OrganiCasa markasıyla, sertifikalı organik ürün üreten ve pazarlayan Maki Doğa Ürünleri’nin CEO’su Tufan Atalayman, “Bir ürün ancak sertifikalı ise organiktir” diye uyardı ve yalnızca Tarım ve Orman Bakanlığı’nın denetimindeki sertifikalandırma sürecinin, tüm tüketiciler için önemli bir güvence olduğunu vurguladı.
Atalayman, tüm organik ürünlerin sertifikalandırıldığına işaret ederek, “Organik ürünün sertifikasını sorun, sertifikalı ise güvenin” çağrısı yaptı. Organik ürünlerin, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sertifikalandırıldığına dikkat çeken Atalayman, “Tarım ve Orman Bakanlığı’nın denetimindeki sertifikalandırma süreci, tüm tüketiciler için önemli bir güvencedir. Organik ürün alırken, sertifikasını sorgulamak, tüketicinin hakkıdır; piyasadaki bir ürün ancak sertifikalı ise organiktir” dedi.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, Türkiye genelinde yetkilendirdiği 37 kontrol ve sertifikasyon kuruluşu (KSK) bulunduğuna işaret eden Atalayman, “Bu kuruluşlar, 5262 sayılı “Organik Tarım Kanunu” hükümleri çerçevesinde, başvuran şirketlerin, tüm üretim, paketleme, dağıtım süreçlerini, belirli kurallar çerçevesinde inceledikten sonra sertifikalandırma işlemlerini tamamlayıp, sertifikayı verir. Bu işlemin ardından, sertifikalı şirket organik ürünler konusunda güvenilir kuruluştur” diye açıkladı.
Organik ürünlerdeki, “Organik Tarım” logosunun insan ve çevre sağlığını koruyan üretim tekniklerin kullanıldığının garantisi olduğunu vurgulayan Atalayman, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bu konudaki uyarısını da anımsattı:
“Yüzde 100 doğal, hormonsuz, hakiki, köy ürünü, saf, gibi tanımlanan ürünler organik ürün değildir. Tüketiciye ürün hakkında hiçbir garanti vermez. Organik ürünlerin etiketi ve logosu, reklam ve tanıtımı; sahte, yanıltıcı olamaz ve tüketiciyi yanıltacak yazı, resim, şekil ve
benzerlerini içeremez. Bu nedenle organik ürün alırken mutlaka ürünlerin etiketi ve logosuna dikkat etmeliyiz.”
Maki Doğa Ürünleri Kurucu Ortağı Taylan Atalayman da, organik ürün üretimi ve sonraki aşamalarda kimyevi gübre, zirai ilaç pestisitleri kullanmadıklarının altını çizerek, “Biz temiz ürünler üretiyoruz. Orada sadece bir atmosfer yaratıyoruz. Onun için de bir enerji harcamıyoruz. Dünyaya karbon salınımı da bırakmıyoruz. Sadece doğanın yarattığı, Antalya iline özgü, mikro klimadan yararlanıyoruz. O yüzden de organiğin felsefesine aykırı bir işlem yapmıyoruz. Sonuçta, sertifika kurallarına uygun üretim yapıyoruz” diye açıkladı. Pestisit ve zehirli madde kullanımı olmadan üretimi esas aldıklarını belirten Taylan Atalayman, ürünlerin üretimi sürecinde çevreden, topraktan, sudan, havadan hiçbir şekilde kimyasal gübre ve pestisitlerin ürünlere bulaşmadığını vurguladı.
Organik üründe ambalajlamanın Türk Gıda Kodeksi’nin izin verdiği koşullarda yapıldığını vurgulayan Maki Doğa Ürünleri Kurucu Ortağı Eren Aydın da, “Kullandığımız ambalajlar sterilize edilmiş malzemelerden oluşuyor; bu sterilizasyon belgesini, organik sertifikasını
alırken de beyan ediyoruz. Zaten Türk Gıda kodeksi, organiğe ayrı, konvansiyonel gıdaya ambalaj diye ayırmıyor. Gıdaya ambalaj diye bakıyor. Siz içine pestisitli bir ürün de koysanız ambalajı temiz olmalı. Organik için ayrı bir kanun, ayrı bir paket, ayrı bir şey yok. Dünyada
yok. Dünya gıda kodeksi diye bakıyor. Bütün dünya, ambalaj ürünü zehirlemesin diye bakıyor” dedi.
Organik Tarım Kanunu hükümlerine uymayanlara 2020 yılında uygulanacak idari para cezalarının, beş ayrı kategoride, en az 31 bin 903 lira, en çok da 159 bin 562 lira olarak belirlendiğini de anımsatan Atalayman, “Sertifikasyon ve kontroller ile ilgili düzenlemelerin
yanında, cezaların da caydırıcı olduğunu düşünüyorum; bu konuda tüketicilerin uyanık davranmaları ve kontrol süreçlerine yardımcı olmaları gerekiyor. Böyle davranan tüketiciler, aynı zamanda kendilerini ve kendileri gibi binlerce organik ürün tüketicisinin haklarını da
korumuş olacaklardır” diye uyardı.
Tarım ve Orman Bakanlığı "organik tarımı" şöyle tanımlıyor:
"Dünya’da havayı, suyu ve toprağı kirletmeksizin, erozyonu, toprağın tuzlulaşmasını, diğer hastalık ve zararlıların etkisini en aza indirecek tarımsal tekniklerin geliştirilmesine her geçen gün duyulan ihtiyaç artmaktadır. Bu ihtiyacı karşılayacak, doğaya dost üretim metodu
'Organik Tarım' olarak nitelendirilmektedir. Organik tarım, insan sağlığına ve çevreye zarar vermeyen ve üretimde kimyasal girdi kullanılmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimidir. Doğal dengeyi koruyarak hava ve su gibi yaşamsal kaynakların ve doğal hayatın korunmasını amaçlayan bir üretim yöntemidir. Organik tarımda ürün yetiştirilmesi, toplanması, hasat, kesim, işleme, tasnif, ambalajlama, etiketleme, muhafaza, depolama, taşıma ile ürünün tüketiciye ulaşmasına kadar olan diğer tüm işlemlerde, kimyasal madde veya tarım ilacı kullanılmamaktadır. Çiftçiler ve aileleri tarım ilaçlarına daha sık maruz kaldıkları için, Organik tarım, öncelikle çiftçi ve ailesinin genel olarak toplumun sağlığını korur ve iyileştirir. Organik tarım yaygınlaştıkça, tedavisi çok pahalı olan hastalıklara yakalanma oranları da azalacak ve ekonomi de dolaylı yoldan olumlu etkilenecektir." (Fotoğraflı)