Temel ELCİVAN / KÖLN, () - GÜNÜBİRLİK ziyaret için Almanya'nın Köln kentine gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, burada CHP Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Birliği Gençlik Kolları tarafından Almanya'nın Köln kentinde düzenlenen, "19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı" etkinliğine katıldı. Yaklaşık bin beş yüz kişilik salonu dolduran ve gençlerin çoğunlukta olduğu etkinlikte CHP Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Birliği Başkanı Cemal Bulut, CHP Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Birliği Gençlik Kolları Başkanı Ceren Sarıyar ve CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Emre Yılmaz da birer konuşma yaptı.

Daha sonra “Başbakan Kemal“ tezahüratları eşliğinde kürsüye gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendisinden önce konuşma yapan CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Emre Yılmaz ve CHP Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Birliği Gençlik Kolları Başkanı Ceren Sarıyar'ı hatırlatarak, burada az önce konuşan iki genç, Türkiye'nin geleceği hakkında bu kadar derin endişe duyuyorsa, ülkenin geleceği konusunda kocaman bir soru işareti hepimizi bekliyorö dedi. Kılıçdaroğlu konuşmasına şöyle devam etti: “Şunu hiç kimse unutmasın, cumhuriyet birileri tarafından bize altın tepsiyle sunulmadı. Cumhuriyetin kuruluşunda şehitlerimizin kanı var, gözyaşları var. Bizler, çocuklarımıza güzel bir ülke bırakalım diye, babalarımız, dedelerimiz bize cumhuriyeti emanet etti. Birine öbürüne kul olmasın, özgür yurttaşlar olarak yaşayalım diye mücadele verdiler. Bizler de onların verdiği mücadeleden bugünlere geldik. Cumhuriyeti kurduk, şimdi bir şey yapmamız gerekiyor, özgürlükçü demokrasiyle cumhuriyetimizi taçlandırmamız gerekiyor. Burası çok önemli bir süreç. Düşünün, cumhuriyeti kuruyorsunuz yetmiyor, çok partili hayata geçiyorsunuz yetmiyor, sosyal demokrasiyi getiriyorsunuz yetmiyor, ne gerekiyor; tam demokrasi, ne gerekiyor; özgürlükçü demokrasi. Almanya, Japonya, İngiltere, Fransa'daki gibi gerekiyor. Yani bütün Avrupa ülkelerinde hangi demokratik kurallar geçerliyse, bizim insanımız da birinci sınıf demokrasiyi hak ediyorlar. Bunun mücadelesi verilmeli.

Birileri, tarih 1919 ile başlamaz diyor. Tarih insanlıkla başlar, ama bunu bilmek için insan olmak gerekir. 1919'un bizim tarihimizde önemli bir yeri vardır. Sivas ve Erzurum kongreleri, bu tarihin devamında geldi. Kendi tarihimizi bilmiyorsak, o tarihin bize verdiği sorumluluğu yerine getirmiyorsak, çocuklarımıza karşı görevimizi yerine getirmemiş oluyoruz. Gencecik çocuklarımız hayatlarını kaybettiler, onlar ne istiyorlardı? Özgür ve demokratik bir Türkiye istiyorlardı. Kadın erkek eşitliği istiyorlardı, bir kentin meydanlarında özgürce dolaşmak istiyorlardı. Doğaya sahip çıkmak istiyorlardı. Ama onlar baskıyla ve terörle hayatlarını kaybettiler. Kimin için? Bizler daha güzel bir Türkiye'de yaşayalım diye. Dolayısıyla bizim sorumluluğumuz, her zamankinden daha fazla ve bu sorumluluk bilinciyle hareket etmek zorundayız."

"Biz AKP devletine karşı mücadele ediyoruz" 

Salonda bulunan davetlilere, “Sizler, Almanya'da güzel bir ülkede yaşıyorsunuz, geçen hafta Almanya'daydım" diyen Kemal Kılıçdaroğlu, “Berlin'de Sosyal Demokrat Parti(SPD) yetkilileri ile diğer partililerle görüştüm ve onlara şunu söyledim. Siz, demokratik bir ülkede siyasal mücadele veriyorsunuz. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı var. Medyanın özgürlüğü var. Düşünce özgürlüğü var. Devlet, bütün yurttaşlarına eşit davranıyor. Ama Türkiye'de bu koşullar yokö dedim diyerek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biz, bir AKP devletine karşı mücadele ediyoruz. Vali, kaymakam, ordu, emniyet, hep beraber bir AKP devletine karşı mücadele veriyoruz. Bizim mücadelemiz, bir varlık mücadelesi. Şimdi kalkmışlar cumhuriyetin bütün değerlerini ve kazanımlarını yok etmek istiyorlar. Düne kadar milli irade deyip haklı kandırıyorlardı, sonunda ne çıktı? Milli irade dedikleri, meğer bir kişinin iradesiymiş. Yüzde 49,5 oy almış bir başbakanı çağırıyor, elinden istifa dilekçesini alıyor, 23 milyonu aşkın vatandaşın oy verdiği bir partinin varlığını çöpe atıyor. Ve buna demokrasi diyorlar. Bizi kandıracaklarını sanıyorlar. Beyefendi şimdi de kalkmış ben başkan olacağım diyor, ne demek başkan olacağım? Vali, kaymakam, büyük elçileri ben tayin edeceğim, milletvekili listelerini ben yazacağım. Kim belediye başkanı olacak ben söyleyeceğim. Yargı bağımsızlığı olmayacak. Parlamento ayak bağı olmayacak. Ben ne söylersem o olacak. Kimi işaret edersem hakim onu hapse atacak. Kimi işaret edersem, malı o götürecek. Bunun adına da başkanlık sistemi denecek. Peki izin verecek miyiz? Aç tavuk, kendisini buğday ambarında sanırmış. TOBB'un gelen kurulunda söyledim, iş dünyasının önünde söyledim. Bizim bedenimizi çiğnemeden, bizim kanımızı akıtmadan, bizi yok etmeden amacına ulaşamayacaksın."

Türkiye'yi uygar dünyanın bir parçası yapmak istiyoruz

“Biz Türkiye'yi uygar dünyanın bir parçası yapmak istiyoruz. Türkiye'yi bir orta doğu bataklığı yapmak istemiyoruz” diyen Kemal Kılıçdaroğlu, “Bütün mücadelemiz, bunun üzerine kurulu. Kadın erkek eşitliği ve tam demokrasiyi savunuyoruz. Düşünce ve ifade özgürlüğünü savunuyoruz. Medya özgürlüğünü ve yargı bağımsızlığını savunuyoruz. Parlamentoda güçler ayrılığını savunuyoruz. Şimdi O kalkmış, fiili durumu hukuki duruma çevireceğiz diyor. Yani “ben, anayasayı takmıyorum, ben yargıyı takmıyorum diyor. Kusura bakma, biz de seni takmıyoruz“ şeklinde konuştu.

Direnme hakkımızı kullanacağız, hadi değiştirin bakalım

Kemal Kılıçdaroğlu, yeni anayasa tartışmalarıyla ilgili olarak şöyle konuştu: “Bir aldatmaca yapıyorlar. 'Bir darbe anayasası var, bunu değiştireceğiz.' Peki değiştirelim. Bizim de değiştirmek istediklerimiz var. 'Ama tepeden tırnağa yeni yapacağız. İlk dört maddeyi de değiştireceğiz.' Ne var ilk dört maddede. Türkiye, bir cumhuriyet devletidir diyor. Cumhuriyet ile ne alıp veremediğiniz var sizin? Yüreğin varsa, hadi değiştir bakalım nasıl değiştireceksin. Türkiye cumhuriyeti, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Birilerin çömezi de kalkmış, laik sistem olmaz diyor. Gücün yetiyorsa hadi kaldır laikliği bakalım. Biz direnme hakkımızı kullanacağız, insanlık hakkı da bir direnme hakkıdır. Haksızlığa karşı direnmek insanlığın en temel hakkıdır. Haksızlığa karşı direnmek, en insani kuralıdır. Düşünceyi yasaklayan bir zihniyete direnmek, bir insanlık hakkıdır. Direnme hakkını Mustafa Kemal'in Bursa nutkundan alıyoruz. Onlar sanıyor ki oyları aldık, artık her istediğimi yaparız. Onların bilmesi gereken, hatırlatmamız gerek bir şey var. CHP var olduğu müddetçe, CHP'liler yok edilmedikçe siz asla başaramayacaksınız. Cumhuriyeti yıkamayacaksınız. Mustafa Kemal'in değerlerine dokunamayacaksınız. Bizim bunları yapacak gücümüz var diyorlar. Bizim gücümüz de, imanımız da var, çocuklarımıza karşı borcumuz ve hükümlüğümüz var. Tam demokrasiyi getirerek, çocuklarımıza karşı sorumluluğumuzu yerine getireceğiz“.

“Avrupalı vatandaşlarıma sesleniyorum”

Avrupa'da yaşayan sizlere sesleniyorum. İnançlarımızı sömürdüler. Hırsızlığı, Müslümanlığın bir kuralıymış gibi millete taktim etmeye başladılar. Kul hakkı yemek sanki sıradan bir şeymiş gibi toplumun önüne koymaya başladılar. Uyuyan her yurttaşımın uyanması lazım. Her vatandaşımın bilmesi lazım. Olay bir CHP olayı değildir, olay bir sağ sol olayı da değildir. Olay, insan hakları, olay din ve vicdan özgürlüğü olayıdır. Bir inanç olayıdır. İnsanlara saygı gösterme olayıdır. Birlikte yasama olayıdır. Farklı düşüncemizin, bizim zenginliğimizin olayıdır. Kimliklerimiz farklı olabilir, biz ayni bayrak altında yaşıyoruz. Almanya'daki bütün vatandaşlarıma sesleniyorum, siyasi görüşün ve inancın ne olursa olsun, yaşam tarzın ne olursa olsun. Ülkeni seviyorsan, bayrağını seviyorsan ve sen gerçekten de ülken için çalışmak istiyorsan, ortak bir paydada buluşacağız. Uygar bir Türkiye, hedefli bir Türkiye, ahlaki değerleri yüksek bir Türkiye, ahlakın toplumun her alanına egemen olduğu bir Türkiye, bunun için mücadele istiyoruz. Onun için gelin hep beraber mücadele edelim diyorum. Olay, bir Türkiye meselesi. Terör belası bir taraftan, açıkça söyledim, Almanya'da bir kez daha söylüyorum, terör örgütüne yardım ve yataklık yapan parti, Adalet ve Kalkınma Partisi'dir. Herkes bunu bilsin. Bunlar terör örgütü ile iş birliği yapıyorlar, kandan besleniyorlar, ikisi de kandan besleniyor. Gayet açık, gayet net söylüyorum. Terör insanlık suçudur, teröre karşı hepimizin ortak tavır takınması lazım. Düne kadar güneydoğuda silah depolanıyordu. Nusaybin'de kamyonun üzerinden silahlar dağıtılırken bunlar, valilere “sakın dokunmayın” diyordu. Güvenlik güçleri müdahale etmek istedi, olmaz sakın dokunmayın dediler. Şimdi kan gövdeyi götürüyor. Hazirandan sonra bunlar, hangi gerekçe ile, niçin oldu? Başkanlığı getirecek, Türkiye'yi bölecek. Biz Türkiye'yi böldürtmeyeceğiz, sözümüz sözdür” şeklinde seslendi.

“Kaçamayacaksın!"

İsim vermeden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yeni kurulan hükümetin bakanlarını eleştiren Kemal Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: “Cumhuriyet sizin neyinize yetmiyor. Türkiye Cumhuriyetini aile şirketine dönüştürüyor. Bakanlar önünde kul köle, böyle bakanlık mı olur. Siz Türkiye cumhuriyetinin bakanı mısınız, yoksa sarayda oturanın kölesi mi? Bakın daha hükumet kurulup mecliste güvenoyu almamış, sıra halinde biat etmeye gidiyorlar. Allah aşkına sizin orada ne işiniz var? Bakın hepiniz Avrupa'da oturuyor, Türkiye'nin geleceğinden kaygı duyuyorsunuz. Onların bir kaygıları yok. 6 milyon işsizimiz var. Her dört üniversiteliden biri işsiz, 17 milyon fakirimiz var, bunların derdi bunlar değil. Tek derdi var, ben nasıl başkan olacağım. 'Ömür boyu kendime nasıl güvence sağlayacağım' diyor. 'Ya birisi gelir yakamdan yapışır, şu hırsızlıkların hesabını ver derse, nasıl kaçacağım' diyor. Kaçamayacaksın, kaçamayacaksın.

Daha acısı, hiç bir uygar dünyanın lideri, onunla aynı fotoğraf karesine girmek istemiyor. Benim ne işim var onun yanında diyor. Daha da acı olanı, Yargıtay ve Danıştay başkanlarının onun toplantısına katılmalarıdır. Hakimsin sen, hakim! Hep beraber alkışlıyorlar. Hırsızlığı, yolsuzluğu alkışlıyorlar. Yargıya olan güven, temelden sarsılıyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri sarsılıyor. Hakimin giydiği cübbenin düğmeleri yoktur arkadaşlar, çünkü hakim hiç kimsenin önünde düğmesini iliklemez. Amerika'da Obama salona girdiği zaman, hakim ayağa kalkmaz. Bunlar el pençe divan duruyorlar. Siz hakim, yargıç mısınız? Siz mi adalet dağıtacaksınız bu ülkede? Adalete en büyük zararı bunlar veriyor. İnsanda biraz ar olur ya! Deniz feneri olayı buradaydı, değil mi? Almanya'daydı, yüz yılın soygunu diyorlardı, Türkiye'de bu hakimlere teslim edildi, hepsi beraat etti. 17-25 Aralık olayları oldu, bütün dünya duydu, bizdekiler tamamının üstünü kapattı. Bu hakimler kapattılar. Şimdi Amerika'da Rıza Sarraf'ı yakalamışlar ve hesabını soruyorlar. İnsanda biraz utanma olur, insanda biraz ar, ahlak olur. Şundan hiç endişe etmeyin, kimse umutsuzluğa kapılmasın. Buna hakkımız da yok. Bedenimiz, aklımız olduğu müddetçe bunun mücadelesini vereceğiz.

Mücadeleden asla çekinmeyeceğiz. Korkmayacağız, tutuklamak istiyorlarmış, tutuklamazlarsa şerefsizlerdir. Allah'a çok şükür ki utanacak bir şeyimiz yok, yolsuzluk, hırsızlık yapmadık. Çocuklarımıza haram yedirmedik, kul hakkı yemedik. Ne için çalıştık? Herkesin çocuğu için, her vatandaşımız için, görüşü ne olursa olsun, daha iyi okusun, işsizlik olmasın, eve ekmek götürsün. Fakir fukara olmasın. Herkesin inancına, kimliğine saygı gösterilsin, bunun mücadelesini verdik. Bu mücadele, demokrasi mücadelesidir. Bedel ödenmeden demokrasi gelmez, bedel ödenecekse, o bedeli önce genel başkan olarak ben, sonrada CHP milletvekilleri ödeyecektir, sokaktaki vatandaş değil.”

Bayrak teslimi yapıldı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasını tamamlamasının ardından, gençlik kollarında bayrak teslimi yapıldı. CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Emre Yılmaz'ın elinden Türk bayrağını alan Kemal Kılıçdaroğlu, bayrağı üç defa öpüp anlına koyduktan sonra CHP NRW (Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti) Birliği Gençlik Kolları Başkanı Ceren Sarıyar'a taktim etti.