Ödül ve ceza çok ciddi incelenmesi ve öğrenilen hususların gerek kendi yaşamımızda gerekse aile yaşantımızda teorikten pratiğe geçecek şekilde uygulamaya koymamız gerekmektedir. Ödül ve Ceza bu bağlamda eğitimin çok ciddi bir kısmında önemli ve öğrenilmesi gereken bir husustur.

Yeni eğitim sistemimiz ve yeni neslin daha bilgili ve sanal âlemde daha fazla yer edinmesi, ebeveynlerin evlatları üzerine daha düşkün olmaları itibarı ile geçmişte ceza olarak yaşanan bir takım sıkıntılar dövme, sert davranma, bağırıp çağırma vs. gibi hususlar daha az gündeme gelmekte, bu ve benzeri durumlara daha az rastlanmaktadır.

Ancak; sınırsız özgürlük ne kadar doğrudur, ya da istenilen her şeyin alınması ne kadar işe yarar veya, her hatada bağırıp çağırmak sen neden hala yemeğini yemedin, dersini yapmadın gibi alakasız ve karşı tarafı hep tenkit üzere kurulu bir sistem ne kadar doğrudur?
Bu ve benzeri soruların cevapları aslında düşünüp kendi yaşantımızı ele aldığımızda önümüze gelmektedir. Fakat hayatın bizlere verdiği meşgalelerin içerisinde yapmış olduğumuz hareketlerin çocuklarımıza kattığı değer veya değersizliği anlayabilecek zamanımızın olmadığını düşünüyoruz. Aslında ana gündem maddemizi hep ıskalıyor, onun yerine formalite işlerle uğraşıyoruz,unuttuğumuz,es geçtiğimiz,düşünmediğimiz husus yaptığımız her hareketin çocuklarımızın kişilik duvarına koyduğumuz bir tuğladan ibaret olduğudur.

Ödül ne zaman verilmelidir, Ceza eğitim sisteminde varmıdır? Nasıl bir ödül kişiyi yada bir çocuğu teşvik eder, bu soruların cevapları aslında kendi yaşantımızda olağan hale geldiğidir. Mesela öyle bir ödül veriyoruz ki çocuğumuzun bilinç altı tek kelime ile abandone oluyor, şaşırıyor hatta ne yapacağını kendisi bile bilemiyor. Evladımıza nasihat ediyoruz aman dışarıdan yemek yeme sağlığa zararlı içecek yada yiyecekleri tüketme,obozite ile savaş vermemiz gerek diyen bizlerin çocuğumuzun başarılı olduğu bir dönemde ailece hamburgerciye gitme ödülü verebiliyoruz veya kitap okumanın ne kadar faydalı bir şey olduğunu, ders çalışmanın ne kadar önemli olduğunu söylerken dersini yapmayan çocuğumuza hafta sonu ders çalışma cezası veriyoruz, daha bitmedi aslında aynı biz hafta sonu ceza olarak verdiğimiz kitap okuma hususunu Pazartesi günü yine yapılmasında büyük fayda olan bir husus olarak anlatıyoruz. Çok enteresan değil mi? Yaptıklarımız karşı tarafta artık irdeleyen araştıran,soran,çekinmeyen öyle bir çocuk varki yaptıklarımızla onun bize olan özgüven duvarını yıkmakta,bize olan saygısını her gün gözüne baka baka silmekteyiz.

Bu aralar Tv’lerde evlere giden rehberlikçiler ve evde azgın, bağıran çağıran, her yere zıplayan 2 çocuk mevcut,her gidilen evde aynı şeyler yaşanmakta,gece uyumayan çocuğa durma cezası verilmekte,annesine bağırana konuşma yasağı,yemeğini yiyene verilen puzzle’ın bir parçası verilerek tamamlanması sağlanmaktadır.Seyrederken hayretler içersinde kaldığım bir programdı,bir ara rehberlik uzmanları olarak kurallar ve kaidelerle robot yetiştirmeye mi çalışıyorduk.Her çocuğa uygulanacak ceza ve ödül farklılıklar içermektedir.aynı uygulamalar her çocukta aynı neticeyi elbette vermeyecektir.2 saatte tanıdığınız bir çocuğa uygulamalı eğitim vermek,muayene etmeden,röntgen çekmeden, tahlil yapmadan bir hastaya ilaç yazmaya benzer,buda çok sağlıklı olmasa gerek.

Şu bir gerçek bir evlat ailesinin her gün resmini çeker, ve çektiği resimlere göre karakter ve kişiliği oluşur. Eğer çektiği resimlerde kavga eden, küfür eden, sigara içen, eşiyle geçinemeyen bir baba,dedikodu yapan,yalan söyleyen,ailesine saygısı olmayan,kitap okumayan bir anne var ise resmin bulanık olması,evlatlarının karakter bunalımında olması aslında çok doğaldır.Siz böyle bir aileye değil 1 hafta,1 yılda gitseiniz baba-anne kendini yenilemediği müddetçe yapılan çalışmalar hikayeden ibarettir.

Neye ödül,Kime ceza nasıl olmalı nerede verilmeli,bu soruların cevaplarını yazı dizimizde kısa kısa vermeye çalışacağız.