Deprem gene unutuldu,bakıyorum bir tane depremle ilgili bir uyarı veya yapılması gereken işlerle ilgili bir yazı yok.

Ben unutulmasın diye diyorumki;

İstanbul'da 1.650.000 bina var, büyük depremde,bu binaların en az 500.000(beş yüz bin) bini ağır hasar görecek veya çökecek.

Her binada on kişi yaşadığını kabul edelim ortalama beş milyon insan ya ölecek ya da ağır yaralanacak.

Enkaz altında üçgen yap ,cenin ol bunlar hikaye.

Bu ancak bir kaç binada kurtarma ekiplerinin yapacağı bir iş.

Bu güne kadar yapılan istatistik ise şöyledir.

Çöken binalarda enkaz altında kalan insanların ancak %3'ü kurtarılabilmiştir.

Beş yüz bin binanın enkaz olduğu bir metropolde bütün dünyanın kurtarma ekiplerini buraya getirseniz, gene de insanları kurtarma şansınız yok.

Ayrıca bu deprem olduğunda 16 milyon insan bulunduğu yerden ulaşım araçlarıyla şehir dışına veya başka bir memlekete tahliye olma şansı yok.

Ancak yürüyerek denizlere ulaşanlar, deniz yoluyla deprem bölgesi dışına çıkarılabilecek.

Günlerce insanlara lojistik destek yapılamayacak.

On altı milyon(kimine göre yirmi milyon) insan İstanbul içinde mahsur kalacak.

Çünkü ana yıllarda bir üst geçidin yolun içine düşmesi, bir binanın sokak içine devrilmesi bütün araç ulaşımını yok edecektir.

İşte bu senaryoya göre İstanbul'da yaşamayı düşünün ve depremi bir evlat gibi yanından ayırmadan onunla nasıl baş edileceğinin hesabını yapmalı.

Ayrıca iki bin yılından önce yapılan binalar ve 1950' li yıllarda yapılan binaların olabilecek büyük depremde ayakta kalma şansı yok.

Ayrıca alt yapıda çok büyük problemler çıkacak.Örneğin günlerce belki aylarca temiz suya ulaşılamayacak.

Çünkü alt yapıdaki su isale hatları yer yer kırılacak ve bunların tamiri için gereken yardımlar yolların içine yatan,devrilen binalardan dolayı ulaşılamayacak.

Aynı durum yangınlar için geçerli, şehrin en az yüzde yirmisinde yangınlar çıkacak ve bunlara kara yoluyla ulaşılamayacak, söndürmek söz konusu bile olamayacaktır.

Ancak yangınlara havadan müdahale edilebilecek.

Yangınların en büyük sebebiyse doğala gaz kırıkları ve kaçaklarından çıkacaktır.

Aynı durum elektrik hatları için olacak, deprem kışın olmuşsa soğuktan dolayı insanlar ısınamayacak, hastalıklar artacak,yazın olmuşsa sıcaktan bütün gıda depoları,soğuk hava depoları elektriksiz kalacak.

Şehrin ana artelerinde yer yer yollarda çökmeler ve de üst geçitlerin çökmeleriyle yollar kapanacak ve dışarıdan yardımlar günlerce gelmeyecek.

Hemen yanımızdaki Yalova,Kocaeli ve diğer şehirlerde de aynı durumlar olacağı için onların yardım etmesi de söz konusu olamayacaktır.

Biraz evvel değindiğim gibi, depremde en az beş yüz bin bina ya çökecek, ya ağır hasar görecek, binlerce hatta bir kaç milyon insan enkaz altında olacağı için, dünyanın bütün arama kurtarma ekipleri gelse, insanlar enkazdan kurtarılamayacak, ölümlerden kaynaklanan ağır koku ve salgın hastalıklar baş gösterecektir.

Şehrin enkaz temizliğinin yapılması aylar belki yıllar alacak.

Oradan çıkacak enkazlar, Marmara denizinde yeni bir adanın oluşmasına neden olacak.

Çünkü çıkacak milyonlarca ton enkazı dedenizden başka dökebileceğin bir yer yok.

Bu arda ülkenin ekonomisinin %60 'ı duracak, ekonomik kriz patlayacak, gıda ve ekmek kara borsaya düşecek, yağmalar ve hırsızlık artacaktır.

İşte bundan dolayı Prf.Celal Şengör diyorki ''Böyle bir deprem ülkenin ekonomik bağımsızlığını ve ülkenin bağımsızlığını ortadan kaldırır''

Bütün bunlar biliniyor.

Ayrıca bu depremden sonra ülke en az kırk elli yıl, sosyal ve ekonomik yarayı sarmak için uğraşacak. Türkiye'nin seksen bir ilinden her ailenin bir yakını İstanbul'da canını vereceği için ülke olarak psikolojik travmalar ve bunalımlar yıllar boyunca insanları sarıp sarmalayacaktır.

İnsanların yaşama zevki, hayata bağlılığı, ve insan ilişkileri bozulacak,ağır bir deprem sendromu yaşanacaktır.

Ağır travmalar sonucunda, bilerce insan toplumda uyumsuz hale gelecektir.

Bütün bunları bilen bu iktidar yirmi yıldır bu kadar ağır sonuçların çıkacağını bile bile depremle ilgili hiç bir şey yapmadığı gibi, deprem toplanma alanlarını imara açtı.

Artık herkes hamaseti bırakmalı gerçekle yüzleşmelidir.

Yirmi yıldır İstanbul'da hangi bina güvenli,hangi bina hemen boşaltılmalı konusunda bir santim yol alamamış yöneticiler artık tasfiye edilmelidir.

Güvensiz binalar boşaltılmalı arsası üzerinde katlı prefabrikler yapılmalıdır.

İnsanlıkları tabutluklardan bir an önce çıkarmamız gerekiyor.

İşi her gün Allah'a havale edip, sırt üstü yatan, tembel, uyuşuk, kaderci yöneticiler yerine, bilime kulak veren ve beş yüz bin binada hayatını kaybedecek insanları, çocukları bebeleri düşünen, yurtsever, halk sever ve vicdanı canlı insanlar görev almalıdır.

Kurtuluş bilimdedir, akıldadır ve gece gündüz demeden deprem konusunda çalışmadadır.

Deprem daha ne yapsın,bekliyor geliyor seni uyarıyor ''Geliyorum'' diyor, ''Senin canını alacağım'' diyor, sen duymuyorsun olayı ciddiye almıyorsun.

İstanbul'da yaşayan on altı milyon insan artık ne olur ölüm uykusundan uyanın, İstanbul'un en büyük düşmanı olan depreme ve cehalete karşı başınızı kaldırın.