Nursima KESKİN/ERZURUM, () - UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz, 3 aylıkken çocukların kreşe verildiğini, bu nedenle ana dilin yerini kreş dilinin aldığını söyledi. Atatürk Üniversitesi Kültür ve Gösteri Merkezinde düzenlenen 'Somut olmayan kültürel mirasın korunması' konulu panele rektör Prof.Dr. Hikmet Koçak, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof.Dr. Öcal Oğuz, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Somut Olmayan Kültürel Miras İhtisas Komitesi Başkan vekili Prof. Dr. Metin Ekici ve Muhtar Kutlu, Aziziye Kaymakamı Zafer Öz, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Fuat Taşkesenligil, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Dilaver Düzgün'ün yönettiği panelde UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof.Dr. Öcal Oğuz, 3 aylıkken çocukların kreşe verildiğini ana dilin yerini kreş dilinin aldığını bildirdi. Kreş öğretmeninin çocuğun yeni annesi olduğunu söyleyen Prof.Dr. Öcal Oğuz, çalışan annenin ise akşam okuldan aldığı çocuğuna yeterince vakit ayıramadığını bu nedenle iletişimin son derece sınırlı olduğunu bildirdi. OKULDAN KOVULAN HAYATTAN DA KOVULUR Türkiye'de kültür öğretilen bir kreş müfredatı olmadığını aktaran Prof.Dr. Öcal Oğuz "Batıdan çevrilmiş kitaplardan veya popüler kültürden alınmış örnekler üzerinden bir kreş müfredatı var. Bir şey okuldan kovuluyorsa hayattan da kovuluyor. Pamuk Prenses masalını duymuşsunuzdur, ama onun Türkler tarafından anlatılan versiyonu Nardaniye Hanımdır. Aynı şekilde ülkemizde zenginden alıp fakire veren Robin Hood her şeyde sembol haline gelmiştir. Ama Köroğlu öyle olmamıştır. Dede ile torun görüşmüyorsa, anne ve baba yeterince çocuğuna vakit ayırmıyorsa, gelenekler nasıl öğretilecek? Düğün davetiyelerine bile '2 kişiliktir çocuk getirilmemesi rica olunur' diye yazılıyor. Nerede öğrenecek bu çocuk o zaman hayatı ve kültürü. Kültür aktarma alanları son derece sınırlanmıştır" diye konuştu. "DEDE, NİNE VE TORUN ARASINA ENGEL KOYMAYINCA KÜLTÜRÜ KORURSUNUZ" Aile içi eğitim alanlarının gittikçe daraldığını vurgulayan Prof.Dr. Öcal Oğuz, dede ve nineleriyle görüşmeyen çocukların, bir kültüre aidiyetine yönelik eğitimi alamadığını belirtti. Prof.Dr. Oğuz şunları söyledi: "Bir kültürel mirası nasıl koruruz? Dede ve nineyle torun arasına bariyer koymayın. Onların sıklıkla görüşmesini sağlayın, kültürü korursunuz. Ama şu anda yok. Çekirdek aileler 2 odalı apartman dairelerde yaşıyor. İstanbul'dan bayramdan bayrama Erzurum'a geliyor. Çocuk, dede ve ninesinin elini öpüyor. Bayram bitiyor. Bunun sonunda popüler alanda kültürel mirasın anlatıldığı bir dünya kuruyoruz. Sanat, edebiyat, sinema, dizi, çizgi filmleri, bale ve opera yazanlar popüler, kültürden etkileniyor. İşte onun için eğer dede ile torun arasında öğrenme alanı kesilmişse, eğitim alanında mutlaka kültür eğitimini yapacak bir sistem kurmamız lazım. Çocuğumuzu 3 aylıkken eğitim sistemine verip 22 yaşında alıyoruz. Ne öğreniyor bu çocuk okulu bitirince, popüler gördüğümüz Paskalya, Noel, Cadılar Bayramını görüyor."