Gedik Yatırım’ın hazırladığı Araştırma Strateji Raporu’nda, Türk ekonomisinde “2019’daki dengelenme sonrasında 2020’nin toparlanma yılı olmasının muhtemel olduğunun altı çizilirken, enflasyonun yılın ikinci yarısı itibariyle tek haneli seviyelere yaklaşmaya başlayacağı” belirtildi.
Türkiye ekonomisinde 2019’daki dengelenme sonrasında 2020’nin toparlanma yılı olacağının belirtildiği  “2020 Dengelenmeden Toparlanmaya Geçiş” başlıklı raporda; enflasyonun 2020’nin ilk yarısı boyunca ağırlıklı olarak yüzde 10-12 aralığında dengeleneceği, yılın ikinci yarısından itibaren ise tek haneli seviyelere yaklaşmaya başlamasının beklendiği belirtilirken Borsa İstanbul’un orta ve uzun vadede önemli bir getiri potansiyeli taşıdığı tahminini vurgulayan raporda, TÜFE’nin yılın ilk altı ayında ağırlıklı olarak yüzde 10-12 bandında dengeleneceği, yılsonunda da yüzde 9.6 seviyesinde olacağı öngörülüyor.
Gedik Yatırım’ın aktif büyüklüğünün 978 milyon lira, özsermaye büyüklüğünün de 144 milyon lira seviyesinde bulunduğunu açıklayan Gedik Yatırım CEO'su Onur Topaç, 2019 yılı Strateji Raporlarında yer alan tahminlerin isabetliliği ile ilgili olarak ; “2019 Yılı ve 2019 Dördüncü Çeyrek Dönemine ilişkin Strateji Raporlarımızda, 2019 yılında Türkiye ekonomisinin pozitif büyüme gerçekleştireceği; BIST-100 endeksinin 110-115 bin seviyesinde, dolar/liranın ise 5.95-5.98 seviyesinde yılı tamamlayacağını öngörmekteydik. BIST-100 endeksi 114 bin 425 ve dolar/lira 5.95 seviyelerinden kapanış yaparken; öncü göstergeler 2019 yılı için pozitif büyümeyi işaret etmekte”dedi.
Gedik Yatırım Genel Müdürü Metin Ayışık da, “Türkiye’nin büyümesini sağlayacak başlıca kaynaklardan biri olan sermaye piyasaları ülkemizin finansmana erişim için büyütmek zorunda olduğu en önemli kanalların başında geliyor” dedi.
 Ayışık küresel piyasalar hakkında da şunları ifade etti : “2019 başında küresel para politikasına ilişkin aşırı sıkılaşma yönündeki endişeler yılın ikinci yarısında yerini, özellikle ABD-Çin arasındaki ticaret gerginliğinin küresel büyüme üzerinde artırdığı aşağı yönlü riskler sonrasında, genişleyici para politikası adımlarına bıraktı. Kasım 2020’de gerçekleşecek olan ABD Başkanlık seçimleri göz önüne alındığında, yakın dönemde artan küresel risk iştahının 2020’de de yüksek kalmayı sürdürmesi; bununla birlikte küresel finansal koşullarının da gelişmekte olan ülkeleri destekleyici şekilde devam etmesi muhtemel görünmekte.”
2020’nin Türkiye ekonomisi için toparlanma yılı olacağını beklediklerini belirten Ekonomist Erol Gürcan, “Türkiye ekonomisinde 2018’in ikinci yarısından 2019’un ilk yarısına kadar devam eden dengelenme eğilimi, 2019’un ikinci yarısı itibariyle yerini kademeli bir iyileşmeye bıraktı. Önümüzdeki süreçte, ekonomik büyüme tarafında baz etkilerinin de destekleyici olacağı, enflasyonun önemli bir süre düşük çift haneli seviyelerde dengelenip, 2020’nin ikinci yarısı itibariyle tek haneli seviyelere yaklaşmaya başlayacağı, cari dengenin tarihsel ortalamalara kıyasla daha sürdürülebilir ve yönetilebilir seviyelerde seyredeceği bir döneme gireceğimizi öngörüyoruz” dedi.
Gürcan, “Dengelenmeden toparlanmaya geçiş sürecinin hızı ve kalıcılığı açısından ülke risk priminin, güven endekslerinin, jeopolitik gelişmelerin ve dış ilişkilerin seyrinin de önemli belirleyiciler olmasını beklemekteyiz” diye ekledi.
 Borsa İstanbul hakkında değerlendirmelerde bulunan Gedik Yatırım Araştırma Direktörü Ali Kerim Akkoyunlu, “Küreselde yüksek seyreden risk iştahı, Türkiye ekonomisinin dengelenmeden toparlanmaya geçiyor oluşu, Türk Varlıkların değerlemeler açısından cazip seviyelerde olmayı sürdürmesi, liranın görece istikrarlı bir görünüm sergilemesi ve ülke risk primindeki düşüşün sürme potansiyeli gibi gerekçelerle Borsa İstanbul’un orta-uzun vadede önemli bir getiri potansiyeli taşıdığını düşünüyoruz” dedi.
 Akkoyunlu, “2020’de endeksin 140 bin ve üzeri seviyelere hareketlenmesini olası öngörüyor; endeksle korelasyonu yüksek olan ve uzun süredir iskontolu seviyelerde işlem görmekte olan hisselerin öne çıkabileceğini değerlendiriyoruz”  diye ifade etti.
Rapora göre 2020 yılında ;
“Türkiye ekonomisine dair öncü göstergeler 2019’un 4. çeyreğindeki toparlanmanın sürdüğünü işaret ediyor.
“Merkez Bankası’nın (TCMB) önden yüklemeli faiz indirimlerinin ekonomik aktiviteye gecikmeli yansıyacak olması ve baz etkileri 2020’de büyümeyi destekleyecek.
“Hissedilen büyüme performansının, kaydedilen büyüme performansından daha düşük olacağı öngörülüyor.
“Büyüme tahmini yüzde 4.5 seviyesinde.
“Tüketici fiyatının (TÜFE) yılın ilk altı ayında ağırlıklı olarak yüzde 10-12 bandında dengeleneceği; yılın ikinci yarısında ise hafif aşağı yönlü bir eğilimle birlikte enflasyonun yüksek tek haneli seviyelere yönelmesi beklenmekte.
 “Yılsonu TÜFE tahminimiz yüzde 9.6 seviyesinde.
“Ekonomik büyümede beklenen toparlanma eğilimiyle birlikte cari dengenin yılın ilk çeyreğinden itibaren yeniden açık vermeye başlaması bekleniyor.
“Mevcut gerçekleşme ve eğilimleri dikkate alarak cari denge/GSYH oranının yıl sonunda yüzde 1.8 küçüleceği tahmin ediliyor.
“Ekonomide beklenen toparlanma eğiliminin vergi gelirlerinde otomatik dengeleyici olması ve bütçedeki tek seferlik gelir ihtiyacını azaltması bekleniyor.
“Dengelenme sürecinde kullanılan manevra alanının yeniden güçlenmesi açısından 2020’de bütçenin sürdürülebilirliğine ilişkin oluşacak görüntü kritik.
“2020-2022 Orta Vadeli Programı’nda bütçe açığı / GSYH oranı tahmini olan yüzde 3.0 sınırının aşılmaması önemli.
“Bütçe açığı / GSYH oranının 2019 ve 2020 yıllarında - yüzde 2.9 seviyesinde olacağı tahmin ediliyor.
“Politika faizindeki güçlü indirimlerinin finansal koşullardaki sıkılığı azaltıcı etkisinin reel ekonomiye gecikmeli yansıması da işsizlik tarafında görülecek potansiyel iyileşmenin diğer temel göstergelere kıyasla daha kademeli kalmasına neden olabilir.
“Ortalama işsizliğin yıl sonunda yüzde 11.7 ile tarihsel ortalamalara yakınsaması bekleniyor.
“Ekonomideki dengelenme nedeniyle yatırımların zayıf seyretmesinin döviz ihtiyacını azaltıcı etkisiyle 2019 yılında borç çevrim oranları ve borç stoğu geriledi.
“Türkiye ekonomisine ve piyasalarına ilişkin göstergelerin ve yatırım algısının zorlu bir süreçten geçtiği dönem boyunca dış borç çevriminde herhangi bir sorunla karşılaşılmaması, Türkiye ekonomisinin şoklara karşın dirençli yapısını göstermekte.
“Kısa vadeli “asıl” borç stoku: 57.4 milyar dolar.
“Bir yılda çevrilmesi gereken “asıl” döviz ihtiyacı tahmini: 71.9 milyar dolar.
“Endeksin 140.000 ve üzeri seviyelere hareketlenmesini olası görüyor.
“2019 başında küresel para politikasına ilişkin aşırı sıkılaşma yönündeki endişeler yılın ikinci yarısında yerini, özellikle ABD-Çin arasındaki ticaret gerginliğinin küresel büyüme üzerinde artırdığı aşağı yönlü riskler sonrasında, genişleyici para politikası adımlarına bıraktı.
“2020 yılına başlarken birçok merkez bankasının, son altı aylık dönemdeki genişleme adımlarının ardından, ‘bekle-gör’ politikasına geçtiği görülmekte.
“Merkez bankalarının kurduğu temel iletişimden hareketle kayda değer bir süre daha (en azından 3-6 ay) ekstra genişleme adımı görülmese de küresel çapta faizlerin düşük kalması oldukça güçlü bir olasılık.
“Para politikalarında atılan genişleyici adımların gecikmeli etkileri ile başta ABD-Çin arasındaki ticaret gerginliğinde ara da olsa bir çözüm bulunması küresel ekonomik aktiviteyi destekleme potansiyeli taşımakta.
“Önümüzdeki ABD Başkanlık seçimleri dikkate alındığında küresel risk iştahının 2020 yılında da genel olarak yüksek kalması muhtemel görünmekte.
“Yakın dönemde öne çıkan gelişmelerin (gelişmiş ülke merkez bankalarının genişleyici politika hamleleri ve ABD-Çin arasında sağlanan ara anlaşma) önemli ölçüde Gelişmekte Olan Piyasalar (GOP) lehine olduğu söylenebilir.” (Fotoğraflı)