ŞEB-İ ARUS TÖRENİNDE, SEMA GÖSTERİSİ İLGİYLE İZLENDİ 
Mevlana'yı anma programı kapsamında düzenlenen 'Şeb-i Arus' törenlerini, protokol konuşmalarının ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu solisti Ahmet Özhan'ın, tasavvuf müziği konseriyle devam etti. Ardından tasavvuf tarihi araştırmacısı Ömer Tuğrul Dinçer'in, Mevlana'nın ünlü eseri Mesne ile ilgili sohbetiyle devam etti. 
Törenler Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Konya Türk Tasavvuf  Müziği Topluluğu, sema gösterisi gerçekleştirdi. Sema'nın başladığı sırada baygınlık geçiren bir çocuk semazen solandan çıkartıldı. Davetlilerin ilgiyle izlediği sema, Mevlevi dervişi olarak kabul edilen semazenler tarafından gerçekleştirildi. Sema, kulun hakikate yönelip, akılla - aşkla yücelip, nefsini terk ederek, Hakk'ta yok oluşu ve olgunluğa ermiş, kamil bir insan olarak tekrar kulluğuna dönüşüdür.
HER KIYAFETİN BİR ANLAMI VAR
Özel kıyafetlerle sema yapan semazenlerin başındaki sarık 'sikkesi', Mevlevilikte ölünce başucuna dikilen mezar taşını, hırkası mezarını, üst tarafı dar, aşağısı geniş ve kolsuz beyaz renkli kıyafeti olan 'tennure' kefenini temsil ediyor. Tennurenin üstüne ise iliksiz ve düğmesiz yelek 'destegül' bele ise dört parmak genişliğinde Arap alfabesinde Elif harfine benzer 'Elifi nemed' kuşak takıyor. 
Tasavvuf müziği eşliğinde gerçekleşen sema gösterisinde semazenler, ilk önce kollarını çapraz bağlayarak, görünüşte 'Bir' rakamını temsil eder ve böylece Allah'ın birliğini tasdik eder. Ardından kollarını her iki tarafa açıp zikir yaparak, sağ eli dua eder gibi yukarıya, sol eli aşağıya açıktır. Bu, 'Haktan alır, halka saçarız, hiçbir şeyi kendimize mal etmeyiz, görünüşte var olan, vasıtalık eden bir suretten başka bir şey değiliz'  anlamına gelmektedir. Sağdan sola kalbin etrafında dönerek, bütün insanları, bütün yaratılmışları, bütün kalbiyle sevgi ve aşkla kucaklayışıdır. Yedi bölümden oluşan semanın her bölümünün ise ayrı bir manası bulunuyor. 

FOTOĞRAFLI