İzmir Ekonomi Üniversitesi Ekonomi  Bölümünden mezun olan genç girişimci Mehmet Özgü Manisalı Ayvalık'ta kurduğu Zeytinyağı üretim tesislerinde büyük bir başarıya imze attı. Manisalı ürettiği zeytinyağı ile dünya standartlarında 1. olan İtalya'ya rakip oldu. Manisalı'nın ürettiği zeytinyağı uluslararası yarışmada derece aldı. Zeytinyağı, soğuk sıkımla sofralara yeni bir tat getiriyor. İzmir Ekonomi Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunu Mehmet Özgü Manisalı, İtalya’daki Toskana Vadisi’nde zeytinyağı üzerine yapılan araştırmaları Türkiye’ye taşıdı. Dünyada nadir kullanılan ve zeytinyağını 25 derece sıcaklıkta sıkan makineyi ilk defa ülkeye getirdi. Ardından da Türk zeytinyağına dünyanın prestijli yarışmalarında ödül kazandırdı.

Yeniliğin, prestijin peşinden giden Mehmet Özgü Manisalı, Türk zeytinyağına hak ettiği gururu yaşatma hedefine odaklandı. İzmir Ekonomi Üniversitesi’ndeki eğitimi sırasında araştırmalarını yaptı, akademisyenlerine danıştı, projesini hazırladı. Başarılı bir girişimci olması için önünde bir engel kalmamıştı artık… Bir zamanların küskünleşen zeytinliklerinin ürünleri, bugün dünyadaki önemli yarışmalardan altın ve gümüş madalyalarla dönüyor. Manisalı’nın hedefi ise daha büyük; “Bir gün gelecek Akdeniz ülkelerine kendi markamla, kendi şişemle Türk zeytinyağını satacağım” diyor… Hikâyesi, kutsal kitaplara, Mitolojik tanrılara uzanan, günümüzün sağlık ve lezzet kaynağı “zeytin”in soğuk sıkım yolculuğuna hoş geldiniz…

- İzmir Ekonomi Üniversitesi'ni nasıl tercih ettin?

Denizli'de yaşıyordum. İzmir'de ilk vakıf üniversitesinin kurulduğunu öğrendim. İzmir Ticaret Odası'nın girişimiyle kurulan üniversite dikkatimi çekmişti. Benim hedefim de iyi bir girişimci olmaktı. İlk tercihimdi. İzmir Ekonomi Üniversitesi'nin vizyonu benim yolumla birleşiyordu. Bugün geçmişe baktığımda o yaşlarda ne kadar doğru bir tercih yaptığımı görüyorum.

- İzmir Ekonomi Üniversitesi'nde nasıl bir eğitim aldın?

Rektöre veya Mütevelli Heyet Başkanına çok kolaylıkla erişiyorduk. Üniversitemizde gerekli olan her imkânımız vardı. Görüşlerimizi hem akademisyenlerimizle hem de üst yönetimle çok rahat paylaşmanın avantajını yaşıyorduk. Her bilgiyi sorgulamayı ve araştırmayı öğrendik. 2001 yılında hepimizin elinde bir dizüstü bilgisayar vardı. O yıllarda kimin elinde bu imkân vardı ki? Teknolojiyi her zaman en üst düzeyde tutarak eğitim imkânı sağlayan bir üniversitede öğrenim görmenin avantajlarıyla çevriliydik. Akademisyenlerimizle çok yakın bir iletişimimiz vardı. Bu avantajları sonuna kadar kullandık ve kariyer yolculuğumuza iyi hazırlandık. Hedeflerime, ulaşmamdaki en önemli unsurlar; iki yabancı dil ve nitelikli bilgiye ulaşma gücüydü.

- Kariyer yolculuğun nasıl başladı?


İzmir Ekonomi Üniversitesi'ndeki ilk yılımdan itibaren ailemin zeytinlikleri üzerinde yeni projeler oluşturmaya başladım. Bu aşamada akademisyenlerimize danıştım, iş planları yaptım. Yenilikçi fikirleri, akademisyenlerimiz heyecanla karşılıyordu. Bu da benim içimdeki girişimciliği pekiştiriyordu. Üniversitemizde Sanal Kütüphane vardı. Bu sayede yurt dışındaki yeni uygulamaları yakından takip ediyordum.

- Projeni ne zaman hayata geçirdin?

2009 yılında zeytinliklerin içinde tüm yapılanmayı tamamladım. 2010 yılında ise Türkiye'nin ilk zeytinyağıkonsept otelini ve ilk soğuk sıkım zeytinyağı fabrikasını hayata geçirdim.

- Fikir nereden çıktı? Amaç sadece aile zeytinliklerini değerlendirmek miydi?

Türkiye'de zeytin hak ettiği yere bir türlü ulaşamıyor. Bu durum da beni üzüyordu. Akdeniz ülkelerinde üretilen zeytinyağının değeri tüm dünyada en üst düzeydeyken aynı coğrafyada yer almamıza rağmen Türk zeytinyağının değeri oldukça düşük durumdaydı. İtalya'nın Toskana bölgesinde butik üretim yapan tesislerin ürünleri 80-90 Avro iken Türk zeytinyağı ancak 3-5 Avro'ya satılabiliyordu. Bu çelişkinin nedenini bir şekilde anlamam ve Türk zeytinyağının değerini ortaya koymam gerekiyordu. Bunun için İtalya'daki butik zeytinyağı üreticilerini ziyaret ettim. Onlarla birlikte zeytin hasadına katıldım. Neyi nasıl yaptıklarını anladım. İtalya'da zeytin hasadına katılmak için 500-600 Avro kişi başı ödemeniz gerekiyor. Türkiye'de aynı sistem neden olmasın, dedim ve projemi hayata geçirdim.

- Onlarda olup da bizde olmayan neydi?

Öncelikle bu konuya hasattan başlayalım. Hasat yapılırken Türkiye'de ağaçlar sırıklarla dövülerek zeytinler düşürülüyor ve eski kakao çuvallarına konuyor. Akdeniz ülkelerinde butik üretim yapan yerlerde ise zeytin, elle veya makinalarla tek tek toplanıp kasalara konuyor. Bu da zeytinin okside olmasının önüne geçiyor. Çuvalların kötü kokularını zeytine geçmemesini sağlıyor.
Fabrikaya gelen zeytinler, Türkiye'de günlerce bekletiliyor, onlarda ise topladıktan 8 saat içerisinde çoktan sıkılmış oluyor.
Sıkım şekilleri de farklılık gösteriyor. Türkiye'de az zeytinden çok yağ alma çabası olduğu için sıcak su ekleyerek zeytin sıkılıyor. Akdeniz ülkelerinde ise kaliteli zeytinyağı üretmek tek hedef… Bu sebeple zeytinyağının kalitesini bozmayan soğuk sıkım tekniği uygulanıyor.
Üretilen zeytinyağları, Türkiye'de ağzı açık plastik tanklarda aylarca bekletiliyor. Böylelikle zeytinyağının karakteristik özelliği olan özel kokusu ve lezzeti uçup gidiyor. Ama bu durum Akdeniz ülkelerinde krom tanklarda ağzı kapalı halde koku ve lezzeti ilk günkü gibi bozulmadan saklanıyor.
Tüm aşamalarda böylelikle Türkiye zeytinyağı kalitesinde sınıfta kalıyor. Bu talihsiz kaderi bozma zamanı gelmişti. Artık Türkiye'nin de karakteristik özelliği en üst seviyede olan zeytinyağını üretmesi, dünyaya ulaştırması ve söz sahibi olmasının zamanıydı. Öz-Em Zeytinyağı bütün bu saydığım özellikleri taşıyarak üretiliyor.

- Kaliteyi nasıl tescillendirdin?


Zeytin Dostu Derneği'nin 4. Ulusal Naturel Sızma Zeytinyağı Yarışması'na katıldık. Öz-Em Zeytinyağı, 2010 yılındaki ilk hasadımızda böylelikle hem birincilik hem de ikincilik ödülünü kazanmış oldu. Zeytin Dostu Derneği, yarışmada İtalya'nın Regina kentinde bulunan ONAAO Laboratuvarında tadımı ve kimyasal değerlendirmelerini yaptırmıştı. Bu çok doğru bir yolda olduğumuzun ilk göstergesiydi. Bugüne kadar da Türkiye'de katıldığımız her yarışmadan madalya ile döndük.

Kalitemizin devamlılığını görmek için yurt dışındaki tat ve lezzet kalite yarışmalarına katıldık. Belçika'daki ITQI Yarışması'nda 2 altın yıldızı 2012, 2013 ve 2014 yıllarında üst üste kazanma başarısı gösterdik. Japonya'daki 'Olive Japan 2013' Yarışması'nda 3 ayrı ürünümüzle 3 gümüş madalyayı aldık. 53 yıldır Avrupa'nın en prestijli yarışmalarından olan Bordeaux'daki MondeSelection 2014'e katıldık. Buradan da gümüş madalya ile döndük. 2014 yılında bu yarışmaya dünyanın 38 ülkesinden 3 bin 163 ürün katıldı. Biz bu 3 bini aşkın ürün arasından sıyrıldık ve madalyayı aldık.

- Peki, madalyalar aynı zamanda yurt dışına kendi markanızla zeytinyağı satmanızı sağladı mı?


İhracatımız daha çok Uzakdoğu pazarına yönelik oluştu. Yaptığımız anlaşmalarla 2018 Aralık ayına kadar Çin'deki bir firmaya distribütörlük verdik. Buradan da Çin, Güney Kore ve Japonya'ya Türk zeytinyağını ulaştırıyoruz. 2015 yılı için 20 bin şişe göndermeyi hedefliyoruz.

Yurt içinde ise seçkin restoranların ve kafelerin şefleri gelip zeytinyağını tadıyorlar, belirlediklerini yıl içerisinde özellikleri değişmeden satın alma şansına sahip oluyorlar. Doğal ve özel ürünleri satan şarküteri ve butik mağazalarda şişelerimiz yer alıyor. İnternet sitemizden de tüm zeytinyağı ve zeytin çeşitlerimizi satışa sunuyoruz.

- Genellikle zeytinyağı fabrikalarının hemen yanında otel kurulmaz. Aynı bahçenin içinde fabrikanın hemen yakınında butik otel de var. Neden?


Zeytin hasadı döneminde gelen konuklarımızın bu ortama yakından tanık olmasını istedik. Konuklarımızın zeytinyağının üretim aşamalarını yaşamaları, ortak olmaları önemliydi. Üstelik soğuk sıkım gerçekleştirdiğimiz için Türkiye'de görülmemiş bir fabrikamız var. Sıcak sıkımdaki gibi koku da olmuyor.
12 odalı zeytin konseptli butik otelimizi fabrikamızla eş zamanlı olarak hizmete açtık. Odalarımızın her biri zeytin çeşitlerinin ismini taşıyor. Kıvırcık, Aşiyel, Gülümbe, Manzanilla, Marantelli, Emiralem, Uslu, Çakır, Memecik, Çelebi, Erkence, Kalamata isimlerini verdik. Böylelikle Türkiye'nin ilk zeytin konseptli oteli olduk. Bütün tablolarımızı, ünlü ressamların zeytin hasadını tuvale aktardıkları resimlerden oluşturduk. Otelimizi Türk mimarisinde kullanılan Harman Tuğlası ve ahşaptan inşa ettik.

- Bundan sonraki hedef ne olacak?

Aynı alanda 400 küçükbaştan oluşan bir çiftlik kurdum. Burada önümüzdeki yıllarda Dünyada Türk peyniri olarak bilinen köy peynirini üretmek istiyorum. Bu üretimde de yine aynı titizlikte çalışacağım, teknolojiyle Türk peynirini buluşturacağım.
Türk Zeytinyağını dünyadaki hak ettiği saygın yere getireceğim. Bir gün gelecek Akdeniz ülkelerine Türk zeytinyağını cam şişede, kendi markamla satacağım. Bugüne kadar ‘olmaz’ denilenleri oldurttum. İyi eğitimle yoğrulmuş girişimci ruhun bence yapamayacağı yoktur!
---
‘ZEYTİN’E DAİR…

Mitolojide Zeytin Kökleri;

Mitolojik devirde tanrıların kralı Zeus, tanrılar ve tanrıçalar arasında bir yarışma açar. İnsanlığa en güzel, en yararlı armağanı veren tanrı ya da tanrıçaya yeni kuracağı kenti armağan edeceğini söyler. Poseidon ile Athena, büyük bir hırsla yarışmaya hazırlanırlar. Deniz Tanrısı Poseidon, üç dişli mızrağını kayaya saplar ve insanları uzak diyarlara götürecek, savaş kazandıracak olan atı yaratır. Barış ve Bilgelik Tanrısı Athena ise, mızrağını toprağa saplar ve “Zeytin Ağacı”na dönüştürür. Kent halkı ve Zeus, “Zeytin Ağacı”nın büyük bir zenginlik olduğunu düşünür. Yarışmayı Athena kazanır. Bizler de zeytini, zeytinyağını…

Eski Yunan'da “Zeytin” kutsal ağaç olarak kabul ediliyordu.Zeytin tarımının sadece iyi ve dürüst insanlar tarafından yapılmasına izin verilirdi. Zeytin ağacına zarar verenler ölümle cezalandırılırdı. Zeytin ağacının yaprakları olimpiyatların simgesiydi.Şampiyonlar, zeytin yaprakları ile ödüllendirilirdi.

Zeytinyağı ise, dinsel törenlerde kutsal lambalarda yakılırdı. Kralların ve yeni doğan bebeklerin kutsanmasında kullanılırdı. Zeytin ağacı akıl ve zaferin, zeytin dalı barışın, zeytinyağı da saflık ve sadeliğin sembolü sayılırdı.

Kutsal Kitaplarda Zeytin;

Zeytin ağacı, tüm kutsal kitaplarda zikredilir. Tevrat ve İncil'de zeytin sözcüğü 140 kez geçiyor.

Zeytin ağacı İncil'de kutsal bir bitki olarak anılıyor. İncil’de İsa Peygamber'in gökyüzüne çıktığı Zeytin Dağı'nın eteklerindeki “GethsemaneBahçesi”nde bulunan 8 büyük zeytin ağacının onun dualarına, gözyaşlarına ve ölümüne tanık olduğuna yer veriliyor.

Tevrat'ta “Yahova”nın Musa Peygamber'e zeytinyağı ile seçkin parfümlerin karışımından olan Kutsal Mesih Yağı'nın (vaftiz yağı) reçetesini verdiği anlatılıyor.

Zeytin kelimesi Kur'an-ı Kerim'de 6 (altı) defa geçiyor ve “kutsal ağaç” olarak anılıyor. Kuran'da da zeytin ağacını, meyvesini, yağını öven ve kutsal kabul eden ayetler bulunuyor. Bu ayetlerde zeytin ağacının yine kutsal bir yer olan Sina Dağı'nda yetiştirildiği, sıkılarak yağının çıkarıldığı ve bu yağın yemeklere lezzet, hastalıklara şifa vermek için kullanıldığı yazılı…