Okul öncesi, ilköğretim ve ortaokul sıralarında eğitim gören 17 milyon 500 bini aşkın öğrenci karne almaya hazırlanıyor. Öğrenciler, 3 aylık tatile başlarken uzmanlar, karnelerin çocuğun kendisini hangi alanlarda geliştirmesi gerektiği yönünde bilgi sağlayıcı bir kaynak olduğunu, çocuklardan mükemmel olmalarını beklemenin büyük bir yanılgı olduğunu belirtiyor.

İzmir Ekonomi Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Programı Öğretim Görevlisi Songül Özgün, çocukların yıl boyunca yorgunluğunun ve fedakârlığının meyvesi olarak karne aldığını belirterek, çocuğun karnesinin yıl içerisindeki performanslarının göstergesi olduğunu kaydetti. Özgün, “Bu gösterge çocuğun kişiliğinin değil akademik gelişiminin çıktısıdır. Bu anlamda karne, çocuğun kendisini hangi alanlarda geliştirmesi gerektiği konusunda size bilgi sağlayıcı bir kaynaktır. Ailelerimiz, çocuklarının karneleri istedikleri gibi gelmediğinde öncelikle çocuklarıyla ilgili beklentilerini değerlendirmelidir. Çocuklarının akademik kapasitesinin üstünde bir beklenti varsa bunu değiştirmekte fayda var. Hiçbirimiz mükemmel değiliz, onlardan da mükemmel olmalarını beklemek büyük bir yanılgıdır dedi.

‘Başarılı Olduğu Alanı Takdir Edin’

Her bir çocuğun ilgi ve yeteneklerinin birbirinden farklı olduğunu, her derste aynı performansı sergilemeyebileceğini vurgulayan Özgün, “Çocukların başarılı olduğu alanları takdir etmek ve tercihlerine saygı duymak çocuğun kendisini değerli hissetmesini sağlayacaktır. Bu durum ders başarısını artırmak için motive edici bir unsur olacaktır. Geliştirmesi gereken derslerinde, onun sıkılmasını engelleyerek kısa aralıklarla çalışmasını sağlamaktır” diye konuştu.

‘Ceza Yerine İletişim’

Ailelerin çocuklarının vasat notlar alması durumunda baskıcı ve cezalandırıcı bir tutum sergilemekten uzak durması gerektiğini aktaran Özgün, bu tutumun gelecek dönemki karnelerin görüntüsünü değiştirmeyeceğini söyledi. Öğrencilere eleştirel bir tutum sergilemek yerine iletişime geçilmesini tavsiye eden Özgün, çocukların kişiliğini yargılayan ‘tembel’, ‘başarısız’ gibi sözcüklerin kullanılmasından vazgeçilmesinin yararlı olacağını ifade etti. Öğrencilerin kendisini ifade etmesi için onlara izin verilmesini isteyen Özgün, ailelerin çocuklarıyla güven üzerine kurulu iletişim kurmasının çocuklarda sorumluluk duygusunu geliştireceğini aktardı.

‘Kimseyle Karşılaştırmayın!’

Anne-babaların düştüğü yanılgılardan birinin de onu kardeşleriyle ya da arkadaşları ile kıyaslamak olduğuna dikkat çeken Özgün, ailelere şu tavsiyelerde bulundu: “Karşılaştırma yapmak çocuğun öz saygısını olumsuz anlamda etkiler. Çocuk başarma konusunda umutsuzluğa düşer. Anne-baba arasındaki görüş ayrılığı ve değişken davranış biçimi hem çocuğunuzu hem sizi olumsuz etkileyecektir. Ebeveynlerin tutarlı ve kararlı olması rotayı doğru yöne yönlendirecektir. Her şeyden önce onun bir çocuk olduğu unutulmamalı. Çocuklarınıza fiziksel aktiveler gerçekleştirme zamanı tanıyın. Çocuğun ders çalışma eşiklerine dikkat ederek bir program hazırlamasına yardımcı olunmalı. Maddi ve manevi pekiştireçler ve ödüller kullanılmalı. Ödülleri belirlerken maddi değerinin çok yüksek olmamasına dikkat edilmeli.”