TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, Türkiye’de bir an önce su yasasının çıkarılması gerektiğini vurgulayarak, “Yaşamın olmazsa olmaz doğal varlıklarından biri de şüphesiz su. Ve tüm doğal varlıklarda olduğu gibi suyu da bütüncül bir yaklaşımla korumak ve kullanmak zorundayız” diye uyardı.
Türkiye, yer altı ve yer üstü su varlıklarının iyi su durumuna (suyun insan etkisiyle hiç bozulmamış hali) gelmesi amacıyla; su varlıklarının korunmasına bütünleşik yaklaşım getiren ve sürdürülebilir yönetim olanağı sağlayan AB Su Çerçeve Direktifi (SÇD) kapsamında Nehir Havza Yönetim Planlarını hazırlamaya ve uygulamaya başladı.
TEMA Vakfı bu direktiften hareketle, Türkiye’nin 2019 yılında 25 nehir havzasının yönetimine sivil toplumun katılımını artırmak ve havza yönetimi konusunda farkındalık yaratmak amacıyla AB Sivil Toplum Diyaloğu Hibe Programı kapsamında “Katılımcı Nehir Havza Yönetimi Projesi”ni hayata geçirdi.
Proje ortakları Avrupa Çevre Bürosu (EEB) ve Dünyanın Dostları Hırvatistan (FoE) ve Su Yönetimi Genel Müdürlüğü desteği ile birlikte şimdiye kadar çeşitli etkinlik ve eğitimler gerçekleştiren TEMA Vakfı, bu kez Ankara’da Kamu ve STK diyaloğunu arttırmak amacıyla Su Diyaloğu Toplantısı düzenledi.
Su varlıkları, katılımcı nehir havza yönetimi ve Su Çerçeve Direktifinin iyi uygulama örneklerinin anlatıldığı toplantıya, TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç ev sahipliği yaparken; proje ortakları ve Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı Mali İşbirliği ve Proje Uygulama Genel Müdür Vekili Bülent Özcan da toplantıda konuşmacı olarak yer aldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Ataç projeyi şu sözlerle anlattı:
"Su sıkıntısı olan bir ülke olarak kabul edilen Türkiye’nin su varlıklarının su politikalarıyla iyi bir biçimde korunmasını sağlamak artık bir zorunluluk.
"Bugün, Nehir Havza Yönetim Planları çerçevesinde Türkiye’de 25 nehir havza bölgesi belirlenmiş durumda; ancak ne yazık ki birçok kişi hangi havzada yaşadığını bilmediği gibi, havzasındaki su varlıklarının durumu konusunda da bilgi sahibi değil.
"Biz de TEMA Vakfı olarak hayata geçirdiğimiz “Katılımcı Nehir Havza Yönetimi Projesi” sayesinde Havza Yönetim Heyetleri ve su konusunda çalışmalar yürüten STK temsilcileri ile Havza Yönetimi ve Katılımcılık konusunda bilgilerimizi paylaşıyoruz."
Bugüne kadar gerçekleştirdikleri etkinlik ve eğitimlerden de söz eden Ataç, “Ülkemizin hayat damarları olan 25 nehir havzasının yönetimine sivil toplumun ve halkın katılımını güçlendirmek ve farkındalık yaratmak amacıyla çalışıyoruz. Bu kapsamda Havza Yönetim Heyetleri içerisinde ve tüm su yönetimi süreçlerinde katılımcılığın artmasını arzu ediyoruz” dedi ve ekledi:
"Nehir Havza Yönetim Planları doğrultusunda çalışmalara başlanan beş havzanın yalnızca yüzde 17’sinde su varlıkları iyi su durumunda. Dolayısıyla su varlıklarımızın durumu hakkında acil harekete geçmemiz gerekiyor.
"Bu, havzada yaşayan her vatandaş; havzada suyu kullanan her sektör ve suyun yönetiminden sorumlu her kurum için bir sorumluluk. Bu sorumluluk ancak etkin ve her düzeyde katılımcılıkla gerçekleştirilebilir.
"Bu anlamda havza yönetiminde katılımcılık olmazsa olmaz bir zorunluluk olarak öne çıkıyor. Mevzuatımızda su konusunda, SÇD’ye uygun olarak birçok uyumlaştırma çalışması yapılsa da hala bu mevzuata çatı oluşturacak bir su yasasına kavuşmuş değiliz.
"Umudumuz, Türkiye’nin acilen su yasasına kavuşmasıdır."
Toplantıda Avrupa Çevre Bürosu Su Politikaları Uzmanı Sergiy Moroz ve Dünyanın Dostları Derneği Hırvatistan (FoE) Željka Leljak Gracin ise iyi örnekler ve deneyim paylaşımı raporlarını katılımcılara sundu ve ekledi:
"Hırvatistan olarak, AB’ye katılım sürecinde zamanımız olmasına rağmen konuyla ilgili çalışan farklı makam ve kurumların Su Çerçeve Direktifi’ni zamanında uygulamaya geçirmesi konusunda başarısız olduk.
"Süreç içinde, farklı mevzuatların hazırlanmasında oldukça iyiydik fakat işin aslı şu ki; siyasi irade olmadan bu planları yürürlüğe koymak olmuyor. "Umarım Türkiye bizden daha iyisini yapar."
Toplantının son sunumunda iyi örneklere değinen Moroz ise ilgili tüm paydaşların ve kamuoyunun politika yapıcı süreçlere katılımının önemini belirterek, "Nehirlerimiz, göllerimiz ve akiferlerimizin nasıl korunduğuna ve yönetildiğine karar vermede katılımcı yaklaşımın önemini vurgulamak istiyoruz" dedi. (Fotoğraflı)