Türkiye’de hukuk zaafiyeti aldı başını gidiyor. Hukuk kime göre nasıl uygulanıyor. Biri ekmek çalıp hapse giriyor, biri amuduyla götürüyor birşey olmuyor. Biri sokakta Türk Bayrağı açıp eylem yapıyor, polisten sert müdahale görüyor, bir diğeri, terör örgütü PKK paçavraları açıp, bölücülük nağraları atıp, ortalığı yakıp yıkıp cana bile kastediyor, bunlara sokağa çağıranlara hukuk işlemiyor.

Bu açılım politikası gündeme geldiğinde yazdığım bir yazıda “Açıldıkça yürüyor, yürüdükçe açılıyoruz” başlığını kullanmıştım. Bugün gelinen nokta da yaklaşık 5 yıl önce kaleme aldığı o yazının ben ne kadar haklı çıkardığını görüyorum.

Bugün Türkiye’de hukuk sistemi kilitlenmiş durumdadır. Özellikle 17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu’nun ardından yapılan müdahaleler, insanlarda hukuğa güveni iyice azaltmıştır. Bir katil geçtiğimiz günlerde eşini öldürmek suçundan mahkeme tarafından müebbet hapis cezasına çarptırılıyor. Hakim son sözünü sorduğunda ise bu katil ne diyor biliyormusunuz;

-Bu kararı tanımıyorum. Siz parelelcisiniz...

İşte adalet sistemimizin düştüğü durum. Bugün Türkiye’de hiç bir hakim ve savcının artık kendi inisiyatifi ile özellikle siyasi alanlarda bir soruşturma başlatabilme imkanı kalmamıştır. HDP, Kobani bahanesiyle halkı sokağa davet ediyor, çıkan olaylarda 44 vatandaşımız hayatını kaybediyor. Polislerimizi ve askerlerimizi şehit verdik.
Bu ülkeyi yöneten başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu halkın nabzına göre şerbet veriyor. Mesela Kobani protestolarında ölümler yaşandığı gün bazı arkadaşlarla sohbet ederken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir gün yorum yapmayacağını ve anında yaptırdığı anket sonucuna göre konuşacağını ifade ettim. Gerçekten de öyle oldu. Cumhurbaşkanı olayların olduğu gün hiç sesini çıkarmadı. Paralelci olduğunu iddia ettiği polislere karşı operasyon emrini televizyon ekranlarından verirken, bölücülere karşı bekleyip durdu.

Sonra Kobani’deki “PYD ile PKK’nın farkı yoktur” dedi. Evet PYD ile PKK’nın farkı yoktur. Çünkü bunu sağır sultan bile biliyor ki, PYD, PKK’nın suriye uzantısı ve PYG ise bu teröristlerin silahlı kanadı.

Sayın Cumhurbaşkanı akşam bunu söyledi, halka böyle bir açıklama yaptı, sabah PYD’ye yardım için Peşmerge güçlerinin Kobani’ye gitmesine izin verildi. Yine Cumhurbaşkanı ve hükümet yetkilileri Kobani’de sivil vatandaş kalmadığını ifade ediyorlar. peki o zaman Türkiye’de kan dökün, binlerce askerimiz ve polisimiz şehid eden bu teröristlere yardım için neden silahlı güç gönderiyorlar. Bir taraftan da Özgür Suriye Ordusu(ÖSO)... Orada da bir bit yeniği var. PYD Kobani’yi ÖSO’den alıp oraya bayrağını dikip bağımsızlık ilan etmişti. Bunu bazan IŞİD oldu. ÖSO neden PYD’ye yardım etsin... Yoksa ÖSO adı altında başka güçler mi Kobani’ye gitti diye komplo teorisi üretenler de yok değil. Halkın nabzına görü konuşulup arka planda binbir türlü ayak oyunları yürütüldüğü ortada. Ortadoğu’da at izi it izine iyice karıştı.
Orada olan olaylar Türkiye’de bir ayaklanmanın nasıl bir sonuç vereceği provası olarak yansıyor. Bir günde önemli tüm şehirlerde sokaklarda terör estiren bölücü hainlerin eylemleri sırasında 44 kişi hayatını kaybetti.

Bu eylemler sırasında HDP eşbaşkanları çıkıyor, devlete meydan okuyor. Vatandaşı açıkça sokağa döküp ayaklanma çağrısı yapıyor. Ellerinde yürürken kullandıkları bez parçaları ve teröristbaşı Abdullah Öcalan posterleri ve attıkları sloganlarla bağımsız Büyük Kürdistan istediklerini açık açık deklare ediyorlar. Çıkıyor bir milletvekili teröristbaşı için ‘Yüzyılın lideri’ diyor. Aynı çağrıyı MHP lideri Bahçeli yapsa, ülkücülerde sokağa dökülse... Bahçeli’yi asarlar.

Bu kadar olaylara karşılık hiç bir savcı çıkıp bu vekiller için bir fezleke düzenleyip TBMM Başkanlığı’na göndererek, dokunulmazlıklarının kaldırılmasını isteyemedi. Bunların yaptığını, işlediği suçu başka bir vatandaş işlese çoktan hapsi boylardı. Bırakın suç işlemesini, bu ülkenin Genel Kurmay Orgeneral Başkanı İlker Başbuğ bile silahlı terör örgütü lideri suçlamasıyla ceza aldı yıllarca içeride yattı. Ama gerçek töröristlere birşey diyen yok.

-Nerede bu adalet, nerede bu millet, nerede bu siyaset, nerede bu muhalefet...

Bakın ben bu üsteki cümledeki çağrılarımla Savcılığa ifade vemeye çağrılırsam da kimse şaşırmasın... Ben sokağa çağırmıyorum ama olsun. Bize gelince mekanizma işler.
MHP bile bu kadar çağrıların ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir önerge verip BDP eş başkanları ve milletvekillerinin yaptıklarından dolayı dokunulmazlıklarının kaldırılmasını ve yargılanmasını talep edemiyor.

Neden korkuyoruz... PKK’dan... PKK bugün terihinin en güçlü dönemini yaşıyor. Artık teröristeler dağda değil, şehirde silahlandı. Doğuda özerklik ilan edilen noktalar var.