POLİS Akademisi Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Çolak, Doğu Akdeniz'in, hidrokarbon kaynaklarının keşfi ve paylaşımı meselesinde, dünya donanmalarının karşı karşıya bayrak gösterdiği stratejik bir denize dönüştüğünü belirterek, "Akdeniz'in en büyük sınırlarından birine sahip olan Türkiye, ortaya çıkan enerji ihtiyacının en önemli aktörlerinden biri olmakta" dedi.
Polis Akademisi Başkanlığı Uluslararası Terörizm ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi'nin (UTGAM) düzenlediği 4'üncü Uluslararası Güvenlik Sempozyumu, 'Akdeniz'de Devlet ve Düzen' temasıyla başladı. Antalya'nın turizm bölgesi Belek'teki bir otelde düzenlenen toplantının açılış konuşmasını yapan Polis Akademisi Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Çolak, Akdeniz'in sahip olduğu jeopolitik önem sayesinde her dönemde uluslararası politikanın en önemli merkezlerinden biri olduğunu söyledi. Bölgenin dünyanın en verimli topraklarını barındırdığını, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ile Avrupa arasındaki en ideal geçiş noktası olduğunu anlatan Prof. Dr. Çolak, Akdeniz'in dünya tarihine yön veren birçok medeniyete ev sahipliği yaptığına da dikkati çekti.
ÇÖKMÜŞ DEVLETLER ORTAYA ÇIKTI
Akdeniz'in küresel boyutta her alanda etki yarattığını ve yaratmaya devam ettiğini vurgulayan Prof. Dr. Çolak, "Günümüzde de uluslararası politikayı şekillendiren önemli gelişmelerin merkezinde yer alıyor. Günümüzdeki 3 ana gelişme Akdeniz'i genelde uluslararası siyasetin, yerelde de Türkiye'nin ana gündem konusu haline getirdi. Birincisi Akdeniz gittikçe artan oranda güneyden kuzeye doğudan batıya kitlesel göçlerin merkezi haline geldi. İkincisi 'Arap Baharı' sonrasında Akdeniz havzasındaki Müslüman bölgesinde ciddi istikrarsızlık kaynağı, çökmüş devletler ortaya çıktı. Üçüncüsü ise Akdeniz'de ciddi oranda doğal kaynaklar keşfedildi. 2011 yılından başlayan Arap halk hareketlerinin etkileri halen kendini göstermektedir. Bölgede 8 yıldır süren Libya ve Suriye iç savaşları, uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden çatışma bölgesine dönüştü" diye konuştu.
KİTLESEL GÖÇ ULUSLARARASI GÜVENLİĞİN TEMEL MESELESİ OLDU
Kitlesel göç hareketlerinin bölgeyi uluslararası güvenliğin temel meselelerinden biri haline getirdiğini kaydeden Prof. Dr. Çolak, şöyle devam etti:
"Doğu Akdeniz, hidrokarbon kaynaklarının keşfi ve paylaşımı meselesi minvalinde, dünya donanmalarının karşı karşıya bayrak gösterdiği stratejik bir denize dönüşmüştür. Küresel ve bölgesel güçler rekabeti öne çıktı. Bu anlamda Akdeniz'in en büyük sınırlarından birine sahip olan Türkiye, ortaya çıkan enerji ihtiyacının en önemli aktörlerinden birisi olmakta ve topraklarında 4 milyondan fazla mülteciyi ağırlayarak uluslararası barış ve güvenliğe katkı sunmaktadır. Bölgesel güç olan ülkemize gelişmeleri yakından takip edip politika ve stratejiler oluşturarak yerel aktörlerin menfaatlerine uygun istikrarlı bir düzen kurulması konusunda önemli roller düşmektedir. Türkiye her ne kadar yeterli kaynaklara sahip olmasa da jeopolitik konumu nedeniyle kaynak ülkeyle arz eden ülke arasında enerji köprüsü olabilme kapasitesine sahiptir. Enerji köprüsü olabilme stratejisi Türkiye'nin uluslararası prestijini ve gücünü artırma açısından önemli olmaktadır. Bölgeden kaynaklanan sorunların, Türkiye'nin hem iç hem dış güvenliğini doğrudan etkileyeceği aşikardır."
Farklı oturumlarla devam edecek sempozyum, 24 Kasım'da sona erecek.