TÜRKİYE Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Yücelen, Türkiye'nin dünyanın en iyi 10 ekonomisi arasına girme hedefine ulaşılması için ekonomisinin her yıl yüzde 7,2 oranda büyümesi gerektiğini söyledi.
TÜGİAD tarafından Mersin Hilton Otel'de düzenlenen 'Ekonomi Değerlendirme' toplantısında konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Yücelen, Türk ekonomisinin rakamlarının tatmin edici noktada olmadığını savundu. Yücelen, "Ekonomimiz yüzde 3 gibi bir rakamla büyüdü. 2015'te yüzde 3 öngörüyoruz. ABD, Asya, Afrika ülkeleriyle kıyaslayınca dünyadaki payımızın azalmakta olduğunu görüyoruz. 2023 hedefleri içinde dünya ticaretinde ilk 10'a girme hedefi var. Hedefimize ulaşmak istiyorsak dünya ticaretinden aldığımız payı iki katına çıkarmak durumundayız. 0,70-80'lerde pay alırken bunu yüzde 1,5'lara çıkarmalıydık. 2023'te hedefe ulaşmak için bırakın daha hızlı büyümeyi, dünyadan daha az büyüyoruz. Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmemiz için her yıl yüzde 7,2 büyümeliyiz. Biz ise yüzde 2,6 büyüyoruz. Artık tüm mücadeleler ekonomi üzerinden yürüyor ve maalesef dünyadaki gelir dağılımı düzeleceği yerde daha da bozuluyor. Aradaki uçurum daha da büyüyor. Türkiye gibi lider olma iddiası taşıyan bir ekonomide ve ülkede bizim özellikle ekonomik açıdan sağlam yürüyor olmamız gerek" dedi.
KONUT TASARRUFU İLAÇ OLMAYACAK
Türkiye ekonomisinde hep bir tasarruf lafının geçtiğine dikkat çeken Yücelen, tasarrufla ilgili finansal enstrümanlarda eksiklerin olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
"Konut alımlarında yüzde 15'lik yardımla bu tasarrufların konut alanına kaydırılması gibi bir politika belirlendi. Biz konutu tasarruf aracı olarak görmüyoruz. Bunun bir ilaç olmayacağını düşünüyoruz. Biraz daha enstrümanları genişletici, derinliği artırıcı tedbirlere ihtiyaç var ama halen çok sığ. Türkiye'de ekonomi sıkıntılı dönemlerde stok üretiyor. Fonlara eğilmezsek havanda su dövmüş oluruz. Ayrıca işsizlik fonundaki biriken 80 milyar TL'nin üzerindeki paranın sadece işsiz kalanların belli dönem işsizlik maaşlarını karşılamak için değil, devletin kenardaki rezervi olarak görmesi yerine bu nitelik uyuşmazlığını gidermek üzere işbaşı eğitimlerinde kullanılmasını istiyoruz. Niteliksiz personelin nitelik kazanmasını istiyoruz. İlgi duydukları, ihtiyaç olan alanlarda meslek eğitimi almaları gerektiğini düşünüyoruz."
TEŞVİK SİSTEMİNDEKİ ZİHNİYET DEĞİŞMELİ
Sadece mali politikalar için reel sektörün kurban edilmesinin doğru olmadığını kaydeden Yücelen, şöyle dedi:
"Türkiye uzun zamandır çoğunlukla iç tüketime ve ithalata dayanıyor. Tasarrufları bile konut satışları üzerinden artırmaya kalkarsanız iç tüketim büyür. Doğal olarak bizim iç tüketimimiz de ithalata bağlı olduğundan ithalatımız büyür ama ekonomimizin büyüdüğü anlamına gelmez. Sonra ekonomimizde imalat sanayinin katma değeri yüzde 15'e düştü yüzde 26'dan diye hayıflanırız. Artık üretemiyoruz diye hayıflanırız. Son 4 yılda büyümelerimizin özetine bakarsak yatırımlarda kamu ve özel yatırımlarda küçülmüşüz. Tüketimde de büyümüşüz. Diğer büyüme kalemlerine bakınca ihracat bir yıl eksi büyüyor bir sene artı büyüyor. Tüketim hiç eksiye düşmüyor. Halen bugün ekonomiyle ilgili bir şey söylenirse tüketici üzerinden mesajlar veriliyor. Artık teşvik sistemindeki zihniyet değişmeli. Bu yapısal dönüşüm paketinde de yer alan, stratejik sektörlerin seçilip bunların desteklenmesi gerekliliği şakaya gelmeyen ve acele edilmesi gereken bir konu. Hemen belirlenip çalışmalar yapılmalı. Teşvik ediyoruz diye tüm KOBİ'lere 3-5 kuruş para dağıtmayla ekonomi büyümüyor. Biz her patronluğu girişimcilik görmüyoruz, içinde inovasyon olmalı. İnovatif bakış açısı olmalı. Ülkemizde girişimcilik rakamı açıklanıyor hepsi restoran açıyor ve adı da girişimcilik oluyor. Dünyada bizi öne geçirecek sektörler desteklenmeli. Stratejik sektörler belirlenmeli. Örneğin robot sistemleri, güneş enerjisi, makineleri birbiriyle konuşturan teknolojiler artık dünyada çok rahatlıkla yapılabilecek teknolojiler. Bunlarla ilgili adım atmalıyız."

FOTOĞRAFLI