Haber: Özden ATİK / İstanbul,
15 Temmuz darbe girişimi sırasında Doğan Medya Center'ın işgal edilip yayınının kesilmesi ve çıkan olaylarda 1 kişinin şehit edilmesine ilişkin bugün görülen davada, sanıkların savunmasının alınmasına başlandı.  

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, öğle arasının ardından Mahkeme Başkanı, tutuklu sanıkların iddianameyi alamamaları üzerine savunma yapmayacaklarını belirtmiş olmasına değinerek sanıklara iddianame okumaları için gerekli ortamı sağlamayarak duruşmanın işleyişini engelleyen cezaevi yönetimi hakkında gerekenin yapılacağını belirtti. Sanık savunmalarını adli tatile kadar bitirmeyi planladıklarını belirten Mahkeme Başkanı, savunma yapmak isteyen sanıklara söz verdi.

"YÜZBAŞI SİLAHIN DİBİYLE VURARAK TEHDİT ETTİ"
Tutuksuz sanıklardan Muhammet Çınar, olay gecesi 1. Ordu Komutanlığı Acil Müdahale Mangası'nda mühimmat dağıtılan doldur boşalt istasyonunda nöbetçi astsubay olduğunu belirtti. Akşam saatlerinde daha önce kışla içinde görmediği rütbeli askerlerin kendisinden mühimmat istediğini belirten sanık Çınar, "Olay gecesi yüzbaşı, bana silahın dibiyle vurarak 'Mühimmat vereceksin, öldürülmek mi istiyorsun' diyerek kapıyı açmaya zorladı" dedi. Mahkeme Başkanı, "Bu kişi kimdi?" demesi üzerine sanık Çınar, sanık sandalyesinde oturan yüzbaşı Süleyman Ahmet Kaya'yı teşhis etti. Duruşma salonundaki müşteki yakınları "Şerefsiz" diyerek tepki gösterdi.

"KESİNLİKLE KENDİ İSTEĞİMLE MÜHİMMAT VERMEDİM"
Sanık Muhammed Çınar,"Silahı elinde tehdit ediyordu. Komutanım diyorum, üzerinde kamuflaj var. Yukarıdan gelmiş bir emir yok. Kim olduğunu bilmiyorum. Nedir, kimdir, ne için gönderdi bilmiyorum. Daha sonra 10-12 asker geldi, onlara 'Aslanlarım koçlarım mühimmat alın' diyordu. Ben yine dışarı çıkarmaya çalıştım. Dışarı attılar beni. İttirdiler. Çantaya mühimmatları koyup minibüse gittiler. Silah çekilmesi, askerlerin içeri girmesi iki dakika sürmedi. Ölecek miyim, ne yapmam gerekiyor, herhangi bir emir yok ne yapacağıma karar vermeye çalışırken anahtarı vermek zorunda kaldım. İçeri girip askerler aldılar. Bütün mühimmatların tutanağını tuttum. Sayılarını aldım. Beklemeye başladım. Görevli olan orada rütbeli birine ulaşmaya çalıştım. Ama gelen giden yoktu. Helikopterler kışla üzerinde uçuyorlardı. Daha sonra bir kurmay binbaşı da mühimmat istedi. Ben de veremeyeceğimi, nöbetçi amirin emri olması lazım deyince. 'Nöbetçi amir benim, bana vereceksin' deyip silahı alıp nizamiye bölgesine gitti" diye konuştu. Sanık Çınar, "Ben bu mesleği severek 6 yıl gönüllü yaptım. Tayinle İstanbul'a geldim. Nöbet esnasında başıma böyle bir şeyin gelmesi tamamen şansızlıktır. Başkası da nöbetçi olabilirdi. Kendi isteğimle mühimmat verme ihtimalim kesinlikle olamaz. Hiçbir alakam yoktur" dedi. 

"KENDİSİ DİRENÇTE BULUNMADI"
Tutuklu sanık yüzbaşı Süleyman Ahmet Kaya da söz alarak "Kendisi emirsiz şekilde birçok insana silah vermiştir. Kendisi başka ihtiyacınız var mı demiş, herhangi bir dirençte bulunmamış, kendisine silah tehdidinde bulunulmamış ve Allah yardımcınız olsun demiştir" şeklinde konuştu. 

"NE MAKSATLA GÖTÜRÜLDÜLER BİLMİYORUM"
Daha sonra 1. Ordu Komutanlığı'ndaki erleri alarak hücum yelekli ve silahlı olarak nizamiye bölgesinde konuşlandırmakla suçlanan tutuksuz sanık astsubay Muhammet Orhan Kaya savunmasını yaptı. Sanık Kaya, "Bölük komutanı askerleri toplamamı istedi. Ben de topladım. Bunlara ait derneklerde görev almadım. FETÖ ile bağlantılı değilim. Vatanımı korumak için yemin ettim. Üstüm gelmiş, emir vermiştir. Askerlerin ne maksatla götürüldüklerini bilmiyorum. Helikopter pistine güvenliği sağlamak için götürüldüklerini tahmin ettim. Benim için hain FETÖ/ PDY içinde gösterilmek bile cezadır" dedi.  

MÜDAHİLLİK TALEBİ KABUL EDİLDİ
Öte yandan mahkeme heyeti, Başbakanlık, Milli Savunma Bakanlığı, TBMM, Doğan Medya temsilcileri, şikayetçiler Erdoğan Aktaş, Süleyman Sarılar ve Murat Yetkin ile maktül Vedat Bağcerci yakınlarının müdahillik taleplerinin kabul etti. Duruşma sanık savunmalarının alınmasıyla devam ediyor.