CHP'nin çağrısıyla Taksim Meydanı'nda saat 17.00'de 'Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi' başladı. Miting için meydana gelenlerin ellerinde Türk bayrakları, Atatürk posterleri taşırken, bazı vatandaşların da başlarına 'Türkiye' yazılı bantlar bağladığı görüldü. 

Vatandaşlar meydanda yapılan aramanın ardından giriş noktalarından aranarak içeri alındı. Toplanan kalabalık, "Türkiye laiktir, laik kalacak", "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" şeklinde slogan attı. Avcılar Belediyesi'nin 120 metre uzunluğunda bayrak açıldı. Sanatçılar Onur Akın, Selçuk Balcı sahne aldı. Miting için bekletilen sağlık ekipleri sıcaktan fenalaşan bir kişiye müdahale etti. Mitinge DİSK, TMMOB, Türk Tabipleri Birliği, Halk Evleri de destek verdi.

KORTEJLE GELDİLER

CHP'liler, Dolmabahçe, Osmanbey ve Şişhane'den kortej halinde yürüyerek meydana geldiler. Kılıçdaroğlu'nun miting alanına gelmesinin ardından İstiklal Marşı okundu. İstiklal Marşı'na çevrede bulunan binaların balkonlarında ve çatılarında bulunanlar da katıldı.

ERDOĞAN POSTERİ

Elinde Atatürk posteri olan bir kişinin meydanda bulunan ağacın üstüne çıkarak mitingi takip ettiği görüldü. Kalabalığın arasında bulunan bir kadının da elinde 'Demokrasinin yıldızı' yazılı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın posterini taşıdığı görüldü.

TAKSİM MANİFESTOSU

Saat 18.30'da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sahneye çıktı. Kılıçdaroğlu eşi Selvi Kılıçdaroğlu ve CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat ile birlikte toplanan kalabalığı selamladı.

"Hepinize en içten saygılarımı sunuyorum. Sevgili vatandaşlarım gün birleşme günüdür. Gün dikta yönetimlerine ve darbelerine karşı direnme günüdür. Gün halkın sesini dinleme günüdür. Bugün Taksim'deyiz, birlikteyiz. Bizim için hepimizin tarih yazdığı bir gündür. Biz Taksim'e niçin geldik, Taksim'de ne yapacağız, hedefimiz ne? Bütün bunlara yanıt vermek için bir Taksim Manifostosu hazırladım. " diye konuşan Kılıçdaroğlu konuşmasının devamında bu 10 maddeyi okudu:

"1) 15 Temmuz darbe girişimi parlamenter demokrasimize karşı yapılmıştır. TBMM bombalanmış; ama bombalar altına parlamento görevini yapmış ve darbeyi püskürtmüştür. Bu darbe girişiminin sorumlularını iç ve varsa dış destekçilerini kınıyor ve lanetliyoruz.

2) Bütün siyasal partiler, darbe girişimine karşı çıkmış demokrasi konusunda Türkiye'de tartışmasız bir ortak payda oluşmuştur. Bu ortak tutum ve anlayış, siyasette uzlaşma kültürünün güçlenmesine de katkı vermek zorundadır.

3) Her türlü darbeye ve parlamenter sistem üzerindeki her türlü vesayete karşı çıkmak tüm demokratların, demokrasiden yana olanların bu ülkeye namus borcudur. Hep birlikte ve her zaman ne darbe, ne dikta; yaşasın tam demokrasi demeliyiz ve söylemeye devam etmeliyiz.

4) Demokratik parlamenter sistemimize karşı yapılan darbe girişimi halkın direnme hakkını kullanmasıyla ayrı bir anlam ve boyut kazanmıştır. Direnme hakkı demokrasiyi korumanın meşru bir yolu olarak ortaya çıkmıştır.

5) Demokrasimizin teminatı olan demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkesinin Türkiye için ne kadar yaşamsal olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır. Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti bizi çağdaş uygarlığa taşıyacak olan en temel anahtardır.

6) Bu darbe girişimi Anayasa'da, yasama yürütme ve yargı olarak yer alan güçler ayrılığı ilkesinin demokrasideki denge ve denetleme işlevinin güvencesi olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur

7) Balyoz, Ergenekon ve Casusluk gibi davalarda mağdur edilen insanların itibar ve haklarının iadesi kaçınılmaz olarak bütün siyasal partilerin gündeminde olmak zorundadır.

8) Bu darbe girişimi devlet yönetiminin liyakata dayanması gerektiğini çok açık bir biçimde ortaya koymuştur. Devletin yapılanmasında siyasal yandaşlık, akrabalık, cemaatçilik tarikatçılık değil; bilgi, birikim ve deneyim gibi ilkeler esas alınmalıdır. Bir başka anlatımla devleti yönetme yerine, devleti ele geçirme anlayışını tarihe gömmeliyiz. Bu bağlamda devletin yeniden inşası zorunludur.

9) İnancı, kimliği yaşam tarzı ne olursa olsun bu ülkenin güzel insanları; bu ülkenin caddelerinde, sokaklarında, meydanlarında, parklarında özgürce gezebilmedir. Hiç kimse unutmasın 15 Temmuz darbe girişimi 3. sınıf demokrasinin ortaya çıkardığı bir tablodur.

Bu ülkenin insanları 3. sınıf demokrasiye değil, özgürlükçü demokrasiye yani tam demokrasiye layıktır. Türkiye tümüyle darbe hukukundan ayrılmalıdır.

10) Devlet kinle, öfkeyle, ön yargıyla yönetilmez. Darbe girişiminde bulunanlar hukuk içinde hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı kalınarak yargılanmalıdır. Devletin vakarı ve ciddiyeti bunu zorunlu kılmaktadır. İşkence, kötü muamele, baskı tehdit, devleti darbecilerle aynı duruma düşürür. Buna izin verilmemelidir."

"DEMOKRASİ TARİHİNDE YERİNİ ALACAKTIR"

Manifesto açıklamasının ardından Kılıçdaroğlu konuşmasına devam etti. "Sevgili vatandaşlarım artık çocuklarınıza, torunlarınıza diyeceksiniz ki 24 Temmuz 2016'da Taksim Meydanı'nda demokrasiye ve cumhuriyete bağlılığımızı Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına bağlılığımızı el kaldırarak onayladık diyeceksiniz. Bu onurun bu ülkenin tüm vatandaşlarına aittir" diyen Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hep birlikte bir tarih yazdık. Hep birlikte demokrasiye sahip çıktık. Hep birlikte cumhuriyetimize sahip çıktık. Taksim Manifestosu Türkiye Cumhuriyeti'nin demokrasi tarihinde yerini alacaktır. Yüz binlerin oyuyla kabul edilen manifesto dünyada ilk kez kabul ediliyor. Bu açıdan destek, gönül veren bütün yurttaşlarıma hepinize şükranlarımı sunuyorum."

"BUGÜN TARİHİ BİR GÜN"

Kılıçdaroğlu, "Sevgili vatandaşlarım, bugün 24 Temmuz. Önemli bir gündeyiz aynı zamanda. Tarihi yazan bir kentteyiz. 3 büyük imparatorluğa başkentlik yapmış İstanbul'dayız. Tarihi bir meydandayız, Taksim Meydanı'ndayız. Ve tarihi bir gündeyiz. Taksim Meydanı bizim demokrasi tarihimizde yer alan önemli bir meydandır. 3 Haziran 1977... Ecevit'e suikast düzenleneceği söylendiğinde Ecevit, 'Yarın tek başıma Taksim'e gideceğim' dedi. Ve Taksim'e geldi arkasında bugün olduğu gibi yüz binler vardı.

1 Mayıs 1977 kanlı 1 Mayıs olarak tarihe geçen bir gün. Ve o gün çok sayıda vatandaşımız Taksim Meydanı'nda hayatını verdi. Kanlı 1 Mayıs olarak bizim tarihimizde yer alan ve henüz aydınlığa kavuşmamış olan bu olay yine bu meydanda geldi.

Ama bu meydan bugün cumhuriyetin ve demokrasinin meydanı oldu. Bu açıdan hepinize yürekten şükranlarımı sunuyorum. Ve Taksim Meydanı... Ulu çınarları ile bize gülümseyen meydan. Ağaçların kesilmemesi için gençlerin doğaya sahip çıktığı bir meydan. Bu meydanda Gezi olayları yaşandı ve olaylarda ellerinde karanfiller, kitaplarla gençlerimiz hep beraber ayağa kalktı. Ülkemizi seviyoruz. İnsanlarımızı seviyoruz. Onlarla beraber, bir arada, kardeşçe yaşamak istiyoruz. Ayrılık, gayrılığın olmadığı bir Türkiye'yi inşallah hep beraber inşa edeceğiz. Az önce söyledim. Bugün tarihi bir gün. Bugün Lozan Anlaşması'nın kabul edildiği bir gün. Türkiye Cumhuriyeti'nin, Türkiye Cumhuriyeti'ne ait olduğunu egemen devletlere kabul ettirdiğimiz bir gün" ifadesini kullandı.

"BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ HEP BERABER SAVUNACAĞIZ"

"Bugün 24 Temmuz sadece Lozan mı? Bugün basın bayramı, medyanın bayramı bugün. Tam 108 yıl önce medyaya vurulan zincirleri kırdık. Ve basın bayramı bu ülkede 108 yıldır kutlanmaya çalışıyor" diyen Kemal Kılıçdaroğlu, "Basın özgürlüğünü hep beraber savunacağız. Madem ki özgürlükçü demokrasi diyoruz, madem ki cumhuriyetimizi özgürlükçü demokrasiyle taçlandıracağız, birinci adım medya özgürlüğüdür. Medya özgürlüğünü sağlamak hepimizin ortak görevidir. Bakın 15 temmuz darbe girişiminin yenilgiye uğramasının ana unsurlarından birisi kesinlikle medya özgürlüğüdür. Medyanın açık ve net darbeye karşı olmasıdır. Eğer 108 yıl önce biz basın bayramını kutluyorsak, demek ki medya özgürlüğü bizim kültürümüzde, tarihimizde, geleneğimizde var.

Medya özgürlüğü bağlamında geleneğimizi ve kültürümüzü yozlaştırmamalıyız. Dün medya özgürlüğüne karşı çıkanlar bugün yaptıkları hataların inşallah farkına varırlar. Buradan hep birlikte basın mensuplarının bayramını kutluyoruz. Basını özgür olmayan bir toplumun kendisi de özgür değildir. Doğru haber alamayan bir toplumun özgürlüğü yok demektir."

"PEYGAMBER OCAĞINA İHANET ETMİŞ OLURSUNUZ"

Kılıçdaroğlu, "Darbe sonrasında emre uyan er ve erbaşların linç edilmesini asla ve asla kabul etmiyoruz, linç edenlerin yargılanmasını istiyoruz. Askerlik yapan herkes çok iyi bilir ki, komutanın verdiği emre bütün erler uyar. Emre uydu diye askeri linç ederseniz, peygamber ocağına ihanet etmiş olursunuz. Bu meydana söz veriyorum, bunların takipçisi olacağız" dedi.

"DARBECİLER ADALETİ HİÇBİR ZAMAN SAVUNMADILAR"

"Demokrasi aynı zamanda basın özgürlüğü demektir. Ama darbeciler ve dikta heveslileri medya özgürlüğüne karşıdır" diyen Kılıçdaroğlu, "Nerede medya özgürlüğü varsa darbeci onu yasaklamak ister. Çok görüşlü bir dünyadan darbeciler hoşlanmazlar. Demokrasi aynı zamanda bağımsız ve tarafsız yargı demektir. Adalet demektir. Darbeciler adaleti hiçbir zaman savunmadılar. Kendi mahkemelerini kurdular, DGM dediler, sıkı yönetim mahkemeleri dediler, Özel Yetkili Mahkemeler dediler. Onun için darbeye de, darbecilere de, diktaya da karşıyız" şeklinde konuştu.

"UMARIM VE DİLERİM, GEÇMİŞTEKİ HATALARDAN TÜRK SİYASETİ GEREKLİ DERSİ ÇIKARIR"

Kemal Kılıçdaroğlu, "Demokrasi aynı zamanda devlet yönetiminde liyakat demektir. Yönetimde bilgi, birikim, deneyim sahibi olanların görev alması gerekiyor. Umarım ve dilerim, geçmişteki hatalardan Türk siyaseti gerekli dersi çıkarır. Bir kişi sınava girer ve birinci olursa onun kimliğine bakarak, inancına bakarak senin devlette işin yoktu demek, demokrasiye ihanettir. Demokrasilerde toplanma özgürlüğü vardır. Taksim Meydanı kapatılmamalı, hiçbir meydanı kapatılmamalı, meydanlar halkın enerjisini boşaltabileceği alanlara dönüşmeli. Demokrasinin erdemidir bu, özelliğidir bu, hep birlikte, bir arada meydanlarda, parklarda gezmeli, özgürlük türküleri söylemeliyiz" ifadelerini kullandı.

"İADE-İ İTİBAR YAPMAK ZORUNDADIRLAR"

Demokrasinin aynı zamanda haklıyı savunmak olduğunu belirten Kemal Kılıçdaroğlu, "Demokrasi yapılan yanlışlıkları düzeltmek demektir. Manifestoda açıkladık, Balyoz, Ergenekon, casusluk davası... Pek çok asker gereksiz yere hapse tıkıldı, Silivri'de yaşadılar hayatlarının büyük kısmını. Onlara yapılan haksızlığı hepimiz biliyoruz. Devlet demokrasiyi savunacaksa, iade-i itibar yapmak zorundadırlar. Bir haksızlığı düzeltmek zorundadırlar" diye konuştu.

"DEMOKRASİ İÇİN SELAM OLSUN"

Kılıçdaroğlu konuşmasının sonunda, mitinge katılanlara şu sözlerini tekrarlattı:

"İstanbul Taksim'den, Hakkari'ye, Edirne'ye, Muş'a, İzmir'e, Yozgat'a, Balıkesir'e, Antalya'ya, Karadeniz'e, Zonguldak'a selam olsun. Demokrasi için selam olsun. Özgürlük için selam olsun. Biz, Taksim'de olanlar, bütün Türkiye'ye gönlümüzü açıyoruz. Ne darbe, ne dikta, yaşasın özgürlükçü demokrasi."

TORUNUYLA SELAMLADI

Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasının ardından eşi Selvi Kılıçdaroğlu ve torunu Duru ile birlikte tekrar kalabalığı selamlayarak sahneden ayrıldı. Kılıçdaroğlu'nun konuşması sırasında bir polis helikopteri meydanın üzerinde dolaştı. Miting saat 19.00'da sona erdi. Mitingin bitmesinin ardından Kızılay dağılanlara su, soda ve yiyecek dağıttı.