LEFKE Avrupa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Cemaliye Direktör, okula başlayacak çocukların velilerine önemli uyarılarda bulundu. Okula yeni başlayan her çocuğun korku yaşayabileceğini söyleyen Direktör, " Bazıları ilk günler okula gitmek istemezken bazıları okulun ilk günlerini mutlu bir şekilde geçirmesine rağmen; aradan bir iki hafta geçtikten sonra okula gitmek istemediğini söyleyebilir. Aile her iki durumda da paniğe kapılmamalı. Öncelikle her ebeveyinin  çocuğun kaygısını anlaması gerekir. Okula gitmeme isteğine, ağlamalar, gitmemek için yalvarmalar, karın ağrıları, mide bulantıları, kusmalar, ateş yükselmesi gibi fizyolojik sorunlar da eklenebilir " dedi.  

Çocuğun okul kaygısı üzerine ailelere önerilerde bulunan Psikoloji Bölümü Öğr. Görevlisi Dr. Cemaliye Direktör “Çocuk için yeni bir çevre olan okul, anne-babanın kaygısıyla tehlikelerle dolu bir alana döner. "Annem beni alacak mı?”, “Bana kızarlar mı?”, “Bana vururlar mı?” gibi korku dolu düşünceler ile çocuk okula gitmek istemeyebilir. Ağlamalar, gitmemek için yalvarmalar, karın ağrıları, mide bulantıları, kusmalar, ateş yükselmesi gibi fizyolojik sorunlar da eklenebilir. Çocuk okula mutlaka gitmelidir. “Bugün gitmesem mi?” sorusu ile her ebeveyn karşılaşır. Ebeveynler endişeye kapılmadan çocuğun ağrılarını dindirmeli ve ardından çocuğu okula göndermelidir.

"EVDE KALMASINA İZİN VERİRSENİZ ÇOCUĞUN KAYGISI PEKİŞTİRİLMİŞ OLUR"

Evde kalmasına izin verilen çocuğun ayrılık kaygısı pekiştirilmiş olur. Çok ağlayan küçük çocuklar süresi artırılmak koşulu ile adım adım okula götürülebilir. Belki önce sınıfta oyun saatinde, daha sonra buna etkinlik saati eklenecek şekilde okula geliş süresi öğretmenle planlanabilir. Öğretmen ile mutlaka işbirliği içinde olunmalı. Kurallar, çocuklara bir arada yaşamayı öğretir. Birçok çocuk okula alışma sorunu yaşamaz. Küçük bir kısmı ise sorun yaşar. Bu noktada ebeveynlerin bir psikoloğa başvurmaları gerekir” dedi.

Anne-babaların yapması gerekenin karşılarındakinin çocuk olduğunu kabul etmek ve onu anlamaya çalışmak olduğunu belirten Direktör, çocuğun okula gitmek istememeye dair korkularının mutlaka konuşulması gerektiğini ve çocuğun okulda kendini güvende hissetmesi için annesinin veya babasının onu okuldan alacağını ve başına kötü bir şey gelmeyeceğine inanmasının önemli olduğunu vurguladı. 

"OKUL ALIŞVERİŞİNİN ÇOCUK İLE BİRLİKTE YAPILMASI ÖNEMLİ"

“Okul hazırlığının birlikte yapılması, çocuğun hem sorumluluk almasını hem de nelerle karşılaşacağına dair bilgi sahibi olmasını olanaklı kılıyor” diyen Direktör, kalemini, çantasını kendisinin seçmesi ile ona söylenilen “artık büyüdün” söyleminin bir anlam kazandığını ve anne-babalar için oldukça basit olan bu hakkın, onların birey olması adına attığı önemli bir adım olduğunu ifade etti.

"ÇOCUĞU OKULA İLK GÜN ANNE VEYA BABA BIRAKMALI"

Direktör, çocukların ilk gün okula gidişleriyle ilgili olarak  da “Okulun ilk günü anne, baba çocuğunu okula bırakmalı. Onu kimin alacağı önceden söylenmeli. Eğer farklı birinin alma ihtimali varsa, “Seni almaya ben geleceğim ancak işim uzun sürer ve çıkamazsam seni mutlaka baban alacak” şeklinde belirtilmeli. Karşılaşılacak sürprizlerin onun güvenini kırmasına engel olunmalı” dedi. Direktör, çocuğun öğrenme isteğinin evde başladığını ve okulda devam ettiğini anne-babaların çocuklarına örnek olmalarının, çocuğun okula alışmasını kolaylaştırdığını dile getirdi.

“Okuldan alınan çocuğa “bugün ne yaptın?” demek yerine “bana bugün öğrendiğin bir şarkıyı söyle ki ben de öğreneyim” ya da “Arkadaşlarınla ne oynadın?” diye sormak onunla kurulan ilişkiyi güçlendirir” diyen Direktör, anne ve babaların kendi anılarından bahsetmelerinin öğüt vermekten daha hızlı ve etkili olduğunu, çocukların böylelikle anne veya babalarının kendilerini anladığını hissettiklerini belirtti.

"ÖDEVLER ÇOCUKLARA AİTTİR"

“Ödevleri onlara ait. Okula 'biz' değil 'çocuğumuz' başladı. Başarmalarına fırsat verilen çocuklar, çalışma alışkanlığı kazanır. Beklentiler çocuğun yaşına göre olmalı ve diğer çocuklarla kıyas yapılmamalı. “Sen ağladın mı?” sorusu ona kendini kötü hissettirir “Sınıfta ağlayan bir çocuk vardı. Aferin benim çocuğuma benimki ağlamadı” yorumu ise onu motive etmez” diyen Direktör, her çocuğun farklı olduğunu ve farklı zamanlarda farklı beceriler kazandığını söyledi. Dr. Direktör ailelere sabırlı olunmasını ve çocuğun yapmasını istedikleri şeyleri “lütfen” kullanarak istemelerini, kızmamalarını ve onun bir çocuk olduğunun unutulmaması gerektiğine dikkat çekti.

(FOTOĞRAF)