İSTANBUL,() – Bu sene 100 yaşına basan uluslararası ilişkiler disiplini ‘Uluslararası İlişkiler Öğretisi Çalıştayı’nda masaya yatırıldı.


 

Uluslararası ilişkiler disiplini genel kabul gören anlayışa göre bu sene itibarıyla 100 yaşına basıyor. Bu noktada İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) ev sahipliğinde, Tarih Vakfı ve Uluslararası İlişkiler Konseyi ortaklığında “Uluslararası İlişkiler Öğretisi Çalıştayı” gerçekleştirildi.


 

Türkiye’nin önde gelen uluslararası ilişkiler hocaları ve tarihçilerinin bir araya geldiği çalıştayda uluslararası ilişkiler dersinin kuruluşu, geçirdiği evreler, bugünü ve geleceğinin, hakim teoriler üstünden tartışıldı. Konuya ilişkin açıklamada bulunan İKÜ Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mensur Akgün, dünyada uluslararası ilişkiler ya da benzer bir programı olmayan üniversitenin yok gibi olduğunu söyledi. Türkiye’de de 2018 yılı itibarıyla 196 bölüm 332 programla bu konuda eğitim verildiğini belirten Prof. Dr. Mensur Akgün, bunun fazla olduğunu ve mezun olunduktan sonra iş bulmanın kolay olmadığını dile getirdi.


 

Uluslararası ilişkiler disiplininin başlangıcında insan olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Akgün, “Sonra biz kendi aramızdaki tartışmalarla bu insan dokunuşunu kaybettik. Umarız bu tür toplantılar bu gerçekle de yüzleşmemize yardımcı olur. Tekrar ‘savaşlar nasıl önlenebilir?’ sorusunu bir kez daha gündeme getirebiliriz” dedi. 


 

“SORULARA CEVAP BULUNURSA BU DİSİPLİNE GEREK KALMAYACAK”


 

Uluslararası ilişkiler disiplininin doğuşuna değinen Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğr. Üy. Prof. Dr. Mustafa Aydın ise, “1919’da İngiltere Galler’de kurulduğunu varsayıyoruz. Bu çerçeveden bakınca 100’üncü yıl dolayısıyla hem dünyada hem Türkiye’de bu alan nerededir, nereye gidiyor, neler yapılıyor gibi bir toplantı yapıp, değerlendirelim istedik. Esas itibariyle büyük odak noktamız Türkiye. Ama önceki dönemlerde dünyanın konjonktürüne de bakıyoruz. Dünyada uluslararası ilişkiler o dönemde nasıl olmuş inceliyoruz. Ve sonra Türkiye’de nasıl gelişmiş diye bakıyoruz. Bunun sonucunda Türkiye ve dünyada uluslararası ilişkiler çalışmalarının birbirine ne kadar geçip geçmediği, birbirinden farklı olup olmadığı ya da birbirini destekleyip desteklemediği gibi bir arayış içerisindeyiz” ifadelerini kullandı.


 

Prof. Dr. Mustafa Aydın sözlerini şöyle sürdürdü:


 

“Uluslararası ilişkiler aslında insanlık tarihindeki en büyük problem olan savaşa cevap bulmak amacıyla ortaya çıkmıştır Çünkü disiplinler bir sorun ve bir soru olduğunda bunun cevaplamak amacıyla geliştirilmiştir. Uluslararası ilişkiler de devletlerin arasında yaşanan savaşların nasıl sona erdiği sorusu üzerine çıkmıştır. Esas gelişme dönemine baktığınızda iki büyük dünya savaşının hemen ardındaki süreçlerde geliştiğini görürsünüz. Dolayısıyla bugün geldiğimiz noktada eğer bu soruna bir cevap bulduk diyorsak uluslararası ilişkiler disiplininde bir gerek yoktur. Ama dünyaya baktığımızda her tarafta bir çatışma, savaş, bir gerginlik olduğunu görüyoruz. Bu disiplinin esas önemi hala bunun çalışılması gerektiği ve belki bir çözüm bulunabilme ihtimali.”


 

SİYASET BİLİMİNDEN AYRILARAK KENDİ BAŞINA BİR DAL HALİNE GELDİ


 

Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden (BİLGESAM) Prof. Dr. Ali Karaosmanoğlu da, “Uluslararası ilişkiler ve dış politika Osmanlı İmparatorluğu zamanında da son derece önemli bir alandı. Fakat o zamanlar bilimsel bir alan değildi. Daha ziyade siyasetle ilgiliydi. Dünyada siyasetin yanında bunun bir de bilimi ortaya çıkmaya başladı. Bu da 20’inci yüzyılda oldu. Önceleri İngiltere’de bir gelişme gösterdi. Ama o kadar büyük bir gelişme sayılmazdı bu. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Amerika’da çok hızlı bir gelişme oldu. Fazla gecikmeden bir bilim alanı olarak Türkiye’ye geldi. Önce siyaset bilimi içinde bir daldı. Daha sonra kendini siyaset biliminden ayırdı ve bağımsız bir dal haline geldi” dedi.