1970 yılından bu yana bütün siyasi yapıları bilen yaşayan bir kişi olarak her iktidarın bir yumuşak karnı olmuştur.
SÜLEYMAN DEMİREL: 
Bu dönemin semnbolü suntaydı.
Malum yeğen Y.Demirel hayali ihracat yapmıştı ve çok değerli mal diye sunta satmıştı ve yakalanmıştı.
Bu olay siyasal yaşamı boyunca Demirel'in yakasından hiç düşmedi.
Sunta aşağı sunta yukarı.
Her yer sunta oluverdi.

 TURGUT ÖZAL:

 Bu dönemin ise sembolü Jaguar oldu.

Bir iş adamı kızı Z.Özal'a jaguar almıştı ve bunun karşılığında bir takım işler verilmişti.

Bu durum ve çocuklarının hataları yanlışları onun peşini hiç bırakmadı ve ANAP'ın iktidardan düşmesinde büyük etken oldu.

Bu gün yapılanları duyunca Jaguar'ın çıkar olarak konuşulması çok komik kalıyor.

NECMETTİN ERBAKAN:

Hocanın dindar olması ve bu dünya nimetleriyle işi olmaz algısından olsa gerek, 145 kilo altının mal beyanı olarak verilmesi insanların dilinden hiç düşmedi.

Hoca nereden buldun bu kadar altını,nasıl kazandın,hani dindardın v.s falan filan sürekli konuşulur oldu.

Soldaki siyasilerin akçeli işlerle ilgili hiç bir konu aklıma gelmiyor.

ERDAL İNÖNÜ: Babasından kalan bir yalı ve eşinin sülalesinin şirketleri biraz dile dolandı ama bunlar siyasette çok etkili olan mal meseleleri değildi.

Erdal İnönü de sürekli mütevazi yaşam biçimiyle topluma kendisini tanıttı.Hiç bir zaman akçeli işlerle işi olmadı.

BÜLENT ECEVİT:

  Bu ülkenin dürüstlük sembolü oldu.

En son Gelibolu'daki bir arsasını da yangında kül olan Gelibolu ormanların yeniden ağaçlandırması için bağış yaptı.

Benim şahit olduğum bir olayı da anlatmak isterim.

DSP genel merkezinde partiden günlük kullanım için masasına getirilen kalemlerin bile parasını cebinden öderdi.

Bu günleri görünce insanın aklını oynatası geliyor.

Bu tür insanalar bu ülkede geldiler gittiler fakat kıymetleri hiç bilinemedi.

ALPARSLAN TÜRKEŞ:

 Yaşarken akçeli işlerin içinde olduğuna dair olayların içinde olduğu duyulmadı.

Öldükten sonra çocuklarının miras mücadelesi ve bilinmeyen banka hesapları ortaya düşmüştü,onlar bir süre ''sende mi Türkeş'' tartışmalarına neden olmuştu.

Bunun dışında diğer siyasi liderlerin devleti yönetme ve kamu mallarını elinde bulundurma şansları olmadığı için, onlarla ilgili herhangi bir tartışmada olmadı.

Bu gün siyasal yaşamın içinde olanlarla ilgili algılara baktığımızda ise manzara şudur.

DEVLET BAHÇELİ:

 Çok mütevazi bir yaşam içinde olduğunu ve para işleriyle işinin olmadığını biliyoruz.

En azından benim belleğimde öyle duruyor.

Yani dürüst namuslu bir devlet adamı olarak karşımızda durmaya devam ediyor.

Bu güne kadar devletin içinde olduğu bakanlık yaptığı dönemlerde dahil herhangi bir akçeli işin içinde olduğuna dair en ufak bir dedikodu veya haber duyulmadı.

KEMAL KILIÇDAROĞLU

 Ecevit'e çok benziyor, yaptığı mütevazi küçük yatırımların tamamını çalışarak kazandığını bir dakikada ispatlayan bir isim.

Çocuklarını hiç tanımıyoruz.

Kamuoyu gözü önünde değiller.

İsteseler serbest ticaret yaparak, istedikleri servete hemen ulaşabilirler.

Çünkü CHP de de bir çok sermayeder ve iş güç sahibi insan var.

Onlarla iş tutsalar ve iş yapmak isteseler gene kısa zamanda çok büyük servetin sahibi olurlar.

Çocukları nerede ne yapar adları nedir bilmiyoruz.

Sadece bir oğlunun güney Kore de eğitim yaptığı ve bursla okuduğunu biliyoruz.

Oğlanın harçlığı bittiğinde CHP' li bir iş adamına harçlık gönder demediğini de biliyoruz.

DENİZ BAYKAL

Baykal bir kaset olayıyla siyasetten kaydı gitti.

Bu kaset doğruysa böyle bir insanın siyasetin içinde,milletvekili olması bile doğru değil.

Bu olay doğru mu yanlış mı henüz bilmiyoruz.

Görüntülere göre doğru gibi duruyor.

Bu olayın dışında Deniz Baykal'ın da akçeli işler içine girdiğini, büyük mal mülk yaptığını hiç duymadık.

Bu konuda ne yazıldı, ne çizildi, ne de bir iddia ortaya atıldı.

RECEP TAYYİP ERDOĞAN:

 Bu dönem ise ayakkabı kutusuyla anılacak.

Yani her dönemin bir sembolü vardır ve bu semboller yüzünden iktidardan düşmüşlerdir tezi R.T.Erdoğan içinde geçerli olacakmış gibi duruyor.

Öyle bir algı ortaya çıktıki, oğluyla, kızıyla, sülalesiyle ve iş çevresiyle Türkiye'nin bütün olanaklarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyorlar algısı toplumda dalga dalga yayılmaya devam ediyor.(Dinlemeler ve tapeler ses kayıtları doğruysa yandım Allah denilecek bir durum.)

Buna inananların, inanmayanlardan çok olduğu kesin gibi görünüyor.

Bu dönemin gidişi de ''ayakkabı kutusu'' sembolüyle olacak ve yirmi yıl sonra R.T.Erdoğan dönemi ayakkabı kutusuyla anılacaktır.

Sonuç olarak bütün iktidarların gidişi yıpranışı ve iktidardan düşmesinde mal mülk sevdası ve akçeli işler aşkının neden olduğunu görüyoruz.

Bu döneminde bu aşktan dolayı kapanacağını söylemek için müneccim olmaya gerek yok.

Geçmiş geleceğin aynasıdır.

Son kırk yılda olan bitenler bunun böyle olduğunu gösteriyor.

Doğal olarak toplum hala hak, hukuk, insan hakkı, kul hakkı, haram, helal, cennet, cehennem ve bu tür manevi ve insani değerlerini koruyorsa.

Bunlar bitmişse insanlık bitmiş demektirki, o zaman da bu ülke de, yani insanlığın bittiği bir iklimde insanım diyenlerin yaşamasının şartları yok olmuş demektir.