Gülseli Kenarlı / İstanbul, 27 Ekim () - Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, “TCMB'nin para politikası duruşu enflasyon görünümüne göre şekilleniyor. Ancak şunu paylaştık enflasyon raporumuzda da... Biz hedefimizden, 2006 yılında enflasyon hedeflemesine geçtiğimiz dönemden bu yana baktığımızda, belli ölçüde sapmış durumdayız” dedi. Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, yılın 4'üncü Enflasyon Raporu'nda sunumun ardından ekonomistler ve basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Çetinkaya, "2017 enflasyon beklentisinin yarım puan yukarı çekilmesinin sebebi nedir?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Özellikle çekirdek enflasyonda ücret artışının enflasyonist etkilerinin ortadan kalkması önemli bir unsur. Talep koşullarını takip etmek gerekiyor. Seyri zayıf gidiyor ve TL cinsinden ithalat fiyatlarındaki gelişmeler önemli. İthalat fiyatları ve maliyet unsurlarından bahsederken döviz kuru bu bileşenlerden biri; buradaki olası oynaklıklar da, risk senaryolar da dikkate alınıyor. Uzun bir süredir aşamadığımız bir katılık var. Konuşmamda yapısal unsurlarla ilgili gıda ön plana çıktı ama onun tek bir bileşen olduğunu söylerken kastettiğim unsurlardan birisi de buydu. Örneğin, hizmet sektöründeki fiyatlardaki katılık, fiyatlama davranışlarındaki katılık bu unsurlardan birisi. Bu unsurların tamamını dikkate alarak bir güncelleme yaptık. Ağırlıklı yukarı yönlü etki değinmeye çalıştım, Türk Lirası cinsinden ithalat fiyatlarındaki yukarı yönlü güncelleme... Elbette ki bunda enerji fiyatlarındaki olası hareketlilik, döviz kurunda olası oynaklık etkili oluyor. Gıda enflasyonunda aşağı yönlü güncellemenin geçtiğimiz yıllar ve bu yılki seyir düşünüldüğünde makul ve elde edilebilir olduğunu düşünüyoruz. Bir miktar elbette çabayı da gerektiriyor. Tüm bu şartlar içerisinde 2017 yılı için bahsedilen unsurların ve risklerin birbirini dengelediğini ve yüzde 6.5'lik hedefin gerçekleştirilebilir olduğunu düşünüyoruz." "Sadeleşme büyük ölçüde tamamlandı" Murat Çetinkaya, "Faizlerin yönüyle ilgili son PPK'da (Para Politikası Kurulu), ilk defa yorumda bulundunuz, burada bir haftalık faizlerden mi söz ediyoruz?" sorusuna şöyle yanıt verdi: "Ağustos 2015'te açıkladığımız bir yol haritası vardı; bunun önemli bir bileşeni sadeleşme süreciydi. Biz sadeleşme süreciyle para politikası duruşunun daha net anlaşılabilmesini, likidite politikasının ve uygulama çerçevesinin daha basit ve öngörülebilir olmasını hedefledik. Yani, gelenekselin dışında yüksek frekansta ve sık alınan likidite kararlarıyla yönetilen bir likidite politika çerçevesi ve para politikası duruşuyla ilgili zaman zaman belirsizliğe yol açabilen birden fazla faiz üzerinden yapılan fonlamanın getirdiği belirsizliği ortadan kaldırmaya çalışacağımızı ifade etmiştik. Mart ayından bu yana para politikası adımlarıyla, küresel şartlar da başta olmak üzere enflasyon görünümü dahil burada riskleri dikkate alarak attığımız adımlar, çerçevesinde sadeleşmenin büyük ölçüde hedefine ulaştığını görüyoruz. Sadeleşmede nihai aşama çok basit bir biçimde, piyasa faizi ile Merkez Bankası ortalama fonlama faizinin birbirini yakınsaması ve bir tek politika faiziyle bizim fonlama yapmamız. Bu noktaya oldukça yakınız. Likidite uygulamalarını son derece öngörülebilir hale getirdik. Koridorun da geldiği noktada aslında mekanik bir biçimde atılan adımlarla birlikte ağırlıklı ortalama fonlama faizinin de nerede oluşacağı zaten görülmüş durumda. Biz sadeleşme adımları ve bir yandan da para politikası duruşuyla ilgili son Para Politikası Kurulu'nda yaptığımız tartışmalarda, piyasaya faizin yönüyle ilgili bir değerlendirme sunma ihtiyacının doğduğunu gördük. Sadeleşme büyük ölçüde tamamlanmıştır ve en uygun zamanda bizim tercihimiz, en kısa zamanda tamamlanması yönündedir.” "Alacağımız kararların yönü ve çapı mutlaka enflasyon görünümü ile şekillenecek" Sözlerini, "Bir sonraki adımın yönü ve zamanlaması ne olacak? Bizim hangi hızda ne yönde gideceğimizi belirleyecek tek unsur var, biz 'verilere bağlı olacak' dedik" diye sürdüren Çetinkaya, bunun yanıtının, "Merkez Bankası açısından enflasyon görünümünü etkileyen tüm veri gelişmeler" olduğunu vurguladı ve ekledi: "O yüzden önümüzdeki dönemde alacağımız kararların yönü ve çapı mutlaka enflasyon görünümü ile şekillenecektir. Bununla birlikte önemli bir faktör küresel piyasalardaki gelişmeler ve risk algısını dikkate alarak faizin yönü ile ilgili duruşumuzu net olarak ifade etmek istedik. Biz temkinli bir duruş içerisindeyiz. Para Politikası Kurulu, bugün itibarıyla mevcut enflasyon görünümü, beklentiler, enflasyonda hala hedefin üzerinde olduğumuz gerçeği ve küresel şartlarda para politikasındaki mevcut duruşun en uygun duruş olduğunu düşünmektedir. Önümüzdeki kararlar enflasyon görünümüne göre şekillenecek. Üst bant, ağırlıklı ortalama fonlama faizi sorularının da en kısa zamanda sadeleşmenin tamamlanmasıyla gündemden kalkmasını umuyor ve hedefliyoruz." Gıda Komitesi'nin çalışmaları ve "erken uyarı sistemi" Çetinkaya, Gıda Komitesi'nin çalışmaları soruları yanıtlarken de, "Gıda Komitesi, çalışmalarını 2 yıldır sürdürmekteydi; Merkez Bankası aktif olarak katkı sağlıyordu" diye anımsattı ve şöyle açıkladı: "Verilerin kullanılması konusunda, bu hafta yaptığımız toplantı ve sonrasında yaptığımız iletişimde de bunu ifade etmeye çalıştık. Orada erken uyarı sisteminden bahsediyoruz. Aslında bu çalışmalar Tarım Bakanlığı başta olmak üzere muhtelif kurumlarda var olan veriler, onların ortak çalışılması yönüyle bir süredir aktif olarak kullanılıyordu ancak biz komite kapsamında bu çalışmaları bir araya getirip daha etkin, eş zamanlı veriler, sistemsel ve teknolojik desteği alarak iki şeyi mümkün mertebe yakın takip etmek istiyoruz; arz gelişmeleri ve fiyat anomalileri… Çünkü Gıda Komitesi'nin çalışmaları üretim ve arz faktörleri kadar Türkiye'de piyasada, piyasa mekanizması ve oluşan fiyatlar ve var olduğunu düşündüğümüz fiyat anomalileriyle ilgili de çözüm üretme çabasıdır. Erken uyarı sisteminden kastımız, bunların eş anlı ve birlikte takip edilmesidir. Böylelikle piyasa gelişmeleri ister arz yönlü ister fiyatlama ve piyasa mekanizması ve fiyat anomalileri açısından olsun daha erken tespit edilebilecek ve komitenin koordinasyonundan gereken tedbirler alınabilecek. Önümüzdeki günlerde bu çalışma netleştikçe erken uyarı sistemine dair daha detaylı bilgi vermeyi umuyoruz." Enflasyon hedeflerindeki sapma Çetinkaya, "Merkez Bankası enflasyon hedeflerinde sapma oranı 200 baz puan civarı. Mevcut duruşla bu farkı kapatabileceğinize inanıyor musunuz? Sapma olduğu takdirde politika tepkiniz ne olur?" sorusuna da şu yanıtı verdi: Merkez Bankası'nın para politikası duruşu enflasyon görünümüne göre şekilleniyor. Ancak şunu paylaştık enflasyon raporumuzda da... Biz hedefimizden, 2006 yılında enflasyon hedeflemesine geçtiğimiz dönemden bu yana baktığımızda, belli ölçüde sapmış durumdayız. Bununla birlikte Merkez Bankası para politikası ve enflasyon hedefleri açısından değerlendirdiğimizde yüzde 5'lik hedefin, hala orta vade için ulaşılabilir bir hedef olduğunu, para politikasının burada elbette en başat araç olduğunu, bununla birlikte yapısal taraftan gelebilecek desteğin de bu süreci kolaylaştırıp, iktisadi faaliyetin muhtelif döngüleri de dahil, muhtelif faktörler dikkate alındığında olası ödünleşimleri azaltma ihtimali ve gücü olduğunu düşünüyoruz. Zaten öngörülerimiz de bu yönde şekilleniyor." Döviz kurları Merkez Bankası Başkanı, döviz kurlarındaki yukarı yönlü gelişmelerin anımsatılması üzerine şu değerlendirmelerde bulundu: "Döviz kuru ve para politikası genel çerçevesi açısından benzer noktada.Bizim reel veya nominal bir kur hedefimiz yok. Döviz kurunda belli bir seviye gözetmiyoruz. Ancak oynak önemli. Türkiye'de döviz kuru geçişkenliği benzer ülkelerle kıyaslandığında yüksek. Burada belli bir hassasiteyimizin olması doğal. Kurun geçişkenliğinde standartta mekanik bir mekanizma yok. O yüzden kur gelişmeleri ve oynaklığı dikkate alırken biz oynaklık düzeyini, beklentilerin nasıl etkilendiğini, varsa asimetrik etkileri, o dönemdeki kar marjlarını ve fiyatlama gücünü dikkate alırız. Örneğin, halihazırda bulunduğumuz konjonktür, iç talebin ılımlı seyri nedeniyle kısa vadede döviz kuru geçişkenliğini bir miktar sınırlıyor." "Beklentileri bozarsa para politikası duruşu çerçevesinde tepki veririz" Değerlendirmesinin devamında, "Döviz kurundaki gelişmeler enflasyon görünümünü olumsuz etkilemeye başlarsa, fiyatlama davranışlarını ve beklentileri bozarsa para politikası duruşu çerçevesinde tepki veririz" diyen Çetinkaya, "Finansal istikrar boyutu, ikincil... Burada piyasada derinliğin kaybolması veya sağlıksız fiyat hareketlerinin oluşması gibi dönemsel anomaliler oluşursa bunlar da elbette Merkez Bankası açısından yakından takip edilir. Bu ayki faiz kararında maliyet unsurları ve kur gelişmeleri etkili oldu. Yalnız sadece kura atfetmek eksik bir değerlendirme olur. Biz genel görünüme dikkat ederek, bu çerçevede bu ay kararımızı bu yönde, yani bekleme yönünde şekillendirdik" diye ekledi. Enflasyon sepeti Murat Çetinkaya, temel enflasyon göstergesi olarak kabul edilen tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) hesaplamasında kullanılan sepette gıdanın ağırlığına ilişkin bir çalışma olduğunun hatırlatılması üzerine de, "Sepet tartışmasının bittiğini anlıyoruz. Merkez Bankası olarak böyle bir çalışmanın yapıldığına dair bir bilgimiz yok" dedi ve ekledi: "Bildiğimiz kadarıyla dönem dönem yapılan değerlendirmeler var. Etkileri yıllar içerisinde gerçekleşti. Nispeten minör etkilerdir. Hanehalkı anketi gibi muhtelif bilgi kaynakları, uluslararası istatistik standartları çerçevesinde değerlendirilir. Herhangi bir değişikliğin düşünülmediği net olarak söylendi. Bizim bakışımız gıda konusuyla ilgili enflasyona gelen oynaklık... Bu oynaklığın beklentileri bozma etkisi... Bu oynaklığın azaltılabilmesi için varsa konjonktürel ve yapısal tedbirlerin hayata geçirilmesi... Bunun genel refaha etkisinin yüksek olduğunu düşünüyorum. Sadece enflasyonda fiyat istikrarı meselesi değil. Hem üretici hem tüketici açısından daha uygun bir dengenin oluşması. Biz zaten para politikası tepkimizi veririz. Yapısal unsurlardan ne kadar işimiz kolaylaşırsa o kadar kalıcı olarak fiyat istikrarına gitme imkanımız artar. Bizim gıda meselesine bakışımız temel olarak böyle. Ölçümle ilgili herhangi bir değerlendirmemiz ve ilave bir bilgimiz yok." Çetinkaya, “Enflasyonda düşüş beklentisi için kimin ikna edilmesi elzem görülüyor?” sorusuna ise bütün finansal unsurların ikna edilmesi gerektiğini belirterek yanıt verdi. Çetinkaya, yıl sonu büyüme rakamlarının sorulması üzerine de, finansal faaliyetlerin üçüncü çeyreğin ardından toparlanmaya başldığını ifade ederek, "Şu anki veriler burada bir miktar toparlanma görüldüğüne işaret ediyor. Bugün itibariyle bizim beklentimiz dördüncü çeyrek bu anlamda bir miktar toparlanmayla ılımlı bir büyüme seviyesiyle 2016’yı tamamlayacağımızı tahmin ediyoruz" dedi. Hedeflemeler başladığından bu yana hiç tutturulamadı

Merkez Bankası'nın enflasyon hedeflemesine başladığı 2006 yılında bu yana enflasyon hedeflerinin hiç tutturulamadığı dikkat çekiyor. Merkez Bankası'nın açık hedeflemeye geçtiği 2006 yılında yüzde 5.0 hedef koymasına karşılık, gerçekleşme yüzde 94 sapma ile 9.7 oldu.

Enflasyon hedefindeki sapma 2007 yılında yüzde 110 oldu. Hedefteki sapmanın en yüksek olduğu yıl ise 2008 oldu. 2008 yılında hedef yüzde 4.0 olarak belirlenmesine karşılık, yıl sonunda enflasyon yüzde 152 sapma ile yüzde 10.1 olarak gerçekleşti.

Küresel finansal krizin etkili olduğu 2009-2010 yıllarında ise enflasyon hedeflerindeki sapmalar negatif oldu. Krizin etkilerinin görüldüğü 2009 yılında enflasyon hedefinde sapma yüzde -13.3, 2010 yılında ise yüzde -1.5 oldu. Enflasyon hedefindeki sapma oranları, 2011'den itibaren sırasıyla yüzde 8.0, yüzde 24 ve yüzde 48 oldu.

Görüntü Dökümü:
-------------------
- Çetinkaya’nın açıklamaları
- Detaylar