CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, resmi temasları kapsamında Letonya'da Kobani ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. ABD'nin Kobani’de IŞİD kuşatmasına karşı direnen PYD'lilere havadan yaptığı silah yardımını eleştiren Erdoğan, "Şimdi Kobani diye bir olay tutturuldu. Bu Kobani'nin önemi nedir ? İçeride artık sivil kalmadı. İçeride kalan 2 bin PYD'li şu anda IŞİD'le bir mücadele sürdürüyor. Onlar da terörist onlar da terörist. Bu PYD benim ülkemdeki bölücü terör örgütü PKK'nın aynıdır. Hiçbir farkları yok. Bütün bunlara karşı Amerika silah yardımında bulunmuştur. Bu silah yardımında bulunurken indirilen silahların bir kısmı PYD'nin eline geçerken bir kısmı yine IŞİD'in eline geçti. Bu PYD'nin kendisi zaten terör örgütüdür" dedi.


VİCDAN SAHİBİ HERKESİ İLGİLENDİREN TRAJEDİLER YAŞANIYOR

Resmi temasları kapsamında Letonya'ya giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Letonya Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi'nde siyasiler, akademisyenler ve öğrencilere hitap etti. Ortadoğu'da yaşanan insani kriz hakkında değerlendirmede bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ortadoğu'da, Kuzey Afrika'da ve Avrupa'nın doğusunda son derece önemli gelişmelerin yaşandığı bir süreçten geçiyoruz. Türkiye hem coğrafi konumu itibariyle hem de bu bölgelerle olan tarihi ve kültürel bağları itibariyle yaşanan krizleri çok yakından izliyor. Küreselleşen dünyada artık bölgesel krizleri aşıp tüm dünyayı etkisi altına alıyor. Krizlerin olduğu bölgeler yalnız kendi yakın coğrafyalarını değil tüm dünyayı derinden sarsabiliyor. Bahsettiğim bu bölgelerde insanlığı ilgilendiren vicdan sahibi, kalp sahibi herkesi ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gereken trajediler yaşanıyor ifadelerini kullandı.

"HAVA OPERASYONUNU KARA HAREKATI İLE TAMAMLAYAMADIĞINIZ SÜRECE BİR YERİ ELE GEÇİRME DURUMUNUZ OLAMAZ"

Konuşmasında Suriye ve Irak'ta yaşanan gelişmelere dikkat çeken Erdoğan, şunları söyledi:

"Ben Suriye ve Irak'taki feryatların orada yaşanan acıların buraya kadar ulaştığını ve buradaki yüreklere de etki ettiğini biliyorum. Irak yaşadığı işgalin ardından maalesef istikrarlı ve her kesimi kucaklayan bir yönetime kavuşamadı. Irak'taki huzursuzluğu değerlendiren de IŞİD adı verilen terör örgütü oldu. Fakat IŞİD denilen bu terör örgütü nereden doğdu ? Baktığınız zaman doğuşu, El Kaide iledir. El Kaide Irak'tayken IŞİD onun doğurduğu bir yapı oldu. Suriye'ye geçti. Suriye'de palazlandı güçlendi daha sonra da tekrar Irak'a girişini yaptı. Musul hadisesi aslında üzerinde önemle durulması gereken bir hadisedir. Musul'da IŞİD'in yapmış olduğu tüm eylemlerin Maliki yönetiminin Musul'u terk etmek sureti ile Maliki ordusu bütün silahlarını, ağır silahlar başta olmak üzere, bu silahları kim aldı ? Bu silahları IŞİD aldı. IŞİD bu silahları aldıktan sonra operasyonlarını çok etkin hale getirdi. İlginç olan ondan sonraki süreçtir. Şu anda Irak'ın üçte birine IŞİD sahip durumda. Bu silahlar nereden gelmişti ? Amerika'nın Irak ordusuna vermiş olduğu silahlardı. Bu silahlarla IŞİD bütün bu operasyonlarını yaptı, hala yapmaya devam ediyor. Aynı şekilde şimdi Suriye'deki IŞİD'in yapmış olduğu operasyonlara bakınca burada da benzer şeyleri görüyoruz. Irak'ta hava operasyonları ile kısmen de olsa Amerika'nın etkinliğinin faydası olmuştur. IŞİD'i biraz caydırmıştır. Ama hakimiyet yine IŞİD'dedir. Siz havadan yaptığınız operasyonları eğer kara harekatı ile tamamlayamıyorsanız kara harekatı ile tamamlayamadığınız sürece sizin orada herhangi bir yeri ele geçirme diye bir durumunuz olamaz. Kendinize ait olan yerleri de koruyamazsınız. Şu anda da yaşanan budur, gördüğümüz budur."

DEMOKRASİYE GEÇMEK HERKESİN İŞİNE GELMİYOR

IŞİD'in saldırılarda bulunduğu ülkenin mağduriyetini istismar ettiğini söyleyen Erdoğan, "Ülkedeki mağduriyetleri istismar eden IŞİD, terör örgütü olarak çok kısa süre içinde Irak'ta ciddi bir tehdit haline geldi. Ülkenin önemli bir kısmını kontrol ederken onun bu caydırıcı gücü sebebiyle oradaki hakların bir kısmı da bunlara katılma durumunda kaldı. Irak'ta farklı mezhepler arasında kanlı saldırılar olurken bu sefer de, IŞİD terör örgütü acımasızca kan akıtmaya başladı. Bizim Suriye ve Irak ile olan sınırımız bin 295 kilometredir. Bu kadar uzun bir sınıra sahibiz. Demokratik bir sisteme geçiş için yaptığımız uyarıları ne yazık ki ne Suriye ne Irak değerlendirmeye dahi tabi tutmadılar. Otokratik rejimler çökerken demokrasiye geçmek herkesin işine gelmiyor" dedi.

BU ÇİFTE STANDART DEĞİL ÇOKLU STANDART

Konuşmasında Türkiye'nin açık kapı politikası izlediğini aktaran Erdoğan, Avrupa ülkelerinin mülteciler konusundaki tavrına eleştiriler getirerek, "Bize 3 hafta içinde sadece Kobani'den sığınanların sayısı 200 bin. Tüm Avrupa'ya sığınanların ya da Avrupa'nın kabul ettiklerinin sayısı 130 bin. Şimdi soruyorum. Acaba Avrupa bu kadar imkanlara sahip olduğu halde niçin kapılarını bu sığınmacılara açık tutmaz. Niçin onları kabullenmez. Veyahut da ey Türkiye, sen 1,5 milyon insanı kabul ettin. Bize de ne düşüyor Biz ne gibi katkılarda bulunabiliriz Biz nasıl destekler verebiliriz, diye herhangi bir derdi Batı'nın yok. Başta Avrupa Birliği buna dahil. Bu çifte standart değil çoklu standart. Bunları aşmamız lazım. Suriye'de 300 bin insan ölürken 7 milyon insan yerlerini terk ederken aynı uluslararası kuruluşlar ve ülkeler bu trajediyi umursamadılar. Ne zaman ki bir IŞİD terör örgütü çıktı ve petrol kuyularını tehdit eder hale geldi. İşte o zaman her iki ülkedeki trajedi fark edilmeye başlandı. O zaman ben şunu düşünürüm. Dert ölen insanlar değil, dert petrol. Acaba biz buradan ne kadar petrol elde edeceğiz" diye konuştu.

PYD'NİN KENDİSİ TERÖR ÖRGÜTÜDÜR

G-20 toplantısında gündemi Suriye'deki gelişmeler olan bir çalışma yemeğinde konuşulanları aktaran Erdoğan, kimyasal silahlar ile konvansiyonel silahların farklı addedilmesini eleştirerek, şöyle devam etti:

"Kimyasal silah kullanılınca suç, konvansiyonel silah kullanılınca suç değil mi ? Neticesi ölüm olan ve bu ölüme neden olan silah ne olursa olsun bu suçtur ve bizler siyasiler olarak bunun tedbirini almamız gerekir. Şimdi Kobani diye bir olay tutturuldu. Bu Kobani'nin önemi nedir İçeride artık sivil kalmadı. İçeride kalan 2 bin tane şu anda PYD'li. Bu 2 bin PYD'li şu anda orada IŞİD'le bir mücadele sürdürüyor. Onlar da terörist onlar da terörist. Bu PYD benim ülkemdeki bölücü terör örgütü PKK'nın aynıdır. Hiçbir farkları yok. Bütün bunlara karşı Amerika silah yardımında bulunmuştur. Bu silah yardımında bulunurken indirilen silahların bir kısmı PYD'nin eline geçerken bir kısmı yine IŞİD'in eline geçti. Biz kendilerine dedik ki Sayın Obama, bakın siz bu silahları onlara vermeye kalkarsanız bu onların da eline geçer. Bu PYD'nin kendisi zaten terör örgütüdür. Ilımlı muhalifler var. Kim bunlar Özgür Suriye Ordusu. Eğer Hür Suriye Ordusu'nu kabul etmiyorsanız o zaman peşmergelerle bu işi yürütelim. Biz o zaman kendi topraklarımızdan peşmergelerin kontrollü bir şekilde Kobani'ye girmesine biz yardımcı oluruz. Bu da PYD tarafından kabul edilmedi. Niye Çünkü PYD terör örgütü Kobani'deki hakimiyetini kaybederse durum ne olur Peşmergeler gelir oraya hakim olur. O da bizim için sıkıntı olur gibi bir mantık çalıştırılmaya başlandı ifadelerini kullandı.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER'İN REFORME EDİLMESİ GEREKMEKTEDİR

“Dünya beşten büyüktür” diyen Erdoğan, Birleşmiş Milletler'in yeniden reforme edilmesi gerektiğini savunarak Dünyanın beşten büyük olması neyi gerektiriyor ? Artık bugün 2. Dünya Savaşı'nın şartları yok. Birleşmiş Milletler'in reforme edilmesi gerekmektedir. BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri dünyayı temsil etmiyor. BM Güvelik Konseyi daimi üyelerinin içerisinde bir tane halkı müslüman olan bir ülke yok. Farklı dinlerden yok. Bunlar Birleşmiş Milletler ifadesine bir defa ters. Beşten büyük olan dünya ne yapacak, bu işi çözmesi lazım" diye konuştu.

ÖLENLER MÜSLÜMAN BAHANESİNİN IRKÇI OLDUĞUNU VURGULAMAK İSTERİM

Batı'nın Doğu'da yaşanan olaylara karşı tutumunu eleştiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çocuklar ölürken bunu seyreden hiçkimse masum değildir. Kadınlar ölürken, kadınlar en vahşice işkencelere maruz kalırken bunu seyretmekle yetinen hiçkimse masum değildir. Ölenler Ortadoğulu, ölenler Müslüman, ölenler bizden çok uzakta diye kendisini teselli etmeye çalışanlar varsa bu bahanelerinin de gayri insani olduğunu ırkçı ve ayrımcı olduğunu özellikle vurgulamak isterim. Dünyanın neresinde olursa olsun ölen her şeyden önce bir candır. Masum bir canın ölümü karşısında bunu duyduğu halde gördüğü, bildiği halde sessiz ve tepkisiz kalan ise emin olun o cinayete ortaktır. Vicdanın küreselleşmesi artık kaçınılmaz bir hal almıştır. Batı ne kadar Doğu'nun dramını ekranlardan izliyorsa bu durumlara seyirci kalıyorsa inanın Doğu da o kadar Batı'nın tepkisizliğini izliyor."

ORTADOĞU YENİ İCAT EDİLMİŞ BİR KAVRAMDIR

Daha önce Ortadoğu diye bir kavram olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Ortadoğu diye bir kavram yoktu. Ortadoğu yeni icat edilmiş bir kavramdır. Dikkatinizi çekiyorum bir coğrafi bölgenin değil, kriz, çatışma ve petrol alanlarını gösteren bir isimdir Ortadoğu. Krizlerin çatışmaların insanlık trajedilerinin yaşandığı bölgeye Ortadoğu ismini verenler bir asır öncesinden bu bölgeyi kriz ve çatışma bölgesi olarak kurgulamışlar ve bu kurguyu da bugüne kadar taşımışlardır" dedi.