Ersin Arslan / Stockholm, 22 Şubat () – Uluslararası Af Örgütü (Amnesty) 2016 yılında "gücü ne olursa olsun eline geçirmek isteyenler tarafından yayılan korkunun" hakim olduğuna dikkat çekerek, yeryüzünün "daha karanlık, daha istikrarsız" bir yer haline geldiği uyarısında bulundu.

Amnesty'nin "2016/2017 yılı Dünyada İnsan Haklarının Durumu Raporu" bugün yayınlandı. Raporda, "2016 yılı, insan onuru ve eşitliği fikrinin, insan ailesi kavramının, ne pahasına olursa olsun gücü ele geçirmek ya da elinde tutmak isteyenlerce yayılan suçlama, korku ve günah keçisi yapmaya yönelik güçlü söylemlerin şiddetli ve amansız saldırılarına maruz kaldığına tanık oldu" denildi ve dünyanın daha karanlık,daha istikrarsız bir yer haline geldiği vurgulandı.

Toplam 159 ülkenin incelendiği Amnesty raporunda, göçmen politikalarından savaş suçlarına değin olaylar incelenerek, dünya politikacılarının "biz ve onlar" söyleminin kutuplaşmaya ve insan hakları ihlallerine neden olabilecek ciddi politik sonuçlar doğurabileceği uyarısı yapıldı.

ABD Devlet Başkanı Donald Trump’ın söylem ve politikalarının yarattığı endişelere de geniş yer ayrılan raporda, "Siyasi düzlemde sarsıcı olaylardan belki de en öne çıkanı Donald Trump’ın ABD Başkanı seçilmesiydi" denildi ve şu değerlendirme yapıldı:

"Trump, sık sık kadın ve yabancı düşmanlığının öne çıktığı ayrıştırıcı beyanlarda bulunduğu ve yerleşik sivil özgürlükleri geriye çekeceğine ve insan haklarına derinden zarar verecek politikalar getireceğine söz verdiği seçim kampanyasını takiben seçildi. Donald Trump’ın zehirli kampanya retoriği daha öfkeli ve daha ayrıştırıcı politikalara yönelik küresel eğilime örnek oluşturuyor. Dünyada liderler ve politikacılar, seçmenlerin gerçek ya da üretilmiş şikayetleri için suçu 'diğerinin' üzerine yıkarak, gelecekte elde etmek istedikleri gücü korku ve anlaşmazlık anlatısı üzerine kurdu."

Türkiye’deki 15 Temmuz darbe girişiminden sonraki yaşananların da geniş yer aldığı raporda, "Bölgenin en çalkantılı gelişmeleri, güneydoğuda süregelen çatışmalarla, bir dizi bombalama ve silahlı saldırıyla ve Temmuz ayında yaşanan şiddetli darbe girişimiyle sarsılan Türkiye’de yaşandı" denildi ve şöyle devam edildi:

"Hükümetin insan haklarından uzaklaşması bu gelişmelerle birlikte önemli ölçüde hızlandı. Bir zamanlar müttefik olarak tanımlanan ancak şimdi düşman görülen Fethullah Gülen’i sorumlu tutan Türkiye yetkilileri Gülen’in yarattığı geniş hareketi ortadan kaldırmak üzere hızla hareket etti. Çoğunun Gülenci olduğu varsayılan yaklaşık 90 bin memur kanun hükmünde kararnameler ile işten çıkarıldı. İşkence ve diğer kötü muamelelere yönelik yaygın iddialar arasında en az 40 bin kişi yargılanmak üzere tutuklandı. Baskı artarak darbe bağlantılarının ötesine giderken ve diğer muhalifleri ve Kürt yanlısı sesleri de araya karıştırırken, yüzlerce medya kuruluşu ve STK kapatıldı, gazeteciler, akademisyenler ve milletvekilleri tutuklandı."