1970'li yıllarda bizim solcu abilerimiz bu ülkenin ulaşım ağının demir yollarıyla kurtulacağını söylerken topluca komünist damgası yemişlerdi.

(O yıllarda emek diyen eşitlik diyen hak hukuk diyen herkes komünist diye anılırdı.Yani %42 oy alan Ecevit bile komünist diye anılırdı. Daha sonraki yıllarda Türkiye Komünist Partisi kuruldu, komünistler %1 civarında bile oy alamadı.)

Komünist olmak çok kötü bir şey olmasa da, bu ülkede komünistler her zaman öcü gibi gösterildiler.

O gün yerli ve yabancı sermayenin beslediği çeşitli sağ ideolojiler ve İslamcı akımlar ve ülkücü milliyetçi çizgideyim diyenler ise, kara yolunu savundular.

Onlar için kara yolu özgürlüğün sembolüydü, demir yolu ise komünist ideolijinin insanları kontrol altında tutmak için uyguladıkları bir yöntem olduğunu söylüyorlardı.

Oysa bize otomobil satmak için kara yolunu teşvik eden ülkeler, kendi ulaşım ağlarında çoktan tren yollarını ülkelerinin en ücra köşelerine kadar ulaştırmışlardı.

Bu gün bizim yeni tanıştığımız hızlı trenler bu ülkelerde 1970'li yıllardan beri kullanılıyor.

Yani onlar kendi ülkelerinde tren yollarını teşvik ederken, bizim ülkemizde kara yolunu teşvik ediyorlardı.

Neden?

Araba, kamyon, TIR satmak için.

Bu gün Aliağa tesislerinden İstanbul'a veya ülkenin başka köşelerine tankerle yakıt taşıyan başka bir ülke var mıdır bilmiyorum.

Olduğunu sanmıyorum.

Oysa İzmir'den İstanbul'a tankerle yakıt getirmek yerine, kara yolu kenarına döşenecek bir boru hattıyla yakıtı taşımak mümkün.

Bunu niye yapmayız?

Çünkü ülkeyi yönetenler tanker üreticilerinin emrinde olduğu için.

Ayrıca kara yollarında bu gün Antalya'dan İstanbul'a binlerce kamyon karınca hızıyla meyva sebze taşınmaktadır.

Meyva ve sebzeleri hızlı tren ağlarıyla İstanbul'a taşımayı altmış yıldır akıl etmemişiz.

Sebebi nedir?

Elbette ülkeyi yönetenlerin kamyon üreten holdinglerin emrinde olmasıdır.

Bu iki proje hayat geçmiş olsa binlerce kamyon,TIR,tanker kara yollarından temizlenmiş olacak, her yıl binlerce yurttaşımızı trafik canavarının elinden kurtarmış olacağız.

Bütün bunlar nereden aklıma geldi.

Altmış yıl önce projesi yapılan Ayaş tünelinde ışık görünmüş.

Bu bile insanın, yurdunu seven insanın sevineceği bir durum değil midir?

Gerçi son günlerde yurdunu sevenleri de bu ülkede sevmeyenler çoğaldı.

Yurtsever olmanın neresi kötü onu da anlamış değilim.

Hele bu ülkede milyon dolarlar kazanıp, şimdi ''Ben Arnavutum,Türk değilim'' diyen kafası paradan ve çıkardan başka bir şeye çalışmayan tipleri gördükçe, ülkesini sevenleri de ülkeyi sevmez hale getirdiler.

Evet Ayaş tünelinde ışık göründü.

Bu hükümeti seversin sevmezsin AKP' ye oy verirsin veya vermezsin, son yıllarda tren yollarına vermiş oldukları destekten dolayı kutlamak gerekiyor.

Bu gün İstanbul Marmaray projesi bile başlı başına sevinç kaynağı olan bir proje.

Ayrıca Konya Ankara hızlı tren ve diğer hızlı tren projelerine ağırlık vermeleri 1970' li yıllarda tren yollarını savunanları komünist, vatan haini diyen abilerini utandırmış mıdır merak ediyorum?

En azından sayın bakan Binali Yıldırım bu abileriyle karşılaştığında bunu sorabilir.

''Bakın ben tren yollarını yapmaya çalışıyorum ama komünist değilim, siz o günkü davranışınızla vatana esasta siz ihanet etmişsiniz'' diyebilir mi?

Sayın bakan soramıyorsa biz buradan etimize, budumuza, boyumuza, posumuza, bakmadan soralım.

Ey sağcılar, milliyetçiyim diyenler, o günün İslamcıları, o gün demir yolu yapılsın diyen gerçek yurt sever olan solculardan,komünistlerden,sosyalistlerden özür dileyecek misiniz?


''Ey 1970 li yıllardaki sağcılar,İslamcılar,milliyetçiler siz bu gün demir yollarına karşı çıkmakla vatana ihanetin esas sorumlularının sizler olduğunu anlayabildiniz mi?''

''Bunu hala anlamadıysanız o günün solcularından bu gün özür dilemek gibi bir sorumluluğunuz olduğunu düşünüyor musunuz?''