İSTANBUL, () - Altınbaş Üniversitesi Gayrettepe Yerleşkesi'nde düzenlenen 'Çarşamba Buluşmaları'nda konuşan Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Bertrand Buchwalter, Türkiye’nin İslami kimliğinin Avrupalı olmasının önünde bir engel oluşturmadığını belirtti.

Altınbaş Üniversitesi’nde düzenlenen 'Çarşamba Buluşmaları- Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Söyleşilerinde',  Avrupa Birliği Türkiye ilişkileri konusu masaya yatırıldı.

Türkiye’nin Avrupa ile tarihsel ilişkileri bulunduğunu belirten Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, Kanuni Sultan Süleyman’ın bile kendini Avrupa’nın İmparatoru olarak konumlandırmak istediğini söyleyerek, bunun Avrupalı kimliğini gösteren ilginç bir tarihsel olay olduğunu ifade etti. Avrupa’nın Türkiye’nin en büyük ihracat ve en büyük ithalat pazarı olduğunu söyleyen Alkin, bugün olduğu gibi önümüzdeki dönemde de Türkiye’ye en fazla yabancı sermayenin buradan gelmeye devam edeceğini belirtti.

Avrupa’nın ekonomik problemlerine de dikkat çeken Prof. Dr. Alkin, G7 ülkelerinin kamu borcunun milli gelire oranının bugünkü tempoyla artması durumunda 2050’de milli gelirlerinin yüzde 400’ünü aşacağını belirterek, bu durumun dünya ekonomisi açısından büyük risk doğurduğunu belirtti. Alkin, İngiltere’nin AB’den çıkışı olan Brexit’in bile piyasaları çok fazla etkilemediğini de belirterek, 20. Yüzyıl’da büyük sarsıntıya yol açan gelişmelerin 21. Yüzyıl’da kanıksandığını vurguladı. Ayrıca, 2050 yılına gelindiğinde dünyada Hıristiyanlar ile Müslümanların sayısının neredeyse eşitleneceğine de dikkat çekerek, buna göç akınının eşlik edeceği öngörüsünde de bulundu.

“TÜRKİYE TARTIŞMASIZ AVRUPA’YA AİT”

Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Bertrand Buchwalter ise, Avrupa Birliği’nin Avrupa’nın kendisi olmadığını belirterek, Türkiye’nin tartışmasız biçimde Avrupa’ya ait olduğunu söyledi. 'Din engel değil, Türkiye AB üyesi olabilir' diyen Buchwalter, Avrupa’da da kalabalık bir Müslüman nüfusun bulunduğunu, İslam’ın Avrupa’nın bir parçası olduğunu kaydetti. Buchwalter, laikliğin, demokrasinin temeli olduğunu ve aynı zamanda bireylerin dini özgürlüklerini de garanti aldığını söyledi.

Dünya nüfusunun yüzde 7’sini oluşturan Avrupa’nın dünya gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 25’ini üretmesinin önemli bir başarı olduğuna dikkat çeken Buchwalter, Brexit’le ilgili olarak İngiliz halkının kararına saygı duyduklarını ancak çok üzüldüklerini belirtti.

“BAŞARILI BİR MODEL”

Avrupa Birliği’nin nihayetinde bir uluslararası entegrasyon ve barış projesi olarak başarılı bir model olduğunu belirten Altınbaş Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, AB’nin iç sorunları bulunduğunu ama buna rağmen dünya nüfusunun yüzde 7’sini oluşturan bir bölgenin küresel toplam gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 25’ini üretmesinin dikkat çekici olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, Avrupa’da bazı çevrelerin Türkiye’nin çoğunluğu Müslüman bir ülke olarak AB’de yeri olmadığı yönünde bir itiraza sığınarak ülkenin AB üyeliğine karşı çıktıklarını, söz konusu çevrelerin bu durumu bir kültür ve uygarlık sorunu olarak algılandığını, kimilerinin ise Türkiye’nin “yeteri kadar laik olmadığı” iddiası ile AB üyeliğine karşı çıktıklarını ve bunu bir gerekçe olarak kullanmaya eğilimli olduklarını belirtti. Bu durumun Türkiye’yi, hem dini Avrupa kültürünün temel yapı taşı olarak gören gruplar, hem de laikliği aynı konumda algılayan kesimler içinde ülkenin AB üyeliğine dirençli kitlelerle karşı karşıya bıraktığına dikkat çeken Han, böylelikle Türkiye’nin ikisi de din tabanlı kültür meselesi ile ilgili, biri dindar diğeri laik iki muhalif grupla uğraşmak durumunda kaldığını belirtti. Sultan II. Abdülhamid’in dahi, son tahlilde, Avrupalı bir hükümdar olmak, “Avrupa ahengi”nin bir parçası olmak, konumunu güçlendirmekle meşgul olduğunu dikkat çeken Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, yapılan sohbetlerde, Altınbaş Üniversitesi’nde öğrenim gören yabancı öğrencilerin de, önemli ölçüde Türkiye’nin bu Avrupalı konumunun etkisiyle Türkiye’de eğitim görmeyi tercih ettiklerinin gözlemlendiğini söyledi.

Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, Brexit’in İngiltere için bir hata olduğunu ifade ederek, sterlinin Brexit’ten bu yana euro karşısında, dip noktasında, yüzde 26 gibi bir değer kaybetmesinin bunun göstergelerinden biri olduğunu kaydetti ve Londra’daki emlak fiyatlarındaki düşüşün de Brexit’in ekonomik açıdan doğru bir karar olmadığını gösterdiğine dikkat çekti.