Elif VARAN-Hüseyin ÇAKMAK/İSTANBUL, () - Çocukların en fazla cinsel istismara uğradığı yerlerin evleri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Seher Akbaş, “En sık cinsel istismara uğratan kişiler ise çocuğun öz babası, üvey babası ve erkek kardeşleri. Çocuklar kendilerinin cinsel istismara uğradığını bildirdikleri zaman bile bazen ebeveynler çocuklara inanmıyor ve gereken tedbirleri almıyor” dedi.

Kadına, çocuğa, erkeğe, hayvana şiddet; her an ve her yerde şiddet görüntülerine tanık oluyor ya da şiddet haberlerini duyuyoruz. Özellikle çocuklar üzerindeki bu şiddet ve istismar vakalarındaki artışın nedenleri, çözüm önerileri Altınbaş Üniversitesi tarafından düzenlenen ‘Çocuğa Karşı Şiddete Karşı Çözüm Önerileri’ sempozyumunda ele alındı. Altınbaş Üniversite Hastanesi Bahçelievler Medicalpark’ta gerçekleştirilen sempozyuma Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ve Çocuk Hematoloji Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Tunç Fışgın, Prof. Dr. Yankı Yazgan, Uzm. Dr. Süleyman Çakıroğlu, Prof. Dr. Seher Akbaş ve konunun uzmanları katıldı.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre 2016 yılında güvenlik birimlerine gelen veya getirilen suç mağduru 158 bin 343 çocuk bulunuyor. Bu çocukların 16 bin 877'si cinsel suçlar nedeniyle mağdur olmuş çocuklardan oluşuyor. Cinsel şiddete maruz kalan çocukların yaklaşık yüzde 87'si ise kız çocuğu.

2017 yılı güvenlik birimlerine mağdur olarak gelen veya getirilen çocuklara ilişkin istatistiklerine bakıldığında da toplam sayının 137 bin 482 olduğu, bunun 18 bin 623'ünün cinsel istismar suçuna maruz kalan çocuklardan oluştuğu görülüyor. Adalet Bakanlığı Adli ve İstatistik Genel Müdürlüğü 2017 Adalet İstatistikleri Raporu’na göre ise Cinsel istismar maddesi kapsamında muayeneye getirilen çocuk sayısı 416.

 “EBEVEYNLER BAZEN ÇOCUKLARINA İNANMIYOR”

Sempozyumda Türkiye’de cinsel istismara uğrayan çocukların sadece onda birinin şikâyette bulunabildiğini ifade eden Prof. Dr. Seher Akbaş, “Türkiye’de her 3-4 kız çocuğundan biri, her on erkek çocuğundan biri cinsel istismara uğruyor. Cinsel istismara uğrayan çocukların ancak onda biri ya da ikisi şikâyetçi. Yani bildiğimizden daha yüksek oranlarda bir cinsel istismar oranları olduğunu düşünüyoruz. Çocukların en fazla cinsel istismara uğradığı yerler evleri. En sık cinsel istismara uğratan kişiler ise çocuğun öz babası, üvey babası ve erkek kardeşleri. Çocuklar kendilerinin cinsel istismara uğradığını bildirdikleri zaman bile bazen ebeveynler çocuklara inanmıyor ve gereken tedbirleri almıyor. Bu durumda da çocuğun cinsel istismarı devam ediyor. Çocuğun olduğu bütün ortamlarda cinsel istismar riski var. Bir çocuğun cinsel istismara uğradığı ile ilgili bir şüpheye sahip olduğunuz andan itibaren bunu kanıtlamak veya görmek durumunda olmaksızın Cumhuriyet Savcılığına bildirmekle yükümlüsünüz, bildirmediğiniz takdirde bunun bir cezai sorumluluğu var” ifadelerini kullandı.

“ÇÖZÜME YÖNELİK BİR SEMPOZYUM”

Prof. Dr. Tunç Fışgın da üniversite olarak 2018-2019 eğitim-öğretim yılında şiddet konusuna odaklandıklarını belirterek, “Şiddet konusunu gündemimize aldık, çünkü hem ülkemizde hem de tüm dünyada artan bir şiddet var. Bu bağlamda akademik yıl içerisinde Kasım 2018'de "Sağlık Çalışanlarına Şiddete Çözüm Önerileri", Mart 2019'da "Kadına Şiddete Çözüm Önerileri" ve son olarak "Çocuğa Şiddete Çözüm Önerileri" sempozyumlarını gerçekleştirdik. Sempozyumlarımızda konuya dair bütüncül yaklaşımı yakalamak için Hukuk Fakültesi’nden sivil toplum örgütlerine kadar geniş bir yelpazeden de destek aldık ve sempozyumlarımıza dahil ettik. Şiddete maruz kalmış kişileri buraya davet ederek onların neler yaşadıklarını hissettirmeye çalıştık. Çok bileşenli ve çözüme yönelik bir sempozyum oluşturmaya çalıştık. Örneğin, şiddet ile yoksulluk ve eğitimsizlik arasında doğrudan ilişki mevcut olduğunu, şiddetin gelişiminde kişisel genetik yapı ve çevresel faktörlerin rol oynadığını ortaya çıkardık. Çözüm önerilerimiz ise, şiddetin önlenmesine yönelik eğitim çalışmaları, şiddetin cezalandırılması ve çocuğun şiddet ortamından izolasyonunun sağlanması, çok disiplinli merkezlerde şiddetin etkilerinin rehabilite edilmesi, medyanın kullandığı dil ve yayın politikalarının hazırlanmasında ombudsmanlık mekanizmasının çalıştırılması ve tüp bebek isteyen aileler için koruyucu ebeveynliğin özendirilmesi gibi bir takım somut öneriler getirdik” dedi.

“EŞİTLİKÇİ TOPLUMLARDA BU SORUNLAR DAHA AZ OLUYOR”

Şiddete uğrayarak büyümek hayattaki en büyük talihsizliklerden biri olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Yankı Yazgan ise, “Şiddete göz yumanlar, çocuğun güven duyması gereken yetişkinler ve toplumsal sistem olduğunda bu onlar için yeterince incitici. Toplumsal ve politik düzeyde daha eşitlikçi, gelir dağılımının daha adaletli olduğu, insan hakları ve özgürlüklerin yerine getirildiği toplumlarda bu sorunlar daha az oluyor” diye konuştu.