Hilal Sarı / İstanbul, 24 Nisan () – Türkiye Sinai Kalkınma Bankası’nın eski başekonomisti ve Dünya Executive’in Şef Ekonomisti Gündüz Fındıkçıoğlu, Türkiye bir erken seçime giderken Merkez Bankası’nın faizlerde artışa gitmesinin yurtdışı yatırımcıda “özgüven” sinyali olarak algılanacağını ve olası bir 50 baz puan faiz artırımıyla kurların seçim öncesi gerileyerek, stabil duruma gelmesinin beklenebileceğini söyledi.
Ekonomist Fındıkçıoğlu, erken seçim kararının ekonomik nedenlerle verildiğini ileri sürdü ve şu değerlendirmeleri yaptı:
"Veriler 2019’un bu ekonomik durumu kaldıramayacağını gösterdi; bu da seçmeni İyi Parti’ye doğru itecekti.
"Ekonominin geleceğinde çok fazla belirsizlik var. Geçen seneden alınan momentum ilk çeyrekte 7’nin üzerine taşıyacak.
"Ama mevsimsel düzeltmelerde Şubat ayından sonra momentum kaybına dönüşüyor.
"Alt kalemlere bakınca, ne ithalatta, ne sanayi üretiminde, ne de kredilerde bir iyileşme görmüyoruz; tam tersine bunun artık yaygın büyümeye işaret etmediği ortada.
"Geçen seneden miras alınan momentum ilk çeyreği kurtaracak ve Mart’tan itibaren yavaşlama olacak.
"Üçüncü çeyrek baz etkisi yüzünden ters yüz olma durumu bile mümkün. Dördüncü çeyrekte de heyecanla bekleyip göreceğiz, yağmur duasına çıkanlar olacak.
"Merkez Bankası ufak bir sinyal anlamında bir şey yapabilir. Geç likiditeye 25 puan ekleyebilir ama büyük ihtimal bunu yapmayacaktır. Kurlardaki artıştan dolayı faiz artışı yapma ihtimali arttı.
"Herşey normal gitseydi ve yıllardan beri gelen verilere bakıp akademisyen gibi davransaydık Merkez Bankası’nın faizleri, kuru stabilize etmek ve enflasyon kadar tutabilmek için belki 50 baz puan daha yukarıya çekme şansı var.
"Şu anda beklenen reel faiz 4.14. Bu reel faiz oldukça yüksektir. Bu sene olacak büyüme 4.5 - 5.0 olacak. Büyüme üzerinde reel faiz verirseniz ekonomiyi boğmaya başlarsınız.
"Bütün soru 50 baz puan daha yukarı atılabilir mi? Maksimum 100 puanlık bir alan olduğunu fakat şu anda hemen 100 puanlık alanını kullanmayacağını düşünüyorum.
"Çünkü gerek yok. Reel faiz 4.0. Normal şartlar altında, reel faizin 4.0, nominal faizin yüzde 14.0 olduğu bir yerden yatırımcı çıkmaz. Ama şartlar normal değil. Seçim oluyor, Ortadoğu hareketli.
"Tabii tüm bu yorumları enflasyonun yüzde 9.5 düzeyine bakarak söylüyoruz.
"Seçim döngüsünün içindeyiz. Birinci çeyrekte kamu bankalarının kredi artışı, özelin iki katından fazla. Ocak ayında birbirine yakın. Finansman iyi gitti. 
"Şubat’tan başlayarak durum değişmeye başladı ve kamu ve özel bankalar farklılaştı. Erken olmasının en iyi yanı, bu sürecin uzamayacak olması.
"Doların yüksek olmasının bir nedeni de parite.
"Merkez Bankası faizleri 50 baz puan artırırsa, ilk etkisi, erken seçim açıklandığında nasıl 4.0’e gerilediyse, ‘merkez seçime rağmen böyle davranıyor, kontrol merkezde’ algısı güçlenir ve dolar lira karşısında ilk etapta düşer.
"Ama bu aslında palyatif bir çözüm ve bana sorarsanız faiz açısından merkez bankası yanlış bir yerde durmuyor.
"Şimdiki etki sadece sinyal etkisi olur. 'Merkez Bankası hakikaten enflasyonla mücadelede özerk davranıyor. Burada çekinecek bir şey yok' diye düşünür yatırımcı.
"Biz de döviz açısından acilen bir sinyal vermemiz gerektiğini görürüz.
"Seçim öncesinde kurun gerilediğine daha önce de şahit olduk çünkü para giriyor. Soruyoruz nereden geliyor? Bilmiyoruz.
"Şirketlerin ihracat gelirlerini geri getirmeleri olabilir. 3-4 milyar dolar gibi bir para girip çıkarsa seçim öncesi bir hafta kuru geriletir. 2015’te körfez kaynaklı bir para girdiği söylenmişti. Nerden geldiğini bilemeyiz tabii.
"Dolarda 4.30 beklediğimiz bir yıla girdik. Lira hep enflasyon üzerinde değer kaybeder, standart bu...
"Kur hareketleri bir şaşkınlık yaratıyor, sanki lira son on yılda değer kaybetmemiş gibi. Oysa ki standardı bu. ‘Taper tantrum’ başladığından, yani Fed eski Başkanı Ben Bernanke konuştuğundan beri gelişen ülke paraları arasında hep negatif ayrıştık. Lira sistematik bir şekilde değer kaybediyor.
"Cari açık bence o kadar önemli değil ama net yurtdışı varlıkların durumu da negatif. Baktığımız zaman borçluluk yükü çok arttı. Cari açık da düşük değil. Dolayısıyla sürekli bir fonlama baskısı altında ekonomi.
"Bizim kurumuz enflasyonun daima 2-3 baz puan üzerinde değer kaybeder. Enflasyon yüzde 10.0 ise, lira sepet kur karşısında yüzde 12-13 değer kaybeder; bunu engellemesi çok zor.
"Bir sene para bolluğu olur, o zaman enflasyon üzerinde bir kayıp engellenebilir. Fakat bu durum son yedi sekiz yılda bir kere gerçekleşti.
"Kurdaki hareketle panik olmaya başlamak garip. Yıla zaten dolar/lira’da 4.30 beklentisiyle başladık. Tabii ki yükselişler olacak. Ve bu faizle falan tutulamaz.
"Seçime gittiğimiz için kur ile faiz arasında bir tercih yapılması gerekiyor. Döviz borçlusu kur yükselince ‘eyvah’ diyor. Faiz borçlusu faiz artınca ‘eyvah’ diyor.
"Faizlerin artıyor olma sinyali konutu doğrudan doygunluğa sokar.
"İstanbulda Türkiye’nin en son açıkladığı konut fiyatlarına göre İstanbul ve Ankara’da fiyatlar baş aşağı gidiyor. İzmir yukarı doğru gidiyordu ama geç başladığından, şimdi oradaki büyüme eğirişi de düzleşti.
"İstanbul’da konut fiyatları yüzde 4.8 artmış, enflasyon yüzde 10.0. Sizce bu iyi bir yatırım olabilir mi? Konut sektörünün bu arz fazlası erimeden toparlaması çok zor. Ana yerleri Kadıköy. 250 bine daire alınabiliyor artık."