Nafiz ALBAYRAK - NEW YORK / - Başbakan Ahmet Davutoğlu, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün milletvekili adaylığına ilişkin yaptığı açıklamada, AK Parti'nin kapılarının Gül'e her zaman açk olacağını söyledi.

Davutoğlu, "Kendisine hoş geldin deriz. Kendisiyle görüşmüştük ama sinyal yoktu. Ama AK Parti'nin kapıları her zaman açıktır" diye konuştu. New York'ta, Birleşmiş Milletler'de kadın haklarına ilişkin bir konuşma yaptıktan sonra, kaldığı otele dönen Davutoğlu, burada gazetecilerin gündemdeki konulara ilişkin sorularını yanıtladı. Davutoğlu, Abdullah Gül'ün aday olacağı konusuna ilişkin konuşarak, "Sayın Abdullah Gül öncü kurucularımızdandır. Bu anlamda ilk başbakan ve AK Parti'den çıkmış ilk cumhurbaşkanıdır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın tekrar AK Parti'de bir önemli görev üstlenmesi ya da AK Parti içinde siyaset yapması hepimiz için sadece gurur verici bir gelişme olur. Dolayısıyla tabii takdir kendilerinin ama böyle bir girişim için davete bile ihtiyaç yoktur. Bunu daha önce de zikrettim. Takdir kendilerinin. Davete bile ihtiyacı yoktur. Kendisine hayırlı olsun ve hoşgeldin deriz böyle bir şey olursa. Kendisiyle görüşmüştük ama sinyal yoktu. Ama AK Parti'nin kapıları her zaman açıktır" dedi.

"AK PARTİ, NE CHP NE MHP NE HERHANGİ BİR PARTİNİN KAPATILMASINA GEÇİT DE VERMEZ İZİN DE VERMEZ"

CHP'nin kapatılacağı iddiasına ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Davutoğlu, "Böyle bir şeyin tartışılmasından bahsetmek bile abesle iştigaldir. Parti kapatma bahsi görüldüğünde bile olmaz denilecek bir durumdur. Herhangi bir parti hakkında kapatma durumu olursa AK Parti, Meclis'te bunun karşısında kale gibi durur. Demek seçimlerle ilgili ümitleri o kadar zayıf ki; bu tür söylentiler üzerinden olağanüstü bir hava varmış gibi görüntü vermeye çalışıyorlar. İşte kendilerine açık bir garanti veriyorum, hiçbir şekilde AK Parti, ne CHP ne MHP ne herhangi bir partinin kapatılmasına geçit de vermez izin de vermez" diye konuştu.

8 MART KADINLAR GÜNÜ

Davutoğlu, 8 Mart Kadınlar Günü'ne ve kadın haklarına ilişkin soruya verdiği yanıtta da, "Daha güzel bir gelecek istiyorsak insanlık için biz kadını destekleyecek her şeyi yapmak durumundayız. Kadınlar ve kız çocukları, ekonomik büyüme ve kalkınma için çok önemlidirler. Cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadının güçlendirilmesi, toplumlarımızın refahı ve sürdürülebilir kalkınma için olmazsa olmasıdır. Uluslararası camia olarak biz 2005 yılındaki dünya zirvesinde de bunu kabul ettik.

Çünkü Pekin Deklarasyonu Eylem Platformu ile birlikte birçok karar aldık. 1995 yılında BM'nin gerçekleştirdiği Dünya Konferansı ile birlikte milenyum kalkınma hedefleri içerisine bunları koyduk. "Kapsamlı çözümler bulmak için çabamız devam edecektir. Kadına karşı işlenmiş suç, hiçbir kültürel veya dinsel temelle meşru hale getirilemez. Kadına karşı şiddetle mücadele edebilmek için Türkiye olarak biz çok kapsamlı kanunlar çıkardık. Biliyoruz ki hala bu sorununu kökünü kazıyabilmek için yapmamız gereken çok şey var.

Çabalarımızı ve çalışmamızı kararlılıkla devam ettirirsek bu noktaya da ulaşırız diye düşünüyorum. Türkiye kadına karşı ayrımcılığının her türlüsünün ortadan kaldırılması konvansiyonuna taraftır.

Aynı zamanda Avrupa Konseyinin Kadına Karşı Şiddetin ve Aile İçi Şiddetin Ortadan Kaldırılması Konvansiyonu'na da üyedir. Biz İstanbul konvansiyonunu kendi ülkemizdeki mevzuatın içerisine katma çabamızla 2012 Martı'nda bir kanun çıkardık ve esasında bu çok önemli mevzuattır.

Çünkü ilk defa Türkiye'de aile içi şiddetle mücadele etmek için çıkarılmış ilk kanundur. Bütün kadınları, bütün kadın mağdurları, evli olsun olmasınlar, mağdur olma noktasından haklı olma noktasına getiren ilk mevzuat parçasıdır. Kadını aynı şekilde kalkınmanın üç boyutuna, sosyal ve çevresel boyutuna katma noktasında yine çok şey yaptık, yapmaya devam edeceğiz." dedi.