Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı bugün İstanbul'da yapıldı. Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan’ın konuşmasıyla genel kurul başladı. Daha sonra mikrofonu TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski aldı. Seçim sürecine ilişkin açıklamalarda bulunan Özilhan, " 31 Mart demokrasi sınavı oldu. Bu sınavda kimin ne not aldığını ileride tarih yazacaktır" dedi.

İşte Kaslowski ve Özilhan'ın açıklamalarından dikkat çevek ve gündem oluşturacak satır başları...

 Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Simone Kaslowski konuşmasında, Türkiye için Avrupa Birliıi ile birlikte olmanının önemine dikkat çekti. Kaslowski, özetle şunları söyledi:

Sayın üyeler TÜSİAD değerlerinden taviz vermeksizin bu günlere ulaştı. TÜSİAD bünyesinde 700’e yakın üyesiyle 4500 şirketi temsil ediyor. Çalışma gruplarımızda 3000 civarında uzman ve yönetici yer alıyor. Bu çeşitlilik ve derinlik sayesinde ülkemizin menfaatine olan pek çok görüş karşılık buluyor. Sürdürülebilir kalkınma için dünya ile entegrasyon, hukukun üstünlüğü, yüksek demokratik standartlar geliyor.

BU SENE POZİTİF BİR BÜYÜME ELDE ETMEK KOLAY OLMAYACAK

Uzun bir süredir seçim atmosferi içinde hareket ediyoruz. 31 Marttan sonra seçimsiz bir dönem olacağını ümit ediyorduk. Ancak yerel seçimler İstanbul’da yenilenecek ve seçim ortamı 3 ay daha uzayacak. Bu sene pozitif bir büyüme elde etmek kolay olmayacak. Son iki senede 4 seçim reform ve makroekonomi gündemine odaklanılmasını zorlaştırdı.

TATSIZ GELİŞMELER YAŞANIYOR

Küresel arka planda değişimler var. Ticaret savaşları, keyfi yaptırımlar gibi olumsuz tatsız gelişmeler yaşanıyor. Değerli konuklar ülkemiz son yıllarda olağanüstü sorunlarla karşılaştı. Bugün terörle mücadelede büyük başarılar kazanıldığını görüyoruz. Dış politikada zorlu süreçlerin eşiğindeyiz. S-400 ve Doğu Akdeniz konuları karşımızda duruyor. Bu konular ekonomimize olumsuz yansıyor.

AB İLE İLERLEMEYE İHTİYACIMIZ VAR

Ülkenin pusulasını, AB üyeliğine ayarlamalı ve o yönde ilerlemeliyiz. Biz AB deyince demokrasi, hukuk ve refah anlıyoruz. En önemli ekonomik partnerimiz olan AB ile ilerlemeye ihtiyacımız var. Elbette her türlü işbirliğinde milli çıkarlarımız doğrultusunda çalışmak esastır.

Değerli üyeler güvenlik olgusu iç ve dış güvenliği sağlamakla sınırlı değil. Ekonomik güven de var. Ekonomimizi doğrudan veya dolaylı etkileyebilecek tüm kurumlarımızda şeffaflık ve liyakat sağlanmalıdır.

Belirsizlik yatırım ortamına zarar verir. Yatırım iştahını azaltır. Türkiye’nin ciddi bir dış borcu var. TL’nin ciddi değer kaybı, borcu daha da ağırlaştırdı. Güveni sağlamak için alınan önlemlerin süratle hayata geçirilmesine ihtiyaç vardır.

Bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda dış borç hala yüksek enflasyon istenilen noktada değil. Rekabet gücümüzü artırmamız gerekiyor. Reformların hızla başlaması gerekli. Bu reformlar orta vadeli sonuçlar verse bile kısa vadede güven sağlamak için önemli.

Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan da konuşmasında İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptaline dikkat çekerek, bunun ülkemiz için bir demokrasi sınavı olduğunu vurguladı. Özilhan şunları söyledi: 

Sayın başkan, sayın divan, değerli üyeler, sayın basın mensupları hepinizi saygıyla selamlıyorum. Yıllardır seçim maratonlarından hepiniz yorgun düştük. Enerjimizi önünüzdeki 30 yılı konuşmaya derinde yatan sorunları konuşmaya ayırmalıyız. Seçimlere yapılan itirazların niteliği, seçim kanunlarının düzgün uygulanması konusunda herkesin kafasında soru işaretleri yaratmıştır. Sonuçlanması hiç alışkın olmadığımız kadar uzun süren 31 Mart seçimleri, her şeyden önce ülkemiz için önemli bir demokrasi sınavı oldu. Bu sınavda kimin ne not aldığını ileride tarih yazacaktır.

Toplumsal değişimin yakıcı olduğu, mevcut iktidarların ve liderlerin çetrefilli sorunlarla baş etmekte zorlandığı zamanlarda, toplumun önünü açan çözümleri ancak demokrasiler üretir. Bu bazen uzun vakit alır, çeşitli gel-gitler yaşanır ama sağlam temellere sahip demokrasiler, sorunlarına çözümü elbette bulurlar. İster yerel olsun, ister merkezi olsun, seçimlere şaibenin zerresinin düşmemesi demokrasinin mevcudiyetinin en büyük ispatıdır.

31 Mart İstanbul seçimleri çerçevesinde gündeme gelmiş olan iddialar, seçimlerin selameti konusunda geçmiş seçimlerde de dile getirilmiş olan şüpheleri yeniden akıllara getirmiştir. Umuyorum ki, Haziran ayında yenilenecek seçimler bu şüphelerin yersizliğini herkese kanıtlasın.

Seçim sonuçlarına itiraz, şüphesiz siyasi partilerin en doğal hakkıdır. Hepimiz bu hak arama özgürlüğüne saygı duyarız. Ancak, seçmen iradesine saygı duyulmasını da isteriz. Hakkaniyetli koşullarda seçim ve seçmen iradesi demokrasilerin tartışmasız en temel niteliğidir.

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ OLMADAN HİÇBİR ŞEY OLMAZ

Uygulamadaki aksaklıların seçimden sonra değil önce giderilmesi idarenin sorumluluğudur. Hukukun üstünlüğü olmadan hiçbir şey olmaz.Ekonomi de olmaz. Demokrasinin ilkeleri evrenseldir. Darbeler tarihine rağmen Türkiye’de demokrasi hep çalıştı. Dilerim tekrarlanacak olan İstanbul seçimleri demokratik olgunluğumuzu sergiler.