Selin GÜRSEL – Hüseyin ÇAKMAK / İSTANBUL, ()  - YÜKSEKÖĞRETİM Kurumları Sınavı’nın (YKS) merakla beklenen sonuçları Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından açıkladı. Temel Yeterlilik Testi (TYT), Alan Yeterlilik Testi (AYT) ve Yabancı Dil Testi (YDT) olmak üzere 3 oturumda gerçekleşen sınavın sonuçları, sınava giren öğrencilerin erişimine açıldı. Altınbaş Üniversitesi Rehberlik Koordinatörü Murat Acet, tercih döneminde doğru hareket etmeleri için aday öğrencilere önerilerde bulundu. "Farklı türde puan çeşitleri karşımızda" diyen Acet, "Artan ve azalan kontenjanlar var. Bir de bunların üzerine tercih eğilimlerindeki farklılaşmayı eklediğimiz zaman gerçekten sürprizi bol bir tercih süreci bizleri bekliyor” diye konuştu. 


 

Kafa karışıklığının YKS’nin ilk defa uygulanmasından ötürü oluştuğunu ama her tercih döneminde bu stresin yaşandığını dile getiren Altınbaş Üniversitesi Rehberlik Koordinatörü Murat Acet, “Aday öğrencilerimizin ilk kaynağı ÖSYM’nin yayınladığı tercih kılavuzu olmalı. Çünkü orada üniversitelerle ilgili kontenjan, akreditasyon, bursluluk oranları ve özel koşulların tamamını görebiliyorlar. İlk araştırmalarını kılavuz üzerinden yapmalarını, sonrasında da tercih etmek istedikleri üniversiteleri gezmelerini ve yerlerinde görmelerini tavsiye ediyorum” şeklinde konuştu.


 

“SİSTEMDE ÇOK FAZLA DEĞİŞİKLİK YAŞAMADIK”


 

Öğrencilerin en az sınava hazırlık sürecinde olduğu kadar bu süreçte de dikkatli olmaları gerektiğini belirten Acet, “Uzun soluklu bir maraton sona erdi. YKS bu sene ilk kez uygulandı. Çok fazla değişiklik yaşamadık ama tercih sürecinde yaşayacağız. Farklı türde puan çeşitleri karşımızda. Artan ve azalan kontenjanlar var. Bir de bunların üzerine tercih eğilimlerindeki farklılaşmayı eklediğimiz zaman gerçekten sürprizi bol bir tercih süreci bizleri bekliyor” dedi.


 

“DOĞRU TERCİH İÇİN BEKLEMELİLER”


 

Adayların soğukkanlılıklarını korumalarında fayda olacağını dile getiren Acet, “Sonuçların açıklandığı ilk günde hemen bir tercih kaygısına girmemeliler. Kılavuzdaki bilgiler muhakkak uzmanlar tarafından işlenecektir. O yüzden öğrencilerimizin birkaç gün daha çok üniversite ve meslekle ilgili araştırmalarını ön plana almaları; bu matematiksel sıralamalar ve tercihle ilgili işlemlerini biraz daha sona bırakmalarında fayda var diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.


 

“TERCİH DANIŞMANLIĞI VE UZMAN DESTEĞİ ALMALILAR”


 

Tüm puan türlerinde ilk 50 bin 100 bin sıralamalarında çok fazla ve çok radikal değişiklikler beklemediklerini ifade eden Acet ,“Ancak bunun altına indiğimizde yeniden sınava hazırlanmak isteyen veya farklı alanlarda tercih kullanacak öğrencilerle doğru orantılı şekilde sürprizler olabilir.  Bu noktada da adaylar, sahada kazanmışken yani ellerinde bir başarı sırası ve puanları varken masada bu yarışı kaybetmemeleri adına muhakkak bir tercih danışmanlığı ve uzman desteği almalılar” dedi.


 

“BEKLENTİLERİ ÇOK FARKLI OLAN BİR KİTLE VAR KARŞIMIZDA”


 

Yeni kuşağa yetişebilmenin ayrı bir meziyet olduğunu ve artık bunu başarabilen üniversitelerin ön plana çıkacağını ifade eden Altınbaş Üniversitesi'nin Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan ise 2000’li yılların üniversite sınavlarının giderek daha da heyecan verici hale geldiğini söyledi. Erhan şöyle konuştu: 


 

"Bu, sadece değişen sınav sisteminden ya da daha fazla adayın sınava girmesinden dolayı değil. Üniversite eğitimi hem ülkemizde hem dünyada 3 kuşağın birlikte yer aldığı tek müessese olarak ilginç sosyolojik ilişkilerinde oluştuğu bir yöne doğru gidiyor. Bütün dünya, bu üç farklı kuşağın birarada olmasının getirdiği avantajlar ve dezavantajların nasıl daha verimli bir eğitim ortamına dönüştürülebileceğinin arayışı içerisinde. 3 kuşak derken de kastettiğimiz şu; mütevelli heyeti üyelerimiz, kıdemli yöneticilerimiz ya BB kuşağı ya da X kuşağı. Daha genç öğretim üyelerimiz Y kuşağı ama şu anda öğrencilerimiz 2000 doğumlu ya da 90’ların son yıllarında doğmuş gençler, yani Z kuşağı. Neredeyse ellerinde bilgisayarla, tabletle doğmuş insanlar. Z kuşağı apayrı beklentiler içerisinde. Böyle bir ortamda bu üç kuşağı biraraya getirebilmek tabii ki teknolojik imkanları daha fazla öğretim hayatına sokmakla mümkün olabiliyor. Çünkü beklentileri çok farklı olan bir kitle var karşımızda.”