KÜTAHYA’da çobanlık yaptığı sırada kaldırıldığı hastanede çini ve seramik hamurundan heykel yapan ustayla tanışarak heykeltıraş olmaya karar veren evli ve 2 çocuk babası Ömer Cesur, 49 yıldır bu mesleğini sürdürdüğünü söyledi. Mesleği sevmeden usta olunmayacağını anlatan Cesur, "Maalesef yetişen kimse yok, usta olmak için gelenler 1 haftada bırakıp, kaçıyor" dedi.
Kütahya’da oturan evli ve 2 çocuk babası Ömer Cesur, 1970 yılında çobanlık yaparken rahatsızlanınca hastaneye kaldırıldı. Aynı odada birlikte kaldığı çini ustasının elindeki hamurla heykel yapmasından etkilenen Cesur, çamur hamuru alarak heykeller yapmaya başladı. Hastaneden taburcu olduktan sonra sanatından etkilendiği Abdurrahman Özer ile birlikte çalışmaya başlayan Cesur, kısa sürede kendi atölyesini açarak çini ve seramik ustası oldu. Bunun yanı sıra marangozluk, heykeltıraşlık, taş duvar ustalığı, çeşme ustalığı ve şömine ustalığını da öğrendi. Cumhuriyet Mahallesi’nde kurduğu atölyesinde 49 yıldır çini ve seramik üzerine heykeller yaparak geçimini sağlayan Ömer Cesur, yeni çırak ve ustaların yetişmediğini söyledi.
Atölyesinde çok sayıda heykel ve çini işleri olduğunu ifade eden Ömer Cesur, "Beni Kütahya’nın en büyük çini ustası Sıtkı Olçar usta ile tanıştırdılar. Yaptığımız eserleri onun dükkanında satmaya başladık. Yıllarca böyle devam etti. Bende marangozluk, taş duvar ustalığı, çeşme ustalığı, şömine ustalığı var. Yaklaşık 80 tane şömine yaptım hepsi birbirinden farklıdır. Aklıma ne gelirse her sanatta yaptığım bir şeyler var. Bir süre sonra kendi fırınımı aldım, atölyemi kurdum. Turgut Özal’ın heykelini yaptım, Osmanlı padişahlarını yaptım, valilerin heykellerini yaptım. Bu sanatın sonu yok hayal gücüne bağlı" dedi.
Çini ve seramik ustalığının severek yapılan bir meslek olduğunu kaydeden Cesur, çırak bulmakta güçlük çektiğini ve yetişmek için gelenlerin kısa sürede kaçtığını söyledi.