Yıllardır kendisini solun herhangi bir renginde ifade eden kişilerin, dinle olan ilişkisi tartışılır.

Solcular dindar değildir veya dinle ilişki kurmayı sevmezler.

''Ateist olmayan solcu olamaz'' diyenler de vardır.

Herhangi bir fakir fukara evine gittiğinizde, o insanın veya ailenin ezilmişliği fakirliği üzerinden konuşmaların yerini, dinle ilgili konuşmalar alır.

Sol adına ve emeğin paylaşımda en yüksek derecede hakkını alması yönünde konuşmalar yaparsınız ,işçi ailesi veya fakir sizin namaz kılıp kılmadığınızı merak eder.

Siz ülkenin soyulduğunu, emperyalistlerin ülkeye el koyduğunu ve yarınların karanlık olacağından söz edersiniz, fakir aile ''Oruç tutuyor musun, Alevi misin Sünni misin'' diye sorar.

Siz '' Fakirliğin kader olmadığını ve Allah'ın adaletsiz bir düzenden yana olmasının söz konusu bile olamayacağını '' söylersiniz.

Fakir, ''Olur mu kardeş, hayır ve şerrin Allah'tan geldiğine inanmak gerekir'' der.

Siz ''Çocukların eğitiminin devlet tarafından parasız yapılması gerektiğini, sağlıktan ücretsiz yararlanmanın en temel insan hakkı olduğunu'' anlatmaya gayret edersiniz.

Fakir, ''Olur mu kardeş, beş parmağın beşi aynı mı, üstelik Allah kitabında ben serveti dilediğime veririm diyor, demekki bize vermiyor buna saygı duymak gerekir.''

''Allah'ın bu kararını tartışmak bize düşer mi'' der.

Siz,yapmayın, etmeyin Allah sizin fakirlik içinde yaşamanıza gönül rızası göstermiş olması ve zenginin de sizin hakkınızı yiyerek zengin olduğun u,bir yerde aşırı zenginlik diğer yanda aşırı fakirlik varsa bunun nedeni ''Allah böyle istedi'' diye açıklanamaz diye ısrar edersiniz.

Bunun nedeni soygun düzeninde senin emeğinin sömürülmesi demeye çalışırken; ''Haydi ezan okundu, namazımızı kılalım daha sonra konuşuruz'' dediğinde soldan yana tavrı olan ve onu kurtarmaya giden solcu ise kem küm diyerek ''Namazla benim bir ilişkim yok, sen namazını kıl ben kılmıyorum, ben namaz kılmanın insanlığın geleceğine bir katkı yapacağına inanmıyorum'' diyememenin ezikliğiyle fakir fukaranın namazını bitirmesini bekler durur.

Daha sonra geldiğinde Allah'la herhangi bir bağı inancı olmadığı halde ''Allah kabul etsin'' diyerek konuşmaya devam etmek ister.

''İşçi arkadaş senin ürettiğin değerlerin, senin emeğin alın terin olmasa bu zenginler zevk sefa içinde yaşayamaz, senin sayende senin sömürülmen sayesinde onlar zevk sefa içinde yaşıyorlar bunun böyle sürmesine sen izin vermemelisin'' dediğinde,

Olur mu kardeş, adam yıllarca çalışmış, mal biriktirmiş, fabrika açmış onun sayesinde bir lokma ekmek yiyoruz, hem Allah izin verirse önümüzdeki yıl hacca gidiyorum ,inancımın bir gereğini daha yerine getireceğim.

Solcu şaşkın anlatmak istediğini anlatamamanın ezikliğiyle devam etmeye çalışır.

''Bak kardeş senin hacca gitmen, namaz kılman ezilmişliğini orta yerden kaldırmıyor.
Senin bu durumunun devam etmesi için, senin inandığın değerler ezilmen, sömürülmen için kullanılıyor'' dediğinde;

''Olur mu böyle şey, ne zaman daralsam, bunalsam hızır gibi yetişiyorlar, yemek getiriyorlar, kömürümü veriyorlar, hiç beni aç bırakmıyorlar.

Allah'a şükür ben halimden memnunum hem siz ne namaz kılıyorsunuz, ne oruç tutuyorsunuz,bu halinizle Allah size destek olmaz, Allah sizin bu ülkede iktidar olmanıza izin vermez'' dediğinde tepeler atıyor.

Bak kardeş senin eziliyor olmanın, yoksul olmanın sebebi Allah değil..diye bir kez daha baştan anlatmaya çalışırken fakir yoksul sığındığı tek liman din ve Allah inancı olan vatandaş ''Bak kardeş ben bu halimden mutluyum.

Ben bu dünyada elimdekilerle mutlu olmayı öğrendim.

Ben bu dünyanın fani olduğunu, gelici geçici bir yer olduğuna inanıyorum.

Bu dünyanın bir sınav yeri olduğuna inanıyorum.

Esas ve asıl yaşamın ahiretten sonra gelecek olan gerçek dünyada olduğuna inanıyorum.

Ben her şeyimle ahiret için hazırlanıyorum.

Sen ise her şeyin bu dünyada olacağını, her işin burada bitmesi gerektiğini söylüyorsun.

Sen önce bir namaz kılmayı oruç tutmayı, zekat vermeyi, kelime-i Şehadet getirmeyi, Allah'ın birliğine ve peygamberin elçisi olduğuna inan, secde et ondan sonra gel bana akıl ver dediğinde, bizim solcu arkadaş ''Ulan biz adamı kurtarmak için gecemizi gündüzümüzü katıyoruz,canımızı veriyoruz, hapislere düşüyoruz,işkencelerden geçiyoruz, adam bize din dersi veriyor.

Tepesi atan solcu başlıyor isyanlara;

Kardeşim bu ülkede işçinin ezilmişlik ve yoksulluk diye bir sorunu yok, bu ülkenin fakiri fukarası hayatından memnun, sorun bizde.

Biz mutlu değiliz, biz rahat değiliz ve herkesin de bizim gibi mutsuz olduğunu sanıyoruz.

Boş verin lan emekçileri, ezilsin yok olsunlar, daha beter olsunlar.

İlk gördüğüm sermaye sahibiyle iş tutup ben de mal mülk sahibi olacağım.

Ben de işçilerin emeğini sömüreceğim, ben de emekçi kardeşimle gül gibi geçinip onu sömürürken, ezerken oyunu alacağım zevk sefa içinde yaşayacağım, iktidar olacağım. Bende her şeyin Allahtan olduğuna hayır ve şerrin ve fakirliğin yoksulluğun, iyiliğin, kötülüğün, güzelliğin, çirkinliğin, Allah'tan geldiğine inanacağım.

Böylece huzura kavuşacağım.

Döneklik denilen kurumun çıkış noktası böyle başlamış olabilir mi?