Muhammed KILIÇ/İSTANBUL, () - ABD'li rahip Andrew Craig Brunson'ın yargılanması ve ardından verilen ev hapsi kararının kaldırılmaması nedeniyle ABD ile Türkiye arasında oluşan gerilim, ekonomik yaptırımlara dönüştü. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ali Murat Kırık, döviz kurundaki dalgalanmayı ve Türkiye'nin aldığı mali disiplinle ilgili kararları muhabirine değerlendirdi. Doç. Dr. Kırık, doların hızlı yükselişinin ardından yeniden düşüşe geçmesine ilişkin, "Türkiye, doğru iletişim stratejilerini kullanarak, krizi bertaraf edecek adımlar atmıştır. Yerli- milli üretimin teşvik edilmesi ve Türk malı ürünlerin kullanılması açısından iktisadi kriz, öze dönme ve yabancı yatırımcının ilgisini çekme noktasında önemli temel oluşturmuştur" dedi. 
İzmir'de, FETÖ ve terör örgütü PKK adına suç işlediği ve casusluk yaptığı iddiasıyla tutuklanarak, hakkında 35 yıl hapis cezası istemiyle dava açılan ABD'li rahip Andrew Craig Brunson'ın yargılanması, Türkiye ile ABD arasında krize neden oldu. ABD'nin serbest bırakılması talebinde bulunduğu rahip Brunson, yargılandığı davada adli kontrolle yurt dışı yasağı konularak, ev hapsine alındı. Brunson'ın ev hapsi ile yurt dışı yasağının kaldırılmasına yönelik talepler mahkemece reddedildi. Bu gelişmelerin ardından ABD ile Türkiye arasında gerginlik, krize dönüştü. Türkiye ile ilgili ekonomik yaptırım paketini uygulamaya koyan ABD, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün ABD’de olabilecek mal varlıklarına el konulması kararını alırken, bunlarla ticaret yapılmasını da yasakladı. Bu sürede dolar kuru hızla yükseldi ve 7,24 bandına kadar ulaştı. Kısa sürede mali disiplin ile ilgili alınan tedbirler, piyasaları rahatlattı ve dolar kuru, düşüşe geçti. 
'BAŞARILI SÖYLEM VE DOĞRU İLETİŞİM STRATEJİSİ ETKİLİ OLDU'
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ali Murat Kırık, başarının anahtarının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Dolarları bozdurun' çağrısı olduğunu söyledi. Doç. Dr. Kırık, bu çağrının ardından yurt genelinde kampanyalar başlatıldığına dikkat çekerek, şunları söyledi:
"ABD'li rahip Andrew Brunson'a ev hapsi ile yurt dışına çıkış yasağının verilmesi ile üzerine iki ülke arasında adeta ekonomik bir savaşa dönen Türkiye- ABD ilişkileri doğru ve etkili kriz iletişimiyle birlikte Türkiye lehine sonuçlanmıştır. Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere siyasi parti liderleri, sivil toplum kuruluşları, Türkiye'nin önde gelen şirketlerinin yöneticileri ve şüphesiz medya mensupları da kriz yönetimini başarıyla gerçekleştirmiştir. Türkiye'ye yönelik yürütülen savaş özellikle sosyal medya ve internet ortamında da etkisini hissettirmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Dolarları bozdurun' çağrısı ve 'Biz savaşa hazırız' cümlesi vatandaşlar tarafından da olumlu bir şekilde karşılanmıştır. Nitekim Erdoğan'ın kullandığı beden dili, jest ve mimikleri hatta söylemleri iletişim stratejisi açısından gayet tatminkar olmuştur. Sosyal medya üzerinden yapılan duygu analizi neticesinde doların en yüksek seviyede olduğu zaman dilimlerinden bile vatandaşların büyük çoğunluğu kaygı duymamıştır. Burada başarılı söylem ve doğru iletişim stratejisi güdülmesi son derece etkili olmuştur."
'VATANDAŞLARIN GÜVEN DÜZEYİNİ ARTIRDI'
Muhalefetin desteğinin de önemine değinen Doç. Dr. Kırık, özellikle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamalarının sosyal medyada karşılık bulduğunu belirterek, "Erdoğan tarafından dile getirilen 'boykot' çağrısı muhalefet cephesinden de olumlu karşılanmış ve böylelikle milli ruh yeni baştan hayat bulmaya başlamıştır. Siyasi parti liderleri devletin yanında yer aldıklarını belirtmiş özellikle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hükümete tam destek verdiğini açıklamıştır. Bahçeli'nin 'Bayrak düşmeyecek, Türkiye kaybetmeyecektir' ifadeleri sosyal medyada da büyük yankı uyandırmış, vatandaşların güven düzeyini artırmıştır" dedi.
'SOSYAL MEDYADAN TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ GERÇEKLEŞTİRİLİYOR'
Sosyal medyada manipülatif bilgiler paylaşılarak, halkın psikolojik olarak yıpratılmaya çalışıldığını savunan Doç. Dr. Kırık, şunları söyledi:
"Bu süreçte sosyal medya yine manipülatif ve dezenformatif içeriklerin paylaşılması için kullanılmış, vatandaşta korku atmosferi ve panik havası yaratılmaya çalışılmıştır. Birtakım anonim hesaplar üzerinden gerçekleştirilen döviz kurlarına yönelik spekülatif içeriklerle halk üzerinde psikolojik baskı kurulması amaçlanmıştır. Çünkü sosyal medya üzerinden toplum mühendisliği gerçekleştirilmektedir. Bu algının oluşturulması adına özellikle Amerika lokasyonlu hesaplardan paylaşımların gerçekleştirildiği tespit edilmiştir. Bu tarz olumsuz algı oluşturacak 346 sosyal medya hesabının tespit edilmesi ve konuya yönelik tahkikat başlatılması sosyal medyanın hayatımızdaki yerini de açık bir şekilde gözler önüne sermektedir. Günümüzde ekonomik savaşlar kadar dijital savaşlar da gerçekleşiyor. Ancak kullanıcıların giderek daha iyi bir dijital okuryazar olduğunu söyleyebilmek mümkün. Açılan hesapları araştıran, sorgulayan ve irdeleyen bir kitle var artık."
'YERLİ TEKNOLOJİ TEKRAR GÖZDE DURUMA GELDİ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'boykot' çağrısının karşılık bulduğunu vurgulayan Kırık, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'boykot' çağrısına Türkiye'nin önde gelen firmaları da hemen cevap verdi. ‘#ABDyeReklamVerme’ adı verilen kampanya medyada da yankı buldu. Firmalar, belediyeler artık Amerika merkezli sosyal paylaşım ağlarına reklam vermeyeceğini açıkladı. Bilindiği üzere 35 milyar dolar reklam gelirine sahip olan sosyal medyanın aşağı yukarı 1 milyar dolarını Türkiye oluşturmaktaydı. Bu boykot kararıyla birlikte bu değer Türk ekonomisi içerisinde kalmış oldu. Yerli malı kullanımı arttı, yerli teknoloji tekrardan gözde duruma geldi" diye konuştu.
'İKTİSADİ KRİZ ÖZE DÖNMEDE TEMEL OLUŞTURDU'
Krizin yerli ve milli üretimi teşviki açısından tetikleyici öneme sahip olduğunu belirten Doç. Dr. Kırık, Türkiye tarafından atılan somut adımların önemine değinerek, şunları kaydetti: 
"Katar, Almanya, Irak gibi ülkeler Türkiye'nin yanında olduğunu belirterek, ekonomik yatırımlar yapılacağının sözü verildi. Özellikle Katar, 15 milyar dolar yatırım yapacağını ifade etti. ABD menşeli ürünlere Türkiye tarafından ek vergi yükü getirilmesiyle birlikte Türkiye'den satın alınan çelik ve alüminyumda gümrük vergisinin iki katına çıkarılmasına onay veren Trump'ın restine restle karşılık verilmiş oldu. BDDK'nın, swap işlemlerinde öz kaynak sınırını yüzde 25'e düşürmesi de dövizin giderek değer kaybetmesini sağlamıştır. Kısacası Türkiye iyiye doğru giden bir ekonomik yapının fitilini ateşlemiş, doğru iletişim stratejilerini kullanarak krizi bertaraf edecek adımlar atmıştır. Ayrıca yerli-milli üretimin teşvik edilmesi ve Türk malı ürünlerin kullanılması açısından bu iktisadi kriz öze dönme ve yabancı yatırımcının ilgisini çekme noktasında önemli bir temel oluşturmuştur. Bu yaşananların tümü doğru kriz yönetimi ve etkili iletişim stratejisinin son derece önemli olduğunu gözler önüne sermiştir."

FOTOĞRAFLI