Çözüm Sürecine yönelik olarak silah bırakma çağrısını değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Silahın olmadığı bir Türkiye hepimizin özlem duyduğu bir Türkiye'dir. İnsanların öldürülmediği bir Türkiye hepimizin özlem duyduğu bir Türkiye'dir. Silah bırakılıyorsa ancak bundan sevinç duyarız. Buyursunlar silahlarını bıraksınlar. Peki bu şifreli metnin arkasında ne var? Bu açıklama konusunda bir mutabakat var mı? Eğer mutabakat varsa konuları, ayrıntıları nelerdir? Açıklamalar yarım ağızla, şifreli yapılıyor. Güvensizlik üzerine inşa edilen bir süreç Türkiye'ye barış getirmez. Hemen arkasından açıklama yapıldı. Barışın önündeki en büyük engel AKP'dir, diye. AKP kanadından açıklama yapıldı. En büyük engel HDP'dir, diye. AKP ve HDP arasında bir seçim iş birliği var. Bu iş birliğini götürmek istiyorlar. İşin Türkçesi budur" dedi.

"O GAZETELERE GİDEN HORTUMLARI SÖZÜM SÖZ, KESECEĞİM"

Partisinin iktidar olması halinde hiçkimsenin gazetesine el koyulmayacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bir şirket bir anket yayımladı. AKP'nin oyları düşüyormuş. Sen misin anketi yayımlayan. Basıyorlar. Gazetey müfettiş gönderiyorlar. Yazı işlerine müdahale ettiriyorlar. Biz bunları asla ve asla savunmayacağız. Bugünlerde havuz medyasını bir telaş almış. CHP'ye biraz daha saldırıyorlar. Onlar saldırdıkça bizim iktidar yolumuz açılıyor. Biraz daha saldırmazsanız namertsiniz. Biz iktidar olduğumuzda onların gazetelerine el koyacağız, öyle bir şey yok. Hiçkimsenin gazetesine el koymayacağız. Herkes özgürce yayın yapacak. Ama bir şeyi kesinlikle yapacağız. O gazetelere giden hortumları sözüm söz keseceğim. Devletin bankalarından götürüyorsunuz. Bunları keseceğim. Vatandaş okuyorsa ayakta kalırsın. Okumuyorsa gümbürdeyip gidersin sen" diye konuştu.

"YÖK DİYE BİR KURUM KALMAYACAK, 12 EYLÜL DARBESİNİN KURUMUNU TEMİZLEYECEĞİZ"

Üniversite öğrencilerine seslenen Kılıçdaroğlu, gençlere yönelik yapacaklarını açıklayarak "En geç bir yıl içinde CHP'nin iktidarında bu ülkede öğrenci yurdu sorunu kesinlikle kalmayacaktır. Hiçkimse çözmedi. Çözmek istemediler. Geniş bant internet erişimi olacak. Sıcak suyu olacak. Anneleriniz, babalarınız; oğlumuz, kızımız nerede kalıyor diye meraklanmayacak. Ayrıca CHP'nin iktidarında YÖK diye bir kurum kalmayacaktır. 12 Eylül Darbesinin bu kurumunu temizleyeceğiz. Üniversite öğrencileri üniversite yönetiminde söz ve karar sahibi olacak" ifadelerini kullandı.

"YAŞAR KEMAL EVRENSEL DEMOKRASİNİN EVRENSEL KURULLARININ TÜRKİYE'DE GELMESİNİ İSTİYORDU"

Konuşmasında hayatını kaybeden yazar Yaşar Kemal'i anan Kılıçdaroğlu, "Yaşar Kemal nasıl bir Türkiye düşlüyordu? Yaşar Kemal'in düşlediği Türkiye'de hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecekti. Yaşar Kemal'in düşlediği Türkiye'de günde 60 lirayla sigortasız kayıtdışı 12 saat çalışan insanların değil, sigortalı, sendikalı, sözleşmeli insanların çalıştığı bir Türkiye istiyordu Yaşar Kemal. Yaşar Kemal çöplerden kağıt toplayan çocukların Türkiye'sini değil, şarkı söyleyen, okula giden, neşe içinde oynayan çocukların Türkiye'sini istiyordu. Yaşar Kemal Abdi Ağaların Türkiye'sini değil, İnce Memed'lerin Türkiye'sini istiyordu. Yaşar Kemal gazetecilerin, aydınların hapiste olduğu bir Türkiye'yi değil, aydınların ve gazetecilerin el üstünde olduğu bir Türkiye'yi istiyordu. Yaşar Kemal evrensel demokrasinin evrensel kurullarının Türkiye'de gelmesini istiyordu. O nedenle Yaşar Kemal bir gönül dostuydu, insan sevgisi vardı yüreğinde. Yaşar Kemal bizim Yaşar Kemal'imiz, Yaşar Kemal evrenin Yaşar Kemal'idir. Onu rahmetle, minnetle, şükranla anıyoruz ve anmaya da devam edeceğiz" dedi.

"BU AÇIKLAMA KONUSUNDA BİR MUTABAKAT VAR MI?"

Çözüm Sürecine ilişkin olarak silah bırakma çağrısını değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Silahın olmadığı bir Türkiye hepimizin özlem duyduğu bir Türkiye'dir. İnsanların öldürülmediği bir Türkiye hepimizin özlem duyduğu bir Türkiye'dir. Silah bırakılıyorsa ancak bundan sevinç duyarız. Buyursunlar silahlarını bıraksınlar. Bunu söyledim. Ama bu açıklamayı on maddeyle şekillendirdiler. 10 maddeyi de okudum. İçinde özgürlük diyor, barış diyor, her şey diyor. Soyut kelimeler. Bunlara karşı çıkacak halimiz yok. Barış geldi de biz karşı mı çıktık? Hayır. Peki bu şifreli metnin arkasında ne var? Onu bilen var mı? hani özgür ağırlığı olan birisi vardı. Benim özgür bir ağırlığım var. 'Ben sıradan bir milletvekili değilim'. Hayır, diyor. Ortak açıklama yapmayacağız. Tam ertesi gün de ortak açıklama yaptılar. Böylece 1 grama inmiş özgür ağırlık, sıfırlanmış oldu. Bu açıklama konusunda bir mutabakat var mı? Eğer mutabakat varsa konuları, ayrıntıları nelerdir? Açıklamalar yarım ağızla, şifreli yapılıyor. Güvensizlik üzerine inşaa edilen bir süreç Türkiye'ye barış getirmez. Hemen arkasından açıklama yapıldı. Barışın önündeki en büyük engel AKP'dir, diye. AKP kanadından açıklama yapıldı. En büyük engel HDP'dir, diye. AKP ve HDP arasında bir seçim iş birliği var. Bu iş birliğini götürmek istiyorlar. İşin Türkçesi budur" şeklinde konuştu.

"TAM BİR ALDATMACA, SEÇİM YATIRIMI"

İç Güvenlik Paketi'ni eleştiren Kılıçdaroğlu, "Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun çıkardılar. Kamuoyunun doğru ve zamanında bilgilendirilmesini sağlar. Kim? Hükümet. Bugüne kadar hükümet kanadından bir açıklama duydunuz mu? Son yapılan açıklama Abdullah Öcalan'ın açıklaması. Hükümet niye bir açıklama yapmıyor? Bu sorunun çözülmesi için adres TBMM olmak zorundadır. Bu sorunu çözmek isteyenler dört şarta uymak zorundadırlar. Samimi ve dürüst olacaksınız. Gizli, kişisel bir ajandanız olmayacak. Millete izah edemeyeceğiniz angajmanlara girmeyeceksiniz. CHP'ye ve diğer muhalefete bilgi vereceksiniz. Tam bir aldatmaca. Seçim yatırımı" açıklamasında bulundu.

"BU YASAYI BU PARLAMENTODAN GEÇİRTMEYECEĞİZ"

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "Orta Çağ'a doğru gidiyoruz. Arkadaşlarımız direniyorlar parlamentodan bu yasayı geçirmemek için. Bütün baskılara rağmen mücadele ediyorlar. Direneceğiz. Bu yasayı bu parlamentodan geçirtmeyeceğiz. Kendisine demokrat diyenlere bakın. Sözde demokrasi getirecek. Diktatörler demokrasi getiremez. İç Güvenlik Yasasıyla Cumhuriyet Savcısına, hakime verilen yetkiyi valiye veriyorlar. Valiye verilen yetkiyi vali, kolluk kuvvetlerine veriyor. Kolluk kuvvetlerinin müdahale yetkisi arttırılıyor. Hani hukuk devletiydik? Her şey var kanunda. Bunlar ne getiriyorlar? Bunlar diyorlar ki polisin dur demesine gerek yok. Polisin havaya ateş etmesine de gerek yok. Doğrudan doğruya adama döneceksin. Silahı çekeceksin, vuracaksın ve etkisiz hale getireceksin. Bunu biz nasıl kabul edelim? Böyle kanun olmaz" dedi.

"BİRİSİ GELİP SOKAĞIN ORTASINDA 'SOYUN BAKALIM SENİ ARAYACAĞIM' DESE, NE DİYECEKSİN?"

Kılıçdaroğlu, konuşmasında şunları kaydetti: "Bunlar ne getiriyorlar? Hakim kararı olmadan, savcının kararı olmadan; emniyet müdürünün sözlü talimatıyla git falanca kişiyi dilediğin yerde dilediğin zaman arayabilirsin. Sadece arama mı? Hayır. Çırılçıplak soyabilirsin. Böyle kanun mu olur? Hani birisi vardı ya. 90 yıllık bir parantezden bahsediyordu, bir AKP milletvekili. Yarın diyelim ki dönem değişti, bu kanun da çıktı. Birisi gelip seni sokağın ortasında soyun bakalım seni arayacağım dese, ne diyeceksin? Biz vatandaşlarımızın güvencesini istiyoruz"

"DAVUTOĞLU'NA ÇAPSIZ DEMİŞTİM, MAHKEME BENİ HAKLI BULMUŞ"

Konuşmasında Ro-Ro Seferlerinin süresinin dolacağını hatırlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Suriye'ye bakın Mısır'a bakın. Mısır açıklama yaptı. 23 Nisan'da Ro-Ro Seferlerinin süresi doluyor ve iptal edecekler. Sözleşmeyi yenilemeyecekler. 8 bin araçlık TIR konvoyumuz var. 10 bin kişi bu konvoydan ekmek yiyiyor. Şimdi iptal edildiği andan itibaren bunların tamamı bitecek. Kimin yüzünden? Çapsız Dışişleri Bakanı ve çapsız Başbakanın yüzünden bunların hepsi oluyor. Ben Davutoğlu'na çapsız demiştim. Davutoğlu beni mahkemeye vermişti. Mahkeme de beni haklı bulmuş, davayı reddetmiş. Böylece onun çapsızlığı mahkeme kararıyla da tescil edilmiş oluyor"