Gazeteciler Can Dündar, Ahmet Şık, Kadri Gürsel, Musa Kart'ın sanıkları arasında bulunduğu Cumhuriyet Gazetesi yönetici ve yazarlarına yönelik 19 sanıklı dava başladı.  Cumhuriyet Gazetesi davasının 24 Temmuz 1908'de basında sansürün kaldırılması dolayısıyla, her yıl 24 Temmuz'un Gazeteciler ve Basın Bayramı'ne denk gelmesi de dikkat çekti. 

DURUŞMA ÖNCESİ YER KRİZİ...

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşma, İstanbul Adalet Sarayı'nın C Blok zemin katta yer alan büyük salonlarından birine alındı. Ancak duruşma öncesi, yaklaşık bin 100 avukatın vekalet vermesi içeride izdihama neden oldu. Çok sayıda avukat ve izleyici, salonda sanık sıralarına kadar oturdu. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, toplam 57 avukatın salona alınabileneceğini belirterek duruşmanın başlayabilmesi için sanıklara yer açılmasını istedi. Bunun üzerine bazı sanık avukatları, sanıklar ve gazeteciler için yer açılmasını rica etti. Bazı avukatlar ise duruşmanın daha büyük salona alınabileceğini söyleyerek tepki gösterdiyse de salondan ayrılarak gazetecilere yer açtılar.

MİLLETVEKİLLERİ VE YABANCI BASIN TEMSİLCİLERİ 

CHP'li milletvekilleri İlhan Cihaner, Mahmut Tanal, Sezgin Tanrıkulu, Onursal Adıgüzel, Oğuz Kaan Salıcı, Gürsel Tekin ve HDP milletvekilleri Filiz Kerestecioğlu, Garo Paylan ile Avrupa Parlamentosu'ndan ve yabancı basından temsilciler de duruşmaya izleyici olarak katıldı.

SANIKLAR İÇERİ GİRİNCE ALKIŞ KOPTU

Daha sonra Ahmet Şık'ın aralarında bulunduğu tutuklu 12 sanık içeri alındı. Sanıklar içeri alınırken salonda dakikalarca alkış koptu. Daha sonra sanıkların kimlik tespiti yapıldı. Mahkeme Başkanı Dağ, sanıkların savunma hakkının kutsal olduğunu bu nedenle duruşma düzeninin bozulmaması, görüntü ve ses kaydı alınmaması için izleyicilere uyarıda bulunarak iddianamenin özetinin okunacağını ifade etti. Başkan Dağ, duruşmanın Sesli ve Görüntülü Bilişim (SEGBİS) ile kayda alınacağını da belirtti. 

İDDİANAME

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu'nca hazırlanan iddianamede, 1924'te Atatürk'ün talimatıyla kurulan gazetenin son üç yıllık dönemde özellikle 15 Temmuz darbe teşebbüsüne uzanan süreç ve sonrasında yayın politikası, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu'nda yaşanan değişiklikler ile eş zamanlı olarak 90 yıllık geçmişinin ve kuruluş felsefesinin tam aksi yönde değişime uğradığı ileri sürüldü. Cumhuriyet gazetesine silahlı terör örgütü FETÖ/PDY tarafından özellikle 2013 yılından itibaren adeta el konulduğu kaydedilen iddianamede, "Şüpheli Can Dündar'ın gazetenin başına geçmesi ile birlikte gazetenin, amaç ve hedeflerinin dışına çıkarak farklı bir yörüngeye oturduğu belirlenmişti" denildi. Gazete bu dönemde adeta FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C terör örgütlerinin savunucusu ve kollayıcısı olduğu belirtilen iddianamede, "Basın özgürlüğü ve evrensel hukukun sağladığı ağır eleştiri içeren haber ve yorum yapma hakkının çok ötesinde geçmiş, kayıt dışı illegal siyasete zemin hazırlayarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı asimetrik savaş yöntemleriyle hedef tahtası haline getirmek üzere yoğun bir algı operasyonu başlatmıştır" ifadelerine yer verildi. 

CEZA İSTEMLERİ

İddianamede, PKK terör örgütü elebaşlarından Cemil Bayık ile Kandil'de yaptığı röportaj, Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı şehit eden teröristlerle telefon görüşmesi yapması ve bu görüşmeyi haberleştirmesi, MİT TIR'ları savcısının cezaevinden gönderdiği yazıyı haberleştirmesi ve sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımları delil gösterilen gazeteci Ahmet Şık'ın "PKK ve DHKP/C Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etmek" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi. Halen yurtdışında olan Can Dündar ile birlikte Mehmet Murat Sabuncu, Mehmet Kadri Gürsel, Aydın Engin, Bülent Yener ve Günseli Özaltay'ın da "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" suçundan 7,5 yıl 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.

Gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Mehmet Orhan Erinç ve Önder Çelik'in "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" ve "Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçlarından ayrı ayrı 11,5 yıldan 43 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Şüpheliler Bülent Utku, Hacı Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Hikmet Aslan Çetinkaya'nın ise "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" ve "Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçlarından 9,5 yıldan 29 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları istendi. Şüpheliler Güray Tekinöz ve Turhan Günay'ın "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" ve "Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçlarından 8,5 yıldan 22 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi. Twitter'daki "jeansbiri" hesabının sahibi Ahmet Kemal Aydoğdu'nun da "Silahlı terör örgütünün yöneticisi olmak" suçundan 15 yıldan 22,5 yıla; firari şüpheli İlhan Tanır'ın "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsi talep edildi.