BOLU'ya 6 ay önce yerleşen Erdoğan Akın (55), geceleri evde tuvale yaptığı resimleri gündüzleri kaldırımda satarak geçimini sağlıyor. Önceki yıllarda oto galerisi bulunan Erdoğan Akın, işleri kötü gidince zor günler yaşamaya başladı. Tüm mal varlığını kaybeden Akın, çocukluk yıllarından beri tutkusu olan resim sanatıyla yaşama tutundu. Aynı zamanda müzikle de ilgilenen ve çıkardığı albümler bulunan Erdoğan Akın, tuvale resim çizmeye başladı. Kara kalem, yağlı boya ve birçok teknikte resim çizip satarak çeşitli illerde yaşamını sürdürmeye çalışan ve eşinden ayrıldığı öğrenilen Erdoğan Akın, 6 ay önce Bolu'da bankacılık yapan kızının yanına yerleşti. Akın, burada da resim yapıp satmaya karar verdi. Atölye açmak için maddi imkanı bulunmayan Erdoğan Akın, geceleri evinde yaptığı resimleri Ali Rıza Tekemen Caddesi'nde kaldırımda satmaya başladı. Soğuk havalara rağmen satış yapmaya çalışan Akın, üretmenin önemine değinerek, "Üretimi öncelemeyen toplumlarda ne kadar ilgi olursa Bolu'da da o kadar ilgi var. Maalesef üretmiyoruz, hep tüketim toplumu olduk. Bu beni üzen vakalardan bir tanesi. Üretmeliyiz. Bu toplumda hazıra konan gençlerimiz yetiştiriliyor. Hazır biter yarın. Bittiği zaman dışa bağımlı kalırız. Her fert özgün olarak bence üretmeli" dedi. Erdoğan Akın, resim yapmaya başlaması ile ilgili de "Üstadın biri sormuştu 'Ne zaman başladın?' diye. Ben de 'Zora düştüğüm zaman' demiştim. Hayat her şeye her zaman gebe. Ne zaman ne olacağı belli olmuyor. Şartların bu şekle geleceğini tahmin edemezdim. Hiç aklıma gelmezdi böyle bir kaldırımda tablo satacağım, pazarlayacağım. Tezgâhçı olacağım hiç aklıma gelmezdi. Böyle zabıtalara 'Kalsın' diye rica edeceğim bir hali yaşamak nasip oldu. Aşağı yukarı 5- 6 yıldan beri amatör ruhla profesyonel çizimler yapıyorum. Ben bu ülkeye toplam 8 müzik albümü verdim. Muhabbete, yarınlara, bu toplumun hazırlanması için emekler verilen mesajlarla 8 müzik albümü verdim" diye konuştu. Yatırımı insana yapmak gerektiğini belirten Akın, "Bazen bana sorarlar 'İstediğiniz yere ulaştınız mı?' diye. Evet ben fazlasıyla ulaştım. Biraz insanların bir işi yaparken beklentinin ne olduğuna bakılıyor. Bu imaj dünyasında, materyale önem verilen bir dünyada bizim gibi insanların anlaşılması çok zordur. Bir savcı, doktor, akademisyen geliyor, 'Erdoğan Bey sizin eserlerinizle büyüdük?' diyorlar. Bunlar beni onurlandırıyor. Evet ben sanatta istediğim yere ulaştım. Çünkü en büyük yatırım insana olan yatırımdır. İnsana olan yatırımı toplum pek düşünmediği için hep materyal zenginlikler bekliyorlar. 'Madem başarılıydınız neden yatınız, katınız, villanız yok'; ama öyle değil. En büyük yatırım insana olan yatırımdır" dedi. Her şeye rağmen halinden memnun olduğunu söyleyen Erdoğan Akın, "Halimden çok memnunum. Zenginlik deyince ne anladığınız çok önemli. Ben çok zenginler tanıdım, zengin yaşadığım zamanlarım da oldu. 2003 yılında büyük işletmelerimi kaybetmiş bir insanım. Tabloları kimi zaman hiç satmadığım da oluyor. Kimi zaman rüzgar esiyor tablolar uçuşuyor. Zaten çok kazanıyor olsam benim bir mekânım olurdu. O mekânda sanatımı icra ederdim. Ben burada bir şövale koyup onu bile yapamıyorum. İki büklüm burada ne çiziyorsam o. Eve gittiğim zaman geceleri çalışıyorum. Ama buna rağmen insan yapmak isterse her şey kolaydır aslında. Şartlar insana bazen farklı mecralara götürür. Ben de elimde olmadan bir göçebe hayatına denk gelenlerdenim. İnanır mısınız içimden 'şuralıyım' demek bende anlamını yitirdi. Bana 'Nerelisin?' diyenlere ben 'Dünyalıyım' diyorum. Toplumda sanat barışın bir numaralı anahtarıdır. Şöyle bir kelime kursak bence yerindedir; 'Anarşinin, terörün panzehiri sanattır' dersek yanlış söylemeyiz. Sanat çünkü incelik, zarafet, güzellik, iyiliğin kıymetini bilmektir" ifadelerini kullandı.