Kasım 2012'de Dönemin Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ yanıtladı. Bozdağ, eselerin korunma amacıyla Niğde'ye gönderildiğini belirterek cevabında şöyle dedi: "2'nci Dünya Savaşı nedeniyle Topkapı Sarayı Müzesi, Türbeler Müzesi ve İstanbul Arkeoloji Müzelerinden bazı eserlerin Niğde'ye koruma amaçlı gönderildiği bilinmektedir. Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü'nce tespit edilen kayıtlara göre kutsal emanetler, hazine, gümüş, silah, porselen, kütüphane ve arşiv bölümlerine ait kıymetli eserlerin içi ve dışı çinkolu, bazılarının içi bölmeli özel yapılmış 391 sandık içine yerleştirilerek Müdür Yardımcısı Lütfü Turanbek maiyetindeki bir ekip ile Niğde'ye gönderilmiştir. Sandıklar içindeki bu eserlerin Niğde'de Ak Medrese ve Sarı Han'a yerleştirildiği, burada kaldıkları sürece Müdür Yardımcısı Lütfü Turanbek ve maiyetinin eserlere refakat ettiği ve savaşın bitmesinin ardından 1947 yılında eserlerin ilgili müzelere iade edildiği arşiv kayıtlarında yapılan inceleme neticesinde belirlenmiştir." İnönü binaları teftiş etti KUTSAL emanetler ile diğer değerli eserlerin Topkapı Sarayı'ndan Niğde'ye taşınmasının nedeni, korunması ve savaş bitiminde tekrar Topkapı Sarayı'na nakledilmesi ise İsmet İnönü Vakfı'nın internet sitesinde şöyle anlatılıyor: "1942 yılında İkinci Dünya Savaşı'nın en alevli günlerinde Hitler'in orduları sınırımıza dayandı. Türkiye'ye girip girmemekte kararsızlardı. İsmet Paşa Trakya'da Çakmak hattını kurmasına rağmen İstanbul'un bombalanacağını tahmin ediyor, bu nedenle de savunmayı Ankara'nın dışında yapmayı düşünüyordu. İstanbul'daki saraylarda ve müzelerde bulunan tarihi eşyaları, zarar görmemeleri için Alman uçaklarının menzil dışında kalan bölgelerdeki emniyetli binalara koymayı planlıyor. İsmet Paşa, düşmanın dini yerlerin bombalamayacağını biliyordu. O nedenle bütün saray eşyalarını, padişahların tahtlarını, mücevherleri, kutsal emanetleri, Hazreti Muhammed'in sancağını, kılıcını, Hırkai Saadeti, Hazreti Osman'ın kanlı Kuran'ı Kerimi'ni, Atatürk'ün Samsun'da çıktığı tahta iskeleyi ve başka önemli eserleri tam 48 vagona yerleştirerek Niğde'ye gönderdi. Bu değerli eşyaları korumak için Topkapı Sarayı İkinci Müdürü Lütfü Turanbek başkanlığında 30 görevli, aileleri ve çocuklarıyla birlikte Niğde'ye gitti. Eşyalar ve görevliler, tehlike tamamen geçene kadar Niğde'de kaldılar. Bu değerli eşyalar Niğde'de Ak Medrese, Sarı Han ve Ulukışla'ya yerleştirildi. Tarihi binaların etrafına nöbetçi askerler yerleştirildi. Kimse içeri alınmadı ve konudan kimseye bahsedilmedi. 1943 yılında İnönü Adana'da Churchill ile buluşmak üzere Ankara'dan trenle yola çıktı. Tren Niğde'de durdu ve uzun süre bekledi. İsmet Paşa tarihi eşyaları görmek üzere 3 binayı da teftiş etti. Sarı Han'da Turanbek'e sordu: 'Asker nöbetini aksatmıyor, içeri kimseyi almıyor değil mi? Gözüm arkada kalmasın.'