Dinlerin ortaya çıkışının ana nedeni, insanlığın doğruyu, güzeli,adaleti, hakkı ve hukuku bulmaları ve dünyanın yaşanabilir bir kara parçası olmasını istemesindendir. 
Bütün dinlerde ve pagan dönemlerde de bu amaç güdülmüştür.
Sümerler döneminde çok tanrılı inanç egemenliğinde de bu böyle.
Sümerlerde çok tanrılı inanç biçiminde hemen hemen her şeyin bir tanrısı olduğu için, tanrılar arasında savaşlar insan eliyle yapılmıştır,büyük acılar çekildiği için insanlık bu yüzden binlerce yıllık süreçte çok tanrılı dinlerden ve inançtan tek tanrılı dinlere evrilmiş veya vahiy olmuştur.
(Vahiy olduğuna inanan da var evrildiğine inananlarda var onun için iki kelimeyi bir arada kullandım.)
Bu durum gene binlerce yıldır devam etmekte olup çok tanrılı dinler savaşından, tek tanrılı fakat çok dinli binli yıllarda huzur ve güven dinler yoluyla sağlanamamıştır.
 Milattan önce 1513 yılından bu güne kadar farklı dinlere inanan insanlık, tek tanrıya inansa da din farklılığı yüzünden birbirlerini boğazlamaya devam etmişlerdir.
Bu durumdan dolayı dünya üzerinde dinlerle birlikte huzur bulma ve barış içinde yaşama projesi ve düşüncesi hiçbir zaman gerçekleşmemiştir.
Musa peygamberin ortaya çıkışından günümüze üç bin altı yüz yıl geçmesine rağmen dinler artasında savaşlar devam etmektedir.
Peki Allah tek amaç için yani güzellik, doğruluk, adalet ve hakça bir dünya için kullarına din gönderdiğine göre bu insanlar gelen dinleri neden doğru algılamazlar neden aynı tanrıya inandıkları halde birbirlerini boğazlamaya devam ederler.
Bunun çok mantıklı dini bir açıklaması olmasa gerek.
Olay dinler yüzünden devam ediyorsa, o zaman bu dinlere inanan ve hala savaşa devam eden dünya insanına ''Allah Akıl fikir versin'' demekten başka yapacak bir şey kalmıyor.
Çünkü inancın temeli ''Her şey Allah'tan hayır ve şerrin Allah'tan geldiğine inanmaksa'' bunu sorgulayıp ''neden birbirinizi boğazlıyorsunuz geri zekalılar'' dersek Allah'ın işine karışmış olur muyuz?
Belki de Allah'ın yarattığını küçümsemek olur.
Bu durumda bizlerin yapacağı tek şey var, Allah'tan dileğimiz akılsız kullarına akıl versin,yeni yaratacakları kullarını da akıllı yaratsın temennisinden ve duasından başka elimizden bir şey gelmiyor.(Dindarın bakış açısıyla)
Tarih boyunca barış diyenler, savaşa karşı çıkanlar, bilim, akıl diyenlere sürekli şüpheyle bakılmış ve binlerce yıl bu insanalar acı çekmiş bedel ödemiştir.
Bu durum Hristiyanlık inancının bütün mezheplerinde olduğu gibi, İslam dininin de bütün mezheplerinde geçerlidir.
Bilgelik ve çağının önünde ileri fikirler ortaya sürenler sürekli tehlikeli görülmüştür.
Bu durum bu gün içinde geçerlidir.
Ne kadar ileri gittik desek de, ne kadar büyük bilimsel ilerlemelere imza atsak da, yapay kalp, böbrek yapsak da, uzayın yeni galaksilerini milyonlarca ışık yılı ötedeki gezegenleri keşfetsek de insanlığın büyük bölümü orta çağın geriliğinden kurtulmuş görünmüyor.
İnsanlık hala orta çağ karanlığından kalma küçük beyinlilerin egemen olduğu kalıntı insanlarla yönetiliyor.
Hırsızlık, arsızlık, utanmazlık, Allah adını anarak yapılıyor.
Hala savaşlar ölümler Allah'a dayanarak ve Allahu ekber denilerek yapılıyor.
Toplu katliamlar ve insan kanı içenler, ciğerini yiyenler Allah diyerek yapıyor.
Hırsızlığı bütün soyuyla, sopuyla, karısıyla, kızıyla meslek edinenler ''Benim yanımda Allah var, benim Allah'ım var'' diyerek hırsızlık yapıyor.
Bize düşen ise bunları gördükten sonra ''Ey Allah'ım bu kullarının belasını ver de hiç olmazsa bu dünyada yüreğimize ferahlık gelsin.''
Ne olursun bu hesabı diğer dünyaya bırakma.(Dindarın bakışıyla)
Çünkü diğer dünyaya inanmayan milyonlarca insan var, hiç olmazsa onların hatırı için Allah için hırsızlık yapanların belasını burada ver de onlar da birazcık bu dünyada mutlu olsunlar.(dindar olmayanın bakışı)
Allah'ım çok şey mi istedik,haddimizi mi aştık.
Haddimizi aştıysak,affedersin bizi inşallah...Amiiiiiiin...