Bugün Dünya Engelliler Günü. Dünyayı bilmem ama ülkemizdeki engellilerin kendi sorunları yetmiyormuş gibi, biz kaynaklı engeller eklenince hayatları iyice zindana dönüyor.

Öyle Ampute Milli Takımı kurmakla kupa kaldırmakla hiçbir sorun çözülmüyor. Evet, onların en büyük engeli biziz aslında... Otobüste onlar için tahsis edilen yerleri bile biz işgal ediyoruz. Tretuarlarda görme engelliler için yürüyüş yolu yapılıyor ama on metre sonra karşılarına aydınlatma direği çıkıyor ya da o yola araç parkediliyor bir yüreği engelli tarafından...Çok az sayıda engelli vatandaşımız sanatsal ya da sportif faaliyetlere katılabiliyor. Çoğu yıllarca sokak yüzü görmeden hayatını kaybediyor. Çok önemli bir kısmı da şiddete maruz kalıp cinsel tacize uğruyor. Vatandaş, çoluğu-çocuğu, anası-babası dışarı çıkabilsin diye yeni yeni icatlar geliştirmek zorunda kalıyor. Düşünün; binasına kendi imkanlarıyla derme çatma asansör yapanlar bile var...

Tabi hükümetimizin çalmayla çırpmayla ve dolandırmayla ilgili o kadar çok sorunları var ki, bu konulara bir türlü eğilemiyor. Şu anda işleri başından aşkın o yüzden ne desek boş. Klasik olacak ama asıl engelliler onlar çünkü pis işler yüzünden ülkedeki asıl zorluklara bir çare bulamıyorlar...

Hatırlayın; Engelliler için düzenlenen bir konferansa katılan bir bürokratımız, "Şahsıma ait 6 çocuğum var. Elhamdülillah hiçbirinde hata yok" demişti. Engelli olmak bir hataymış gibi...Aslında bunu demesine şaşırmamalıydık çünkü asgari ücretle geçindiğini söyleyen ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini isteyen görme engelli vatandaşımıza: Görmediğin halde sana iş vermişiz daha ne istiyorsun? diyen bir sağlık bakanımız vardı bizim...Ve o bürokratın sözleri de bu zihniyetin yansımasıydı.

Engelli olmak ne bir suçtur ne de bir hatadır. Asıl suç, asıl hata, engellileri toplumun sırtında bir yük olarak gören o zihniyetlerde...